ARAMA VE GÖZALTILAR KEYFÎ DEĞİLMİŞ!

Neslihan KORUTÜRK - 23.01.2009

Bu dünyada herkese yer var.

 

 

 

Hrant Dink ailesinin avukatı, Ergin Cinmen gün boyu televizyonlarda… Mikrofonlara konuşmaktan nasıl vakit buluyor da Hrant Dink cinayetini aydınlatma ve davayla ilgili avukatlık görevini yapıyor, bilmiyoruz.

Çünkü televizyonlardaki konuşmaları da Dink cinayetiyle ilgili değil! Her şeyi bilen avukat, dalga dalga gelen arama, gözaltı ve tutuklamalarla ilgili konuşuyor.

Milletin hiç hukuk bilgisi olmadığından, zannediyordu ki; polis keyfi olarak evleri-işyerlerini basar, istediği yerde arama yapar, istediğini gözaltına alır, sorgular! Sonra istediklerini savcıya çıkarır, o da istediklerini tutuklar!

İş böyle değilmiş! Meğer, Beşiktaş adliyesinde davaya bakan 3 savcı, 6 mahkeme, her mahkemede de 6 hâkimden toplam 36 hâkim varmış. Savcılar, o gün hangi mahkeme nöbetçiyse ondan izin çıkartarak arama ve gözaltı yapar, tutuklanmasını istediği kişiyi de nöbetçi mahkemeye çıkarır, tutuklama kararını mahkeme verirmiş.

İşleyiş böyleymiş ama bu millet bir türlü anlamıyormuş. Ergin Cinmen aylardır, her mikrofon uzatıldığında bunları uzun uzun anlattığı halde, bir türlü tatmin olamıyor. Perşembe günümüz, gün boyu sayın avukatın bu değerli açıklamalarını dinlemekle geçti.

Gece yarısı, saat 02:00, televizyonu açtım; bir baktım avukat, Shov TV’de, yine yukarıdaki açıklamayı yapıyor. Tabii artık kızmış. Suratı öfkeden kızarmış, boyun damarları şişmiş avaz avaz bağırarak anlatıyor. Anlatmak ne kelime, haykırıyor. Tavırlarında, “ulan odun millet! Aylardır anlatıyorum halâ anlamadınız. Artık o kalın kalas kafanıza sokun, işte, bu iş böyle böyle yapılır! Anladınız mı?” azarlaması var!

*   *   *

Sayın avukat kızmayın, kurbanınız olayım! Millet anladı, en azından şu satırların yazarı kulunuz anladı.

Biz anladık da, siz neden sürekli bunu vurgulayıp duruyorsunuz?

Yoksa işleyişte bir terslik olduğundan sizin mi şüpheniz var?

*   *   *

Fakat bizim anlayamadığımız başka bir mevzu var!

Doğrudan sizin vazifenizle ilgili!

Dink ailesi, herhalde, size güvendiği için vekâletini verdi!

Peki, siz neden 2 senedir cinayeti aydınlatamadınız? Cinayetin, Ümraniye davasıyla alakası var, derseniz, o vakit biz de, iddianamede neden Dink cinayeti yok diye sorarız!

Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun ve TBMM Dink Cinayetini araştırma komisyonun raporları, Dink cinayetinde polis müdürlerinin ihmali var dediği halde, neden bu konunun peşine düşmüyorsunuz?

Size her mikrofon uzatıldığında, bu raporlardan ve polisin ihmalinden niçin  bahsetmiyorsunuz?

Jandarmanın da ihmali olduğunu, jandarma komutanı hakkında soruşturma izni verilirken polis hakkında soruşturma izni verilmediğini neden dile getirmiyorsunuz?

Siz, Beşiktaş’taki hâkim ve savcıları mı avukatısınız, Dink ailesinin mi?

Hayır, anlayalım!

*   *   *

Uysa Da Uymasa da

 

Şifre, yargılananlar mı, Yargılanamayanlar mı?
Hrant Dink cinayetinden sonra Türkiye’de milliyetçiliğin mahkûm edilmeye çalışılması, Atatürk’e dil uzatma ve Cumhuriyet değerlerini tahrip ortamının doğması tesadüf mü?
Güya demokrat ve hukukçular aylardır akla gelen gelmeyen her olayı Ergenekon kapsamına sokmaya çalışıyor. Ama sıra Hrant Dink cinayetine gelince bu bağlantı bir türlü kurulamıyor.
Oysa iki yıldır Hrant Dink’in alçakça katledilmesindeki ihmaller zincirini konuşuyoruz. Bu ihmalleri yapanlar kimler? Başta Trabzon ve İstanbul Emniyeti olmak üzere, bir kısım jandarma ve devletin önemli istihbarat
kurumları.
İşe bakın ki on binlerce kişiyi dinleyerek, buradan aldıkları bilgilerle Ergenekon soruşturmasını başlatan aynı ekip Hrant Dink cinayetinde akıl almaz bir ihmaller örgüsü içinde kaybolup gidiyor.
Peki gerçekten böyle mi? Hrant Dink’in katledilmesinde ihmal mi var, yoksa kasıt mı?
Ergenekon’a sanık bulmak adına gece gündüz çalışan, sevgililer arasındaki aşk konuşmalarını bile  “şifreli olabilir”  diye inceleyip sonra da basına sızdıran, hiçbir ihmale meydan bırakmadan insanları suçlamayı sanat haline getiren polis istihbaratı Hrant Dink’te neden  “ihmal”  hatası yapsın?
Bu nedenle Hrant Dink cinayetinin bir  “yeni derin devlet”  yapılanmasının marifeti olması ihtimali bana hiç uzak
gelmiyor.
Tabii burada akla hemen şu soru geliyor:  “Bunun ne faydası var. Tam tersine, çıkacak bir kaos iktidara yara aldırmaz mı?”
Bakın ne faydası var:
Dink’in cenazesine ve  “Hepimiz Ermeniyiz” sloganına AKP ve yandaşı liberaller hararetle sahip çıktı.
Yakalanan katil zanlısının kendisini milliyetçi sanan bir gariban olması sayesinde milliyetçi fikirler mahkûm edilmeye ve lanetlenmeye çalışıldı.
Antimilliyetçi görüşler avaz avaz dile getirildi. Azınlıkların zamanında Türkiye’den ayrılmaları bahane edilerek Cumhuriyet ilke ve devrimlerine karşı yoğun propagandalar yapıldı.
Bundan yararlanılarak Atatürk’e dil uzatanlar kendilerince özgür bir ortam buldular.
İşin içine jandarma istihbaratı da karıştırılarak Silahlı Kuvvetler’in yıpratılmasında bir çentik daha atıldı.
Az şey midir bunlar?
* Can Ataklı / Vatan

 

Arşiv

Tarih: 23.01.2009 Okunma: 824

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

ÖZGÜR DENİZ

14.01.2009 - 17:54

teşekürler. şiir de muhteşemdi. saygıyla efendim.

İ.Hakkı Cengiz

14.01.2009 - 20:43

Meslek liselerinde 5 yıl görev yaptım. Bu katsayı acısını öğrencilerle beraber yaşadım. Akıl almaz bir adaletsizlik. Derhal düzeltilmesi lâzım. Bu arada, "son olaylar 28 Şubat'ın rövanşıdır" diyenler ve demeyenlerin kulakları çınlasın. Selâmlar, Üstat...

ÖZGÜR DENİZ

14.01.2009 - 17:54

teşekürler. şiir de muhteşemdi. saygıyla efendim.

İ.Hakkı Cengiz

14.01.2009 - 20:43

Meslek liselerinde 5 yıl görev yaptım. Bu katsayı acısını öğrencilerle beraber yaşadım. Akıl almaz bir adaletsizlik. Derhal düzeltilmesi lâzım. Bu arada, "son olaylar 28 Şubat'ın rövanşıdır" diyenler ve demeyenlerin kulakları çınlasın. Selâmlar, Üstat...