Birincisi, yaklaşık bir yıldır dünya tenisinin bir numarası İtalyan Jannik Sinner,
İkincisi, tenisin iki numarası İspanyol Carlos Alcaraz.
Dün, 8 Haziran 2025 Pazar günü Fransa Açık Tenis Turnuvasında final maçına çıktılar. 22 ve 23 yaşlarında olan iki genç tenisçi de formlarının zirvesindeydi. Maçın çok uzun sürmesi bekleniyordu ama 5 saati geçmesi de pek beklenmiyordu.
İlk bakışta, bir numara olan Sinner’in kupayı kaldırmaya daha yakın olduğu gözüküyordu. Benim de tahminim, zorlu maçın sonunda Sinner’in galip geleceği şeklindeydi. Lâkin “yapay zekâ”, iki numarayı, Alcaraz’ı favori gösterdi.
Maçın ilk iki setini 6-4 ve 7-6’lık sonuçlarla Sinner aldı. İki setin sonunda oyun süresi 2 saati aşmıştı. Üçüncü seti, 6-4’le Alcaraz aldı.
Dördüncü sette daha iyi gözüken Sinner’di. Nitekim Alcaraz’ın servisini kırdı, arkasından kendi servis oyununu aldı. Maç 5-3’e geldi. Bu noktada servis atma sırası Alcaraz’daydı. Bu oyunda ilk üç puanı Sinner aldı. Maçın skoru 0-40 oldu. Sinner için üç maç sayısı geldi. Artık, hiç olmazsa birini değerlendirir ve maç burada biter derken, İtalyan tenisçi hiçbirini puana çeviremedi ve oyunu Alcaraz aldı. O üç servis atılır ve Sinner karşılarken maçı dikkatle takip ettim. Sinner, kesinlikle kendi oyununu oynamadı veya oynayamadı. Bana göre, gevşeklik gösterdi, vuruşları cesaretsiz ve isabetsizdi. Sanki, “yapay zekâ”yı haklı çıkarmak istiyordu. Sonra, üstünlük İspanyol tenisçiden yana döndü ve kupa ona gitti.
Bu sonuç, bana, 2019 Wimbledon finalini çağrıştırdı. Orada, o gün, Federer-Djokovic oynadı. Daha formda ve benim de favorim olan Federer kupaya yakın gözüküyordu. Efsane tenisçilerden Rod Laver, maçtan bir gün önce, “Ben Federer’in kazanmasını istiyorum ama maçı Djokovic alacak” demişti. Orada da maç beş sete gitti. Dördüncü ve beşinci sette Federer’e defalarca “maç sayısı” fırsatı geldi. Maç boyunca, düzinelerce ace (rakibin karşılayamadığı servis vuruşu) atan Federer, o fırsatlarda bitürlü “ace” atamadı. Sanki, Federer, Rod Laver’i haklı çıkarmak ister gibiydi. Ve kupayı Djokovic aldı.
Maç öncesi yapılan tahminler oyuncuları nasıl etkiliyor?
Kazanacağı tahmin edilen takım veya oyuncuya muhakkak artı enerji sağlıyor, kaybedeceği tahmin edilenin içine de bir şüphe, bir kurt düşürüyor.
Ayrıca, maçın son vuruşu olma ihtimali geldiğinde, oyuncu neler düşünüyor, nasıl heyecanlanıyor, zihninde hangi fırtınalar kopuyor, bunlar biz seyirciye meçhul!
Dün, beş saati aşan maç esnasında harikulade bir tenis ziyafeti yaşadık. Maç boyunca, neredeyse her oyunda bir veya birkaç müthiş vuruş, mucizevi dokunuş ve kurtarış gördük. Tabiri caizse, her iki oyuncunun da cambazlık yaptığına şahit olduk. 22-23 yaşlarındaki sporcularda kırklı yaşların olgunluğunu, beyefendiliğini gördük. Birbirlerine “puanlar hediye” ettiler. Hayır, hata vuruşlarıyla değil, çizgi hakemlerinin “aut” dediği tartışmalı topların, rakiplerinin lehine “içeride” olduğunu kabul ederek centilmenlik gösterdiler. Her ikisini de yürekten kutluyorum.
Tanrı her iki genç oyuncuya da sağlık versin. Onlar, tenis severlere daha uzun yıllar tenis ziyafetleri çeksinler.
Tenis oynamak da seyretmek de çok güzel. Gerçekten beyefendilerin, hanımefendilerin sporu…