“İSRAİL YERDEN GÖĞE KADAR HAKLI”

Neslihan KORUTÜRK - 04.01.2009

 

Böyle diyorlar!

Kimler?

Kimler olacak, medya dünyası!

Medya dünyası denilince, hemen aklınıza kartel medyası, “boyalı basın” geliyor, değil mi? Ne yazık ki, sadece onlar değil, İslâmî duyarlılığı olduğunu zannettiğimiz medya da böyle söylüyor.

Cuma akşamı, Kanal7’de, “İskele Sancak” diye bir açık oturum vardı. Baştan, uzun uzun Gazze’deki vahşet gösterildi. Özellikle çocukların vurulduğu, öldüğü, yaralandığına dikkat çekildi. Bölgedeki akıllara durgunluk veren sefalet manzaraları gösterildi. Hah, dedik, İsrail hiç olmazsa şimdi ekrandan gerekli cevabı alacak!

Bildiğiniz gibi, yandaş medyada, asla karşı fikirlere yer verilmez. Yine öyleydi. Yandaş kuruluşlardan 5 konuk çağrılmış. Yine de İsrail’e gereken cevabın verileceği, bizim hükümetin de ikaz edileceğine dair bir ümitle seyretmeye başladık.

Dakikalar ilerledikçe hayal kırıklığına uğramaya başladık. Bırakın bizim hükümeti aklamayı, adamlar ve kadın İsrail hükümetini ve İsrail’i aklamaya yönelik gayret içindeydi.

Yok, Şubat’ta >İsrail’de seçim varmış, onlarıu anlamaya çalışmalıymışız. Yok, ABD’de yönetim değişecekmiş, İsrail ABD’nin dikkatlerini çekecekmiş.Yok, Hamas’ın elinde füzeler varmış. İsrail’e fırlatılan füzeler can kaybına yol açmıyormuş ama korkutuyormuş. İsraillilerin psikolojileri bozulmuş, psikiyatristler yetişemiyormuş.

Hâlbuki Gazze’de öyle bir abluka var ki; ilaç yok, yiyecek yok, insanî hiçbir donanım yok, elektrik, su, gaz yok ama füze var! O bölgede Filistinliler balık tutmak için bile kıyıdan 1 Km. uzaklaşamıyorlar ama füzeleri var. Buradan şu sonuç çıkmıyor mu: İsrail Hamas’ın elindeki zararsız füzelere göz yumuyor ki, saldırı için üfürükten de olsa bir gerekçesi olsun!

*   *   *

Konuşmacılardan Hüsnü Mahalli, “İsrail başbakanının, Türkiye’ye gelerek, Başbakanla 5.5 saat görüşmesinin ardından saldırıları başlatmasını, İsrail’in Türkiye’yi alaya alması” şeklinde değerlendirdi. Hükümeti eleştirici mahiyetteki, aklımızda kalan tek cümle buydu. Tabii diğer konuşmacılar, derhal savunmaya geçip hükümeti korudular. İsrail’in Türkiye’yle alay etmeyeceği görüşünde birleştiler!

*   *   *

Türkiye Kimin Yanında

 

Hiçbir kuşkum yok. Bu saldırılarda Türkiye, İsrail’in yanında... Hükümetiyle, muhalefetiyle… İspatı çok basit! Saldırılar karşısında ne iktidarın, ne de muhalefetin ciddi bir tepkisi var! Ama İsrail’i cesaretlendirecek göstergeler var. En başta Türkiye-İsrail Parlamentolar arası Dostluk Grubu!

 

Yaklaşık 300 üyesi var!

22Temmuz 2007 seçimlerinin ardından seçilen 23. dönem milletvekilleri, daha önce feshedilen Türkiye-İsrail Parlamentolararası Dostluk Grubu’nu yeniden kurdular.

TBMM’nin resmi internet sitesinde bile açıklanmayan Türkiye-İsrail Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun başkanı, AKP İstanbul Milletvekili Mesude Nursuna Memecan.

Memecan, “CHP ve MHP’den de 2’şer milletvekilinin bulunduğu Dostluk Grubu’nun 300’e yakın üyesi olduğunu” söyledi. 296’ya yakın üyenin hangi partiden olduğunu tahmin edebildiniz mi?

Not: Biz yazıyı yazdıktan sonra, İsrail Dostluk Grubunun feshedildiğine dair haberler geldi. Onlara soruyoruz, İsrail’in ne mene bir devlet olduğunu, yıllardır Filistin’i abluka altında tuttuğunu, halkına kan kusturduğunu bilmiyor muydunuz da parlamentoya seçilir seçilmez bu dostluk derneğini kurdunuz?

*   *   *

Uysa Da Uymasa Da

 

Heron’un öyküsü


İsrail’e karşı acıtıcı önlem almak istiyorsanız silah alımlarını gözden geçirin, derken... Öğreniyoruz ki tam tersine İsrail’e kıyakçılık üzerine kıyakçılık yapılıyor...
Yıl 2005... Türkiye, PKK terörüne karşı havadan gözlem yapabilmek için insansız hava araçları (İHA) almaya karar veriyor. 10 uçaklık ihaleyi İsrail firması kazanıyor. Firma, sözleşme kapsamında ilk heron sistemini Eylül 2007’de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim etmeyi taahhüt ediyor. Ancak bu taahhüdünü yerine getirmemesine rağmen Savunma Sanayii Müsteşarlığı her nedense firmaya hiçbir cezai yaptırım uygulamıyor.
Heron’ların teslimatının gecikmesi üzerine Milli Savunma Bakanlığı, Güneydoğu Anadolu’daki acil istihbarat ihtiyacını karşılamak için harekete geçiyor. Taahhüdünü yerine getirmeyen İsrail firmasının iştiraki olan alt firmaya 10 milyon dolar ödeyerek bir adet Heron uçağını personeliyle kiralıyor. İHA’ları zamanında teslim etmeyen firmayı adeta ödüllendiriyor. Peki, kiralanan Heron ne oluyor derseniz... Bir süre sonra görev uçuşu yaparken düşüyor.
Zaman içinde İsrail firmasının İHA’lara Aselsan’ın değil kendi yapımı olan daha hafif kameraları monte etmek istediği yavaş yavaş netleşiyor.
İşte tam bu sırada ne mi oluyor? Başından beri bu olayın peşini bırakmayan CHP Milletvekili Atilla Kart anlatıyor:
“Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Ekim 2008’de İsrail’e yaptığı ziyarette yüklenici firmaya övgüler düzdü ve ilk iki uçağın Kasım sonunda teslim alınacağını açıkladı. Uçaklar Aralık başında Türkiye’ye geldi. Uzmanlarımız fabrika testinden geçirilmeden apar topar Batman’a getirilen uçakların teknik kabulünü haklı olarak yapmadılar. Sonuçta bu uçaklar da kullanılmıyor. Olayı şöyle özetleyebilirim; 200 milyon dolarlık bir ihale açtık. Şu ana kadar 100 milyon dolar ödememize rağmen elimizde hala bir tek uçak yok. İstihbaratta ABD ve İsrail’e bağımlılığımız devam ediyor.”

Melih Aşık, Milliyet, 31.12.2008

Tarih: 04.01.2009 Okunma: 832

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman Yıldız

24.11.2008 - 15:31

İsmail bey Güzel bir konuyu dile getirmişsiniz. Uluslararası planlamalarda plancılar 100 yılları planlarlar. Eminim geleceği planlayanlar ne olur ne olmaz diyerek Türk milleti için güzel şeyler düşünmüşdürler! Düşünülen bu güzel şeyleri hissetmek bile ölüm nedeni olabilir. Çünkü büyük planlar küçük küçücük şahıslar için tehlileye atılmaz. Ne yapılabilir. Maalesef şu anki görünümde hiç bir şey. Yarın ne olur. Buda size ve sizin gibilerin anlayışına kalmış durumda. Saygılarımla

elebk

25.11.2008 - 23:24

kendi adıma ben, kesinli,kle hiç bir meyvenin çekirdeğini atmam dikerim...en az 30 tane kendini kurtarmış ağacım var insanlardan...çocuklar benim ektiğim kayısılara dalıyorlar...bunu herkes yaparsa ekoloji ve başka türlü her sıkıntı kendini toparlar. elinize sağlık

Osman Yıldız

24.11.2008 - 15:31

İsmail bey Güzel bir konuyu dile getirmişsiniz. Uluslararası planlamalarda plancılar 100 yılları planlarlar. Eminim geleceği planlayanlar ne olur ne olmaz diyerek Türk milleti için güzel şeyler düşünmüşdürler! Düşünülen bu güzel şeyleri hissetmek bile ölüm nedeni olabilir. Çünkü büyük planlar küçük küçücük şahıslar için tehlileye atılmaz. Ne yapılabilir. Maalesef şu anki görünümde hiç bir şey. Yarın ne olur. Buda size ve sizin gibilerin anlayışına kalmış durumda. Saygılarımla

elebk

25.11.2008 - 23:24

kendi adıma ben, kesinli,kle hiç bir meyvenin çekirdeğini atmam dikerim...en az 30 tane kendini kurtarmış ağacım var insanlardan...çocuklar benim ektiğim kayısılara dalıyorlar...bunu herkes yaparsa ekoloji ve başka türlü her sıkıntı kendini toparlar. elinize sağlık