Biliyorsunuz, trafik, millî facialarımızdan biri, belki de birincisidir. Şehir içi ve şehirler arası karayollarında meydana gelen kazalarda, her yıl, 5 bin kadar vatandaşımız ölürken, 10 binlerce insanımız da sakatlanıyor veya yaralanıyor. Tabii ki kazalar sonucu ülke ekonomisini çökertecek kadar büyük maddî kayıp da oluşuyor.
Bu büyük mesele, yılın topu topu 1-2 günü, şık salonlarda konuşuluyor; sonra, yollardaki ölü ve yaralıları seyretmeye devam ediyoruz. Nedense, olaya ciddî bir tedbir almak için yaklaşan yetkiliye rastlayamıyoruz. Halbuki ölüm karşısında olduğu gibi, trafik kazaları karşısında da hepimiz eşitiz. Çünkü trafik kazaları da zengin-fakir, genç-yaşlı, iktidar-muhalefet ayırımı yapmıyor. Yani, trafik hepimizin meselesi.
* * *
Trafikteki tek meselemiz ağır kayıplar verdiğimiz kazalar değil... Trafiğin genel düzeni, şehir içi ve şehirler arası yollardaki akışı, tıkanıklık, trafik bürokrasisi de her an yüz yüze olduğumuz meseleler. Karayollarını ilgilendirmeyen dakikamız yok desek, fazla abartmış olmayız.
Bildiğiniz gibi, bilhassa, şehir içi yolar sıklıkla tıkanıyor, kurallar ihlal ediliyor, park yerleri yetmiyor, yaya kaldırımları işgal ediliyor. Bu sorunlar karşısında, trafik polisi ne etkili olabiliyor, ne de çözümlere yetişebiliyor.
* * *
Bundan 20 sene kadar önce, kim akıl ettiyse; sürücü ehliyet sınavlarına öğretmenlerin girmesi kuralı getirildi. Aslında bu, devrim niteliğinde bir uygulamaydı. O gün bugündür, trafik ehliyetleri konusundaki rüşvet söylentileri tarihe karıştı.
Ayrıca, ehliyet sınavlarına giren öğretmenlerin yurt çapında son derece başarılı olduklarına hepiniz tanıksınız.
O zaman...
O zaman, bu başarıyı genişletmek lâzım.
* * *
Milli Eğitim'le İçişleri Ortak Bir Proje Geliştirmeli
Trafik ekiplerinde mutlaka bir öğretmen bulunmalı. Bunun yararı sayılamayacak kadar çoktur ama biz aklımıza gelen birkaçını söyleyelim:
Her şeyden önce, trafik polisi yetersiz kaldığından, denetim yapılması gereken pek çok yerde kontrol yapılamıyor. Önerimizin uygulanmasıyla her ekipten en az 1 polis memuru tasarruf edileceğinden yeni pek çok kontrol noktası açılabilecektir.
Önerdiğimiz uygulamanın, özellikle trafiğin bürokrasisi ve halkla ilişkiler alanında fevkalade iyi sonuçlar doğuracağından eminiz. Bir trafik ekibinde bir öğretmenin bulunması, denetimin şimdikiyle mukayese edilemeyecek kadar ciddiye alınması sonucunu getirecektir. Trafiğin keseceği ceza çok daha güvenilir olacak, cezalara itirazlar son derece azalacaktır. Trafikteki rüşvet tarihe karışacaktır.
Bir başka faydası, üniformayı görünce kırmızı görmüş boğa gibi olan kimi sürücüler, öğretmenlerimizi görünce, öğretmenin de mülayım ve eğitimci yaklaşımıyla sakinleşecek, lüzumsuz tartışmaların ve vakit kayıplarının önüne geçilecektir.
Trafiğe öğretmenlerin atanmasıyla sadece denetim görevi değil, belli zaman aralıklarında sürücülere eğitimler verilmesi de gündeme alınmalıdır. Gerek denetimlerin sık ve ciddi olması, gerekse eğitimler verilmesiyle kazaların çok azalacağı aşikardır. Bu ise manevi ve maddi kaybın en aza inmesi, ülkenin kazanması demektir.
Bu uygulamaya, meslekte en az 15 yılını doldurmuş öğretmenler verileceğinden, onlardan boşalan yerlere yeni öğretmen atanması zorunlu olacaktır. Bu da, öğretmen olmak için sırada bekleyen pek çok gencimize kadro açılması anlamına gelmektedir.
Yani, neresinden bakarsanız ülkenin çehresini değiştirecek, faydası saymakla bitmeyecek bir öneriden bahsediyoruz.
* * *
Uysa Da Uymasa Da
UNUTMA!
“Sayın
Necati Doğru,
İşlerim dolayısıyla birkaç gün sizin
yazılarınızı takip edemedim.
Ama, insaf artık.
Bugün 75
gün oldu.
Lütfen!
'Fener dosyası'nı
unutmayın.
Unutturmayın.
Erdoğan GÜRGEN (Kahramanmaraş)”
Erdoğan Gürgen, haklı. 75 gün doldu. Dosya henüz
gelmedi. Bu kadar zaman içinde karıncaya binse yine gelirdi.
Niçin
gelmedi?
Unutma!
Önemlidir!
Necati Doğru, Vatan, 25.12.2008