“Yarım imam dinden, yarım doktor candan eder” diye bir özdeyişimiz varsa da bu sözün Türkiye'nin doktoru için söylenmiş olduğu ileri sürülemez. Çünkü Türkiye'nin doktoru diplomasını bir üniversiteden değil, birkaç üniversiteden almıştır. Hem de öyle birkaç hocanın geçer not vermesiyle değil, üniversitelerin en yetkili organlarının, prof.lar kurullarının oy birliğiyle veya oy çokluğuyla. Dolayısıyla ülkemizin doktoruna kimse yarım doktor diyemez.
Üstelik yanılmıyorsak, Türkiye'nin doktoruna sadece Türk üniversiteleri değil, ecnebi birkaç üniversite dahi fahrî “doktor” diploması verdi. Elbette bu kadar çok doktora diploması olan bir zata yarım doktor falan demek düpedüz münafıklık olur. Bırakın yarımı “duble doktor” desek az gelir. Çünkü duble “çift” anlamına geldiğine ve doktorumuzun diploma sayısı 1 çiftten fazla olduğuna göre, tabii ki onu nitelemeleye yetmeyecektir.
Öyleyse!..
Diyorum ki; Türkiye'nin doktoruna verilen “fahri diplomaları” sayalım mesâla 5 ise “beşiz doktor”, dokuz ise “dokuz doktor” diyelim.
Bu önemli mi, diye sual etmeyin!
Fevkalâdenin fevkinde önemli. 76 milyon insanın canını emanet ettiği doktorun ne kadar yetkin ve üstün olduğunun herkes tarafından bilinmesi hayatî derecede mühim. Çünkü doktorunuz ne kadar uzmansa ona o kadar fazla güvenirsiniz. Verdiği ilaçları o derece imanla yutarsınız. Haliyle, ilaç da bünyenize, iyi gelir.
* * *
Zaten Türkiye'nin doktorunun, bildiğiniz doktorlardan da gayet farklı yönleri ve yöntemleri var. Öyle klasik doktorlar gibi tahlil, röntgen, ultrason gibi cihaz ve metotları kullanmıyor.
Ya hangi yöntemi kullanıyor?
Kurbanlık yöntemini kullanıyor. Aslında bütün Türkiye öğrendi ya, duymayanlara anlatmakta yarar var. Bu yönteme göre; İstanbul ve Ankara'ya Kurban Bayramı öncesinde gelen kurbanlık hayvanları takibe alıyorsun. Kurbanlıkların çoğu satılmışsa, ülkede bir hastalık belirtisi yoktur. Yarısı satılmışsa, yarısı da satılmamış demektir. O zaman ülke biraz rahatsızdır. Doğal olarak, çoğu satılmamışsa ülkenin bünyesi çok rahatsızdır.
Peki, büyük şehirlere gelen kurbanlıkların hepsi satılmışsa vaziyet nedir? İşte orada durun! O vakit, ülke bomba gibidir. Bomba dediysek, ekonomik bomba. Memleketin her yanından sağlık fışkırıyor, kanlı canlı bir bünye durumundadır.
Yine, duymayanlara duyuralım; hamdolsun kurbanlıkların hepsi satılmış. Bu vaziyetten memnuniyetini, ülkenin doktoru şöyle dile getirdi: “Kurban Bayramı’nda İstanbul’a ve Ankara’ya gelen kurbanlık hayvanlar geriye dönmedi. Bu ciddi bir ölçüdür. Herkes kurbanını rahatlıkla kestiği için kurbanlar geriye götürülmedi.”
Bu ölçüye göre, Türkiye'nin durumu mükemmel. Nitekim, doktorumuz bunu belirttikten sonra “Türkiye’nin durumu çevresindekilere göre çok daha iyidir. Bir rahatsızlık emaresi yoktur" dedi.
* * *
Tabii dokuz diplomalı uzman doktorumuzun bu sözleri “yüreğimize su serpti.” Aylardan beri kendimizi boşa üzmüşüz. Ülkece sapasağlam olduğumuzu öğrendik, artık, koşarız, ip atlarız, top oyanrız, kebap yeriz. Hazır kurbanlarımızı da kesmişiz.
Doktor; bize bu harikulade haberi verdin ya, kurban olur sana bu halk!
* * *
Bizim Kurban Bayramımız olduğu için ülkenin doktoru, kurbanlıklara göre teşhis koyabiliyor. Fakat müttefiklerimiz AB ve ABD'nin kurban bayramı yok. Nitekim bundan dolayı olacak oralardan, ülkelerinin ateşinin aşırı yükseldiği, bazılarının batmakta olduğu haberleri geliyor.
Halbuki dostluk, müttefiklik böyle günlerde belli olmaz mı? Ülkenin doktoru, o ülkelerin doktorlarına da aynı yöntemi öğretse ne kaybederiz?
Bence o ülkelerin “ülke doktorları” Türkiye'ye kurs ve seminere davet edilmeli. Kurban'ın, Kurban Bayramının faziletleri enine boyuna anlatılmalı. Oralarda, bu bayrama karşı çıkanlar olabileceğini biliyorum. Bizim doktor, üstün ikna kabiliyetininin bütün inceliklerini göstererek, müttefik ülke doktorlarını, ülkelerinde hiç olmazsa , hastalarının ateşi düşünceye kadar, geçici de olsa Kurban Bayramı kutlamaya ve dolayısıyla kurban satışı yaptırmaya ikna etmeli.
Böylece kurban yöntemiyle hasta teşhis ve tedavisi tıp literatürüne bir Türk mucidin hizmeti olarak girmeli. Türkler, insanlığa bu en faydalı yöntemle çağlar boyunca iftihar etmeli. Türk gençleri, daima yeni keşifler yapacak kudreti bulmak için “ülke doktoru”ndan ilham almalı.
* * *
Uysa Da Uymasa Da
BİTMEMESİ LÂZIM
Adam
doktora gidiyor.
“Doktor bey karnım atıyor.”
“Nasıl yani?” diyor, doktor.
“Hani,
diyor adam, kalbim nasıl atıyorsa karnım da işte öyle atıyor.”
Doktor iyice şaşırıyor. “Allah Allah; Atmaması lâzım.”
“Sağolun!” diyor ve gidiyor adam. 2 hafta sonra tekrar
geliyor. Teşekkür ederim doktor bey diyor, tavsiyeniz üzerine at
maması aldım, yedim. İyi geldi bütün şikayetlerim bitti.
Doktor iyice şaşırır :
“Allah Allah, bitmemesi lâzım.”
(İnternetten)