Yörük göçleri artık bir hayal.

Hüseyin ŞİNASİ - 28.06.2019

                 

 

               Yörük göçleri artık bir hayal.

Haziran ayının son haftasındayız artık. Bu sene havanın durumu belli olmuyor. Bir bakıyorsun yağmur, bir bakıyorsun yakıcı bir sıcak. Şu günlerde gölgede bile 48 derecenin üstünde boğucu bir sıcak var. Yaz gelip sıcaklar bastırınca insanın aklına hep yayla geliyor.

Yüzyıllar önce anavatanlarından diğer Türk boyları ile birlikte göç edip Taşeli platosunu yurt tutan Yörük ve Türkmenler için koyun ve keçi sürüleri için yaylalar ve geniş otlaklar ne kadar önemli ise yayla zamanı kurulan pazarların da önemi büyüktür. Anamur-Gazipaşa arasındaki Kaşpazarı, Yunt Pazarı, Barcın Pazarı, Anamur, Ermenek, Gülnarlılar, Bozyazılılar için Zeyve Pazarı, Tersekan, Bardat, Anaypazarı dönemlerine göre öne çıkan sosyal, kültürel ve ticari mekanlardır. Yörük için yayla bir sevdadır, bitmeyen bir rüya, bir destandır. Günümüzde bazıları hala yaşamaya devam ediyorsa da çoğu artık yalnızlığa terk edilmişlerir. Anamur ve Bozyazı yakınlarında yer alan Abanoz, Akpınar, Kozağacı, Halkalı, Kervan Alanı, Ardıçlı, Elmakuzu gibi yaylalar, iki katlı, üç katlı, beton evlere, konak ve sarayları ile farklı bir yapıya bürünmüşlerdir.

Yörük ve Türkmenler yaşam biçiminde yaylanın, göçün her zaman ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bahar sonu, yaz başından itibaren kentin dağlık kesimlerini yurt tutmuş konargöçer obaların, aşiretlerin gözü yükseklerde ve yaylalardadır. Onlara göre köylerde yerleşip kalmak, miskinlik, tembellik, uyuşukluktur. Fakat devir değişmiş, eski anlayış çoktan ortadan kalkmış, o dillere destan Yörük göçleri tarih olmuştur. Yine de dedelerinin gelenek ve göreneklerini devam ettirmeye çalışan bazı küçük bir gruplar, sahile yakın kışlaklarında, köylerinde kışı geçirip, yeni bir umut ve heyecanla sürüleri ile birlikte çok uzaklardaki yaylaların, otlakların yolunu tutarlar. Bunun yanında günün teknolojisine ayak uyduranları da unutmamak gerekiyor. Bundan otuz kırk yıl öncesine kadar, deve, katır ve eşek sırtında veya yürüyerek günler, haftalar süren yayla yolculuğu, bugünlerde kamyon, kamyonet veya traktörler ile birkaç saatte tamamlanabiliyor. Bu çilekeş insanların hayatında yayla, yol ve bu yolların bakımlı olması çok önemli. Artık yaylalardaki eski derme çatma evcikler, yerini taş duvarlı, beton damlı evlere bırakmıştır. Yol su, elektrik, haberleşme en uzak yerleşim yerine kadar gelmiştir. Hatta güneş enerjisi bile vardır. Elbette bu kolaylıkların, imkânların her birinin ayrı bir masrafı, külfeti de çıkıyor ortaya.

Bu durum ülkenin acı gerçeğidir aslında. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, halkın büyük bir bölümü köylerde yaşarken, günümüzde şehirde yaşayanlar çok daha kalabalıktır. Kırsalda, köylerde hayat şartları zorlaştıkça, hareket alanı daraldıkça, uzak veya yakın şehirlere doğru bir göç dalgaları başlamış, kentin kenar semtlerinde alışılmadık bir yaşam biçimi ortaya çıkmıştır.  Her göç dalgası beraberinde pek çok siyasal, kültürel, ekonomik değişikliği dayatır.  

Geçtiğimiz günlerde elime bir mahkeme kararı geçti. Karaman İl Özel İdaresi tarafından uygulanmakta olan bir proje için Zeyve Pazarındaki dedem ve ortaklarından kalan eski bir değirmen arazisi kamulaştırılmak istenmektedir. Değirmenin ilk başlarda üç ortağı varken Türkiye’nin dört bir tarafına dağılmış ellinin üzerinde mirasçı var. Belki bunların çoğu birbirini bile tanımıyor. Zeyve’den çıkmışlar Mersin’e, Adana’ya, Konya’ya, Antalya’ya, İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya gidip yerleşmişler. Bir kısmı, ana baba yurdu diyerek yaz aylarında gelip bir süre hasret giderip geri dönüyorlar. Belki de bir daha hiç gelmeyenler var. Ufacık bir köy olan Zeyve’de durum bu, diğer köy ve kasabaları, şehirleri varın siz hesaplayın.

 

Tarih: 28.06.2019 Okunma: 869

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?