Yeni bedduamız bu olacak, galiba!
Krizden etkilenmeyen kimse var mı?
Var tabii, çoook!
Zaten bu beddua, ancak krizden etkilenmeyenler için geçerli!
Krizin vurduklarına bu bedduayı etmişsin kaç yazar, etmemişsin kaç yazar!
Krizin etki alanı şöyle gelişiyor ve genişliyor:
Siyasî iktidara ne kadar uzaktaysan, kriz seni o kadar tez ve çok etkiliyor. Başka bir ifadeyle, kriz; vurmaya iktidara en uzak olanlardan başlıyor.
Birilerini vururuyor, deviriyor, küçük bir daire meydana geliyor.
Krizin vurduklarından oluşan daire!
Tabii vurmaya doymuyor, vura-kıra ilerliyor. Etki alanını ve dairesini genişletiyor.
* * *
Kriz kurbanları dairesi küçükken, iktidar olaydan haberdar olmuyor tabii!
Kriz dalgası ve kurbanların dairesi genişleyince, feryatlar yükselince hükümet edenler de seslerden rahatsız oluyorlar.
“Ne var, ne oluyor yahu?” falan diyorlar.
Hükümetin en kulağı kesik üyesi, sanırım, Beşir Atalay'dır; işte o,
“Kriz, mıriz gibi bi şeyler duydum” diyor!
“Hımmm... Ne demeye geliyormuş (2 anlamda) bu kriz denilen olgu?” diye soruyor, Bakan Ekren ve Şimşek!
Anlatıyorlar...
İşte, böyle böyle hükümet ve devlet de kriz denilen bir şeyden haberdar oluyor.
* * *
Aslında siyasî iktidar daha uzun süre krizden haberdar olmazdı.
Peki, memlekette bir kriz olduğunu nasıl bu kadar çabuk öğrendi?
Bizim tahminimiz, krizden kıvranan halkın değil de, yanık sesli sanatçılarımızın yürek burkan, sıtma görmemiş sesleridir Ankara'yı uyandıran.
Sanatçılarımızın ekserisi İstanbul'da icra-i sanat eylese de, feryatları Türkiye'nin her bir yerinden duyulur.
Krizin vurduğu en baba sanatçılarımızdan biri de Müslüm Gürses!
Üç gün önce bizim sitede de yayınlanan haberde, “Kriz konusunda uzman olmadığını” ifade eden Müslüm Baba, “Kriz bizleri de etkiledi. Diğer sektörleri etkilediği gibi müzik sektörünü de etkiledi. İnşallah bu olumsuzluğa bir çare bulunur, dileğimiz budur. Kimse acı çekmesin. Ülkemiz cennet gibi. Dört mevsimi yaşıyoruz. Her şey var, taş ek taş yeşerir. İnsanlarımız bu olumsuzluktan umarız fazlasıyla etkilenmez.” diye konuştu.
Baba'nın dileklerine yürekten katılıyoruz.
Korsanlardan çok çektiklerini belirten ve “Onlarda vicdan yok, onlarda sadece cüzdan var.” diye konuşan Gürses'in yukarıdaki dileğine ilaveten bir de bedduası vardı: Müslüm Baba;
“Korsanların da krizden olumsuz etkilenmesi dileğimizdir!” dedi.
Yani, görüyorsunuz, dünyanın en hoşgörülü adamını nasıl isyan noktasına getirmişler!
Bedduaya dikkat çekmek isterim, dikkat!
Kriz, Baba'yı ne kadar daraltmış ki, en azılı düşmanı için “krizden olumsuz etkilensin” diyor da başka bir şey demiyor.
Bu, kriz denen nesne sanatçıları bu kadar canından bezdirmişse, vatandaşın halini artık düşünün!
Ne düşünün! Her şeyi görüp, yaşamıyor musunuz?
Ki, vatandaşın feryat edebileceği yanık bir sesi de yok!
Etse de kime duyurabilir ki?
* * *
Uysa Da Uymasa Da
'0 taksitli konut'
Bayraktar, geçen gün TOKİ'nin Ankara'da yaptırdığı 560 konut sahibinin kura ile belirlendiği törende gazetecilerin “İşi olmayan, 100 YTL'lik taksit ödeyemeyenler de bu konutlardan alabilecek mi” sorusuna şu cevabı vermiş:
“İşi yoksa, gerçekten parası da yoksa, bu konuttan alabilecek. Parasını sosyal yardımlaşma kurumları ödeyecek. Başbakan'ın talimatı böyle..”
Gördüğünüz gibi iş daha bir ciddileşti. Biz “TOKi'nin devlet bütçesinden ayda 100 YTL'ye konut satmasını” eleştirirken, bu son açıklamayla bu 100 YTL'ler de buhar oldu.
Belli ki TOKİ'nin gönlü zengin, ama sormak gerekir: Ayda 100 YTL taksitle, ya da ayda 0 YTL taksitle evsizlerin konut sahibi yapılabilmesi mümkün müdür? Mümkün ise, sayıları milyonları bulan bu çok düşük gelirli ve hepten gelirsiz insanların ellerine verilecek tapular hangi kaynaklar kullanılarak dağıtılacaktır?
“Başbakan'ın talimatı böyle” ama ya bu talimatın yerine getirilebilmesinin hesabı-kitabı nerede?
Ülkedeki gelir dağılımını ve aile sayısını bilenler hesaplasın bakalım: Ayda 100 YTL ya da 0 taksitle bu kesimi konut sahibi yapmak için ne kadar milyar dolarlık bir kaynak gerekiyor?
Baksanıza zaten: TOKİ'nin Ankara'da yaptırdığı 540 konut için tam 7 bin 472 kişi (aile) başvurmuş. Ve bu başvuranlar, 48 bin 254 YTL'ye satılan bu apartman daireleri için ayda (peşinat tutarına göre) 301.5 YTL ile 579.95 YTL taksit ödemeyi kabul edenler. Yani önce onların imdadına yetişilecek, sonra da sıra 0 taksitli konutların teslimine gelecek...
Diyeceğim şu ki, TOKİ'nin böyle olmayacak bir işi, boş bir hayali pazarlamaya çalışması “ekonomi” ve “finans”tan artık fazlasıyla haberdar olan bu toplumun hak ettiği bir tavır-davranış değil.
Bu toplumda hiç kimsenin bu boş vaadlere kanmayacağı da bir hakikat.
Bayraktar'ın kura çekimi töreninde bir şehit yakınının kurasını çekerken yaptığı şu açıklama da dikkatimi çekti: “Şehitlerle cennette bir araya geleceğiz. Bu hizmet de devletimizin şehitleri unutmadığının göstergesi.”
Açıklamanın ikinci bölümüne bir diyeceğim yok. Peki ya ilk bölümü?
“Şehitlerle cennette bir araya geleceğiz”? Kimler? TOKİ mi yoksa? Eğer öyle ise bu kadarı da biraz fazla değil mi?
Kürşat Bumin, Yenişafak, 30.11.2008