“Terör problemi çözülemez, çünkü ekmek kapısı haline geldi.
Terör çözülürse, bundan ekmek yiyen on binlerce 'korucu'yu ne yapacaksınız? Bu insanlar terörün çözülmesine mani olurlar.”
“Türban problemi çözülemez. Çünkü modası yaratılmış, defileleri yapılmakta... Bundan ekmek yiyen bir sektör var. Bu sektör, türban meselesinin çözümüne engel olur.”
“Eğitim problemi çözülemez. Çünkü bu sorun sayesinde dersaneler yaratılmış, yüz binlerce kişiye ekmek kapısı haline gelmiş, milyarlarca YTL'lik bir pazar oluşmuştur. Eğitim sorununu çözerseniz dersaneleri ne yapacaksınız? Dersaneciler eğitim probleminin çözümüne izin vermez.”
Yukarıdaki iddiaları, dün akşam NTV'de, mizahçı Metin Üstündağ ileri sürdü.
İddianın aksayan yönleri var ama yabana da atılamayacak bir görüş!
Tabii bu sorunlardan, yukarıda söz edilenlerin dışında “ekmek yiyen” başka “geniş” kesimler de var.
Meselâ; terör belasından nemalanan ihaleciler, silah tüccarları gibi...
Meselâ; türban sorunundan nemalanan siyasetçi tayfası, bir takım dernek ve örgütler gibi...
Meselâ; eğitim sorununun temel olduğunu bilen ve o çözülürse bütün sorunların çözüleceğini hesaplayan bir takım, dış ve iç karanlık güçler gibi!
* * *
İddiaların aksadığı yer ise; her sorunun arkasında “ekmek yiyen” birilerinin olduğu gerçeği!
Hangi meseleyi ele alırsanız alın, hepsinden “ekmek yiyen”ler olacaktır.
Misâl; dünyanın güvenlik sorununu çözerseniz yüz binlerce kişilik orduları ne yapacaksınız?
Misâl; ülkenin güvenlik problemini çözerseniz, yüz binlerce kişilik polis ve jandarmayı ne yapacaksınız?
Misâl; bütün insanları sağlıklı hale getirirseniz, yüz binlerce kişilik tıpçıları ne yapacaksınız?
Misâl; vukuat ve ihtilaf olmayınca yüz binlerce kişilik hâkimi, avukatı, yargıyı ne yapacaksınız?
Hele, bu sorunları çözdükten sonra; bürokratları, belediyecileri ve siyasetçileri ne yapacaksınız?
Herkes şair, yazar, sanatçı, zanâtkâr olamaz ya!
* * *
Uysa Da Uymasa da
Yılın atlatma haberi
Karaköy
iskelesini Ergenekon batırdı!
Karaköy
iskelesinin bakım ve onarımına 150 milyon YTL harcanmış...
Yöneticileri bakımda bir aksaklık olmadığını söylüyor. Peki
iskele nasıl battı? İşte o bilinemiyor... Aynen ülkenin durduk
yerde batıyor olması gibi... Lodos deniyor ama.. İskelenin
bulunduğu bölgeyi lodos az etkiler. Çok etkilese vapur yanaşamaz.
Acaba boğazdan geçiş yapan Rus denizaltısı iskeleyi Amerikan
uçak gemisi sanıp göbekten torpilledi mi? Gülmeyiniz.. “Lodos
batırdı”ya göre daha inandırıcı...
Bu arada Haham
Tuncay’ın medyadaki temsilcilerinin büyük bir haber fırsatını
kaçırdığını buraya kaydedelim... “İskeleyi Ergenekon
batırdı” diye bir manşet atsalar hem İDO’yu kurtarırlar hem
polise ve devlete yardımcılık görevinde yeni bir başarıya imza
atarlardı. Demek basiretleri bağlandı... Bu arada iyi haber...
Yetkililer yeni bir iskelenin inşasına başlanacağını müjdeledi.
Kadıköy’deki iskelenin yalnızca salon kısmının yapımı 4 yıl
sürdü... Bu iskelenin yenilenmesi daha da fazla sürer... Umarız
siz görürsünüz...Uzun ömürler diliyoruz...
* Melih Aşık /
Milliyet