Son günlerde, DTP'nin bazı il, ilçe başkanları ve üyelerinin önce gözaltına alındıklarını, arkasından da tutuklandıklarını biliyorsunuz.
Nedir onları suçları?
İzinsiz gösteriye katılmak, düzene aykırı söylemler ileri sürmek, hükümete sözle muhafete etmek vs.
Yanlış anlaşılmasın; tutuklananlar arasında şiddete başvuranlar, dükkan kapattırmak isteyenler, cana ve mala zarar verenler varsa bunları müdafaa etmiyoruz. Onlara tabii ki gereken ceza verilmeli!
Biz sadece söz ve fikirlerden dolayı yapılan tutuklamaları eleştiriyoruz.
* * *
Belediye başkanıyken, sayın Başbakan da okuduğu bir şiir yüzünden aylarca hapiste yatmıştı. “Fikir suçundan” mağdur olmuş bir başbakanın, fikir özgürlüğü konusunda 6 yıldır bir adım atmamsı hazin!
Aynı başbakanın fikir yerine, pompalı tüfeğe, vatandaşın kendi kendini savunmasına destek vermesi ise vahim!
* * *
AKP'lileri ve onların genel başkanının ciğerini bilen Fehmi Koru, Birkaç gün evvel, bunlar için “Obama gibi geldiler, sonra BUSH'a benzediler!” diye yazmış.
Hüzün verici olan ve bizi karamsarlığa sevk eden husus, kim, nasıl gelirse gelsin, “hükümet” olduktan sonra despotlaşıyor. Bizdeki “hâkim”lerin, yani egemenlerin söze tahammülü yok.
Şiddet serbest, taciz serbest ama söz yasak!
Alkollü araç kullanırken birilerini ezmek serbest ama aykırı fikir yasak!
Pompalı tüfekle insanlara doğru ateş etmek serbest, gösteri yürüyüşü yasak!
Başbakan, bunlara ilave olarak şunları da serbest bıraktı:
Kendi güvenliğini kendin sağla!
Kendi cezanı kendin kes!
Kestiğin cezayı kendin uygula!
* * *
Oh, ne alâ memleket...
Ne alâ hükümet!
Sen sağ, ben selâmet!
* * *
Uysa Da Uymasa Da
“Pompalı saldırgan serbest bırakıldı” diyor haber. Başbakan'ın konuya ilişkin sarfettiği sözlerin (“Vatandaşlarıma özellikle sabır tavsiye ediyorum. Fakat bu sabır nereye kadar olacak. Bunun endişesi içerisindeyim. Eğer siz vatandaşın mağazasının camlarını indirirseniz, vatandaşın hayatına kast ederseniz hayatına kast ettiğiniz vatandaş kalkıp da eğer elinde böyle bir tedbiri böyle bir imkanı varsa, o da kendini savunma yoluna gidecektir. Yani bu tür yollara bu bir sevktir.”) şaşkınlığını üzerimizden atamamışken, “pompalı saldırgan”ın savcılık talimatıyla serbest bırakılması, doğrusu, iki “kuvvet”e ilişkin endişelerimizin üzerine tuz-biber ekmiştir. Polisin “pompalı saldırgan” hakkında hangi suçtan işlem yaptığı konusu da dikkat çekici: “Meskun mahalde ateş etmek.”
Bana göre bir tutarsızlık da burada: Hatırlıyorsunuz. Başbakan'ın biraz önce aktardığım sözleri hiç de polisin işlem yaptığı suçu işaret etmiyor. Bu sözler, daha çok, bir biçimde canlarına ve mallarına saldırıda bulunulan vatandaşların “eğer ellerinde böyle tedbiri böyle bir imkanı varsa” pompalısına davranmasının anlayışla karşılanabileceğini ifade ediyor.
“Pompalı saldırgan”ın gazetelerde yer alan fotoğrafı da bunu destekler nitelikte zaten.
Kürşat Bumin, Yenişafak, 08.11.2008