Almanya’daki seçimler ve düşündürdükleri…

Hüseyin ŞİNASİ - 30.09.2017

 

                 Almanya’daki seçimler ve düşündürdükleri…

 

Almanya Avrupa ülkelerinin büyük abisidir. Almanya 1945’lerde yanmış yıkılmış enkaz yığınından, günümüzde Avrupa Birliğinin patronluğunu ele geçirmiş bir gelişme mucizesidir. Almanya dış ticaretimizin en büyük ortağıdır.

 

Almanya Türklerin Avrupa ülkelerinde en fazla yerleşim, iş güç sahibi olduğu ülkedir. Almanya’da olup biten her şey Türkiye’yi, Türkiye’de yaşanan en ufak bir gelişme de Almanya’yı yakından ilgilendirir. Bu nedenle Almanya, Türkiye aleyhinde ortaya çıkan çoğu gelişmenin kaynağı ve hamisidir.

 

4 Eylül 2017 Cumartesi günü Almanya’da parlamento seçimleri yapılı.

Başbakan Merkel oy kaybına rağmen %32,9 oy oranı ile bir kez daha seçimi kazandı. Sosyal Demokratlar %20 oy aldı ve kurulacak koalisyon hükümetinde yer almayacaklarını açıkladı. Faşist Nazi Almanya’sının görüşlerini savunan Almanya için Demokrasi Partisi %13 oy alarak herkesi şaşırttı. Parlamentoda temsil edilecek partilerden biri olan Yeşiller iktidar ortağı oldu.

 

Bir başka önemli gelişme de 9 kadın 5 erkek 14 Türk kökenli milletvekilinin de Alman parlamentosuna girmiş olmasıdır. Ancak bu milletvekillerinden ülkemiz adına pek de umutlu olmamamız gerekiyor.

 

Birçok Avrupa ülkesinde yerli halkın nüfusu azalırken, yabancı uyrukluların nüfusu artmaya devam ediyor. Yakın zamanda yabancıların bu ülkelerde çoğunluğu ele geçirmeleri mümkün. Nitekim bazı Avrupa başkentlerinin yönetimi yabancı uyrukluların eline geçmiş bulunuyor.

 

Ülkemizde 16 Nisanda yapılan referandum ve Hollanda ve Almanya’daki seçimler öncesinde politikacılar arasında yaşanan yersiz polemikler ve sataşmalar, bizde “evet” yönünde olumlu yansımaları olmuşsa da, bu ülkelerde ırkçı söylemlerin artmasına ve taraftar bulmasına neden oldu.

 

Almanya, Hollanda, Fransa’da, hatta çoğu Avrupa ülkesinde ırkçı partilerin taraftar toplamaya başlaması o ülkelere yaşayan başka milletlerin soydaşları için, yerinden yurdundan zorla çıkarılmış mazlumlar için, göçmenler ve sığınmacılar için çok büyük bir tehlikedir.

 

Suriye’de, Afrika’da, Uzakdoğu’da, Güneydoğu Asya’da bir insanlık dramı yaşanırken, kılını bile kıpırdatmayan sözde gelişmiş ülkeler, sözde medeni toplumlar bu ağır vebalin altından kalkamazlar.

 

Bu açıdan Türkiye’nin milyonlarca Suriyeliye kapılarını açması, Arakan Müslümanlarına yarım etmesi, karınlarını doyurması, barınmalarını sağlaması insanlık açısından ne kadar takdir edilse azdır. Türk Milletinin bu merhameti, iyi niyetli çabaları, çoğu zaman istismar edilmiş ve aleyhinde bir delil olarak kullanılmıştır.  

 

200-300 yıldan beri, millet olarak kime dost diye sarılmış, güvenmişsek, bizi kalleşçe arkadan hançerlemiş, ihanet etmişlerdir. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde, Arap Yarımadasında, Yemen’de, Kuzey Afrika’da, Ortadoğu’da yaşanan acı olaylar ve ihanetler zinciri asla unutulmayacak derslerdir.

 

Emperyalist Avrupa’nın, Amerika’nın, İngilizlerin, İsrail’in, Rusların peşine takılmış içimizdeki bazı gruplar ve aşiretler, Rumlar, Ermeniler, Gürcüler, Sırplar, Bulgarlar, Arnavutlar… Hep kandırılmamak için uyanık olmak, dostumuzu, düşmanımızı iyi tanımak zorundayız. Yoksa ülke olarak, millet olarak işimiz çok zor.

 

 

Tarih: 30.09.2017 Okunma: 781

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?