Trump'ın zengin kabinesi ne anlama geliyor?

Neslihan KORUTÜRK - 02.02.2017

“Zenginin malı züğürdün çenesini yorar” hesabı, Trump’ın ve bakanlarının zenginliği bizi hiç ilgilendirmiyor.

Fakat kabine atamaları için petrol-kömür zenginlerinin tercih edilmesi bişeyin göstergesi: Çevre karşıtlığının ve iktidarları boyunca çevreye önem verilmeyeceğinin…

Sabah.com.tr'den


Trump’ta bizi, İslam ve göçmen karşıtlığı, İsrail yanlılığından daha fazla rahatsız eden husus, onun çevreye olan vurdumduymazlığı… Bu, siyasî düşünce ve tercihlerinden çok daha büyük bir tehdit ve tehlike…

George Monbiot adlı yazar, “Trump’ın misyonu mu? ABD’yi fosil çağında tutmak” başlıklı bir makale yayınladı. Makaleyi çevreci yazar Ömer Madra tercüme ederek açıkradyo.com.tr’de yayımladı. Endişe verici tespitler içeren, sonunda da umut ışıkları yakan makaleyi kısaltarak sunuyorum:

“Amerika’yı Yeniden Beklemeye Almak. Donald Trump’ın enerji politikası işte bu.  Bütün saatleri durdurun, teknoloji devrimini askıya alın, fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçiş sürecini elden geldiğince erteletin.

Trump, makine ve teknoloji düşmanlarının hayalini kurdukları başkan: Ellerindeki petrol ve kömür rezervlerini son damlasına kadar sıkıp posasını çıkartmalarına izin verecek olan adam. Ona ihtiyaçları var çünkü bilim, teknoloji ve insanların güvenli ve istikrarlı bir dünya talepleri onları tam anlamıyla şapa oturtmuş durumda. Kazanabilecekleri adil bir dövüş müsabakası kalmadı, dolayısıyla, son umut olarak, müsabakada şike yapacak bir hükümete bakıyorlar.

Trump da, bu amaçla, bakanlar kuruluna evrensel bir suç işlemiş insanlardan bazılarını tayin etti: Belirli ülkelere ya da gruplara karşı değil, yeryüzünde herkese karşı işlenmiş bir evrensel suç bu.

Son zamanlarda yapılmış bazı araştırmalar şunu ortaya koyuyor: İklim değişikliği konusundaki Paris anlaşmasının öngördüğü türden çok sıkı önlemler alınmazsa, sadece Güney kutbunda (Antarktika’da) görülecek buz erimesi, deniz seviyelerinin bu yüzyıl içinde 1 metre, gelecek yüzyıllarda da 15 metre yükselmesine sebep olacak. Bunu, Kuzey Kutbu’nda (Grönland’da) meydana gelecek erimesiyle birleştirirseniz, dünyanın büyük şehirlerinin birçoğunun varlığının düpedüz tehlike altında olduğunu görürsünüz.

Kuzey ve Orta Amerika’da, Orta Doğu’da, Afrika’da ve Asya’nın büyük bölümünde tarım alanlarının iklim yüzünden yıkıma uğraması, ortaya öylesine büyük bir tehdit çıkaracaktır ki bunun yanında diğer tehditlerin tamamı solda sıfır kalacaktır.

ExxonMobil petrol şirketinin baş yöneticisi Rex Tillerson’ı dışişleri bakanı olarak atayan Trump, böylelikle yalnızca fosil ekonomisine ‘sizin yanı başınızdayım’ garantisini vermekle kalmıyor, aynı zamanda başka bir destekçisine, yani Vladimir Putin’e de  destek sağlamış oluyor. Exxon ile Rus devlet şirketi Rosneft arasında Kuzey Kutbu’nda (Arktik’te) petrol rezervlerini işletmek üzere 500 milyar dolarlık bir anlaşmanın taşeronluğunu yapan şahıs bizzat Tillerson idi. Bu hizmeti karşılığında kendisine Rusya’nın Dostluk Nişanı bizzat Putin tarafından takdim edilmişti.

Trump’ın enerji bakanı ve içişleri bakanı adayları da iklim değişikliği inkârcısı. Ve –ne tesadüftür ki– her ikisinin de fosil yakıt endüstrisi tarafından desteklendiğine ilişkin uzun bir tarihî geçmiş mevcut.

Çevre Koruma Kurumu’nu (EPA) yönetmekle görevlendirilen Scott Pruitt ise, çalışma hayatının büyük bölümünü Çevre’ye karşı kampanyalar yürütmekle geçirmiş bir şahıs.

ABD geçmişi eşeleye dursun, Çin yenilenebilir enerjiye, elektrikli arabalara ve yeni akü teknolojilerine dev yatırımlar yapmakla meşgul. Çin hükümeti bu yeni endüstri devriminin 13 milyon kişiye istihdam yaratacağını söylüyor. Fosil yakıt sektöründe yeni istihdama da pek yer kalmamış durumda. Trump’ın fosil çağını canlandırma girişimi, kömür ağalarından, kömür baronlarından başka kimsenin işine yaramaz.

Trump’ın başkan adaylığı yerleşik iktidara meydan okuyan bir ayaklanma olarak sunuldu. Oysa gerek kendisi, gerekse takım arkadaşları yerleşik muktedirleri temsil ediyorlar; can çekişen demode işletme modellerine karşı başkaldıran teknolojilerle savaşıyorlar. Değişim dalgalarına ellerinden geldiği ölçüde bir süre daha set çekmeye çalışacaklar. Ondan sonra da dalga, dalgakıranı yıkıp geçecek.”


x   x   x

Günün fotoğrafı, Twitter’dan…

- Artık hiçbir şeyin seni ilgilendirmediği o an! Arzu Kalkavan




Tarih: 02.02.2017 Okunma: 807

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?