Göçmen krizi kördüğüm olmaya doğru

Neslihan KORUTÜRK - 22.03.2016

Bu dünyada herkese yer var.


Göçmen meselesinde “Büyük Güç”ler sorumluluk almaktan kaçınıyor. Diğerlerinin zaten çözme imkân ve kabiliyeti yok.

Lübnan’ın nüfusu 4,5 milyon… Bu minik ülke, 15 Haziran 2015 rakamlarına göre, 1 milyon 183 bin mülteci barındırıyor. Yani nüfusunun dörtte birinden fazla... (BBC Türkçe, 15 Haziran 2015)

Aynı kaynağa göre, 65 milyon nüfuslu, gelişmiş, güçlü İngiltere’nin kabul ettiği göçmen sayısı, sadece 140… Yazıyla, yüz kırk.

Tabii aradan 9 aya yakın bir süre geçti… Muhtemelen, İngiltere’deki göçmen sayısı birkaç yüze ulaşmıştır. Ama o kadar!

İngiltere’de bu kadar az göçmen var ve onlara da son derece kötü bakılıyor(!).

İngiltere’nin etkili gazetelerinden The Guardian’da yazan Patrick Kingsley, göçmenlerin barındıkları şartları, “gerçek bir rezalet” olarak niteliyor. (The Guardian, 08 Mart 2016)

Kingsley, göçmenlerin “kabul edilemez koşullarda” bazı kamplarda, hatta “hapishaneler”de tutulduğunu ve insanlık dışı muamelelere maruz kaldıklarını söylüyor. Bunları da bir müfettiş raporuna dayandırıyor.

Kingsley, yazısında, özetle şu görüşlere yer veriyor:

Çocuklar beton bir zeminde uyumak zorunda bırakılıyorlar,

İnsan ticareti kurbanı, ishal olan hastalar yiyecek verilmeden kilit altında tutuluyor,

Duşlara erişim engelleniyor,

Bir gözaltı merkezinde çıplak bir kadının yerlerde sürüklendiği ve iki kez yumruklandığı iddia edildi.

Kilit altındaki hamile kadınlar tartaklandı,

Kadınlar, çocuklarını, kirli kabinlerde kendi ıslak giysileri içinde uyutmak zorunda kaldılar.

Patrick Kingsley, İngiltere’nin, gelecek 5 yıl içinde, her yıl 4 bin mülteci alma kararını da eleştiriyor ve “4,5 milyonluk Lübnan 1 milyondan fazla göçmen barındırırken, 65 milyonluk İngiltere’nin, 5 yılda 20 bin göçmen alacak olmasının hiç mantıklı ve etik olmadığını” söylüyor.

Nihayet yazar, yukarıdaki utanç verici şartların yaşandığı ve bu kadar az göçmen kabul kararı alan ülkenin, “Savaşın yıktığı, malî sıkıntı içindeki Libya değil, devasa kaynaklara sahip İngiltere” olduğunu özellikle vurguluyor.

Umarız, bu ve bunun gibi uyarılar, “devasa İngiltere”yi insafa getirir… Göçmen meselesinde daha büyük sorumluluklar almasını sağlar. Tabii sadece İngiltere değil, bütün zengin ve güçlü ülkelerin daha fazla sorumluluk almaları, daha fazla yük üstlenmeleri gerekiyor.

Aksi takdirde, bu göçmen meselesi, çok daha büyük sancılara sebep açacak.

Şimdiden, bütün dünyanın gözleri önünde, “medenî Avrupa”nın dikenli-jiletli tel örgülerle kapatılan sınırlarında yaşananlar yeterince yürek yakıcı değil mi?

Öte yandan, medyanın hiçbir sınırlama olmadan çalışabildiği, muhabirlerin rahatça her yere girip-çıkabildiği, yazarların korkusuzca yazabildiği, “demokrasinin beşiği”nde bunlar oluyorsa, medyanın pek de o kadar rahat çalışamadığı ülkelerde acep neler oluyordur?

Düşünmesi bile ürkütücü!

Etkili bir çözüm bulunamazsa, “göçmen krizi” uzun yıllar, bütün dünyanın uykuları kaçıracak.

Çünkü gidişat “çözüm”e doğru değil, “kördüğüm” olmaya doğru!

Tarih: 22.03.2016 Okunma: 727

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?