İnternet yeni ufuklar açıyor…

O dipsiz kuyuya girebilen herkese kendi sayfasını yapma, klavye kullanmasını bilen herkese de duygu ve düşüncelerini yazma, yayınlama imkânı sağlıyor.

 

Biz de şu mütevazı sitenin küçük bir köşesinde, fikirlerimizi “âleme” naçizane duyurmaya çalışıyoruz.

 

Şimdiye kadar, yazdıklarımıza gelen tepkilerin çoğu bizi memnun ve bu işte sebat etmeye teşvik edici nitelikte…

***

Fakat arada bir yazdığımız görüşlerle hiç alakası olmayan yorumlar alıyoruz.

Arada 1 ama ısrarlı arada 1.

 

Bu okuyucu ya sadece başlığa bakarak, “hımm, demek ki yazar şunu demek istiyor” diye, okuduğu niyete göre kendi düşüncesini “yorum” diye bırakıyor…

 

Ya bütününü okuduğu yazıdan, sizin demek istediğinizi çok iyi anlıyor ama sizin hiç kastetmediğiniz bir görüş bildirmişsiniz gibi bir yorum bırakıyor. Yani, siz ne yazarsanız yazın o “bildiğini okuyor.” Ve tabii bildiğini yazıyor.

 

Bazen de yazdıklarımızdan samimi olarak kastettiğimiz anlamın dışında bir mana çıkararak yorum yapan okuyucu var ki, onların başımızın üstünde yeri var. O zaman diyoruz ki, biz derdimizi anlatmakta yetersiz kalmışız. O zaman, daha fazla açıklama yapmamız lâzım, diye özeleştirimizi yapıyoruz.

***

Okuyucudan emeğe saygı bekliyoruz. Anlayış bekliyoruz.

Yazmak, düzenli yazmak, düzgün yazmak o kadar da kolay bir iş değil.

Kafanız sürekli yazma eylemiyle meşgul… Bu meşguliyet uykularınızı kaçıracak hale gelebiliyor.

Şurada okuduğunuz 1 sayfalık yazı, aslında yılların birikimin sonucu… Yıllardır verdiğiniz emeğin 1 adet hâsılası.

Tabii “ben yıllarca emek verdim, birikimim var, artık, oturur sadece yazarım” demeniz de mümkün değil. Her gün yeni şeyler öğrenmek, araştırmak zorundasınız.

Yüzlerce güncel yazarı takip etmek, hepsinden farklı, kendi özgün eserinizi ortaya koymak zorundasınız.

Takdir edilir ki, bütün bunları gerçekleştirmek pek de kolay değil!

***

Anlamaya çalışmak lâzım.

Tarih: 17.09.2008 Okunma: 829

YORUMLAR