MUKADDES DİNİ NE HALE GETİRDİNİZ!

Neslihan KORUTÜRK - 12.01.2013

Bu dünyada herkese yer var.


“Suudi Arabistanlı Müftü Şeyh Muhammed El Arifi, mücahitler diye andığı muhaliflerin Suriyeli kadınları kısa süreliğine hatta birkaç saatliğine kendi nikahlarına geçirebileceklerini ileri sürdü.” (Milliyet, 02 Ocak)

Müftü; “Bu şekilde evlenmeyi kabul eden kadınların cennete gideceği vaadinde” bulundu...

Bu fetvaya göre; bir kadın, günde birkaç kere nikah yapabilir-bozabilir. Hatta müftünün anlayışına göre, Suriyeli bir kadın, ne kadar çok nikah yapıp-bozarsa o kadar çok sevap işleyip “cennete yaklaşabilir”!

Bu hesaba göre, dünyada “zina” diye bişey de kalmamış oluyor... Çünkü beraber olmak istediğiniz her kadınla, birkaç saatliğine “nikah” yaparak o sorunu çözmüş oluyorsunuz!

Müftü, yaş sınırını gayetle yüksek(!) tutmuş... Fetvasının, “14 yaşın üzerindeki kadınları kapsadığını” söylüyor.

Bu ne?

Din!

Hangi din?

Müslümanlık!

Mehmet Akif olsa ne derdi?

“Maskaralık”!

Şimdi, Suudi Arabistan’dan, bibakıma İslam’ın merkezinden, böyle bir fetva çıktığını, misâl, Hıristiyanlar duysa, ki duymamalarına imkân yok; Müslümanlığı nasıl değerlendirirler?

Gülerler mi?

Tiksinirler mi?

Eğlenirler mi?

Bu dinin, “din” olduğuna, “kutsal”olduğuna dair en küçük bir itimatları kalır mı?

x   x   x

Haddizatında, Müftü’nün, “mücahit”lerin cinsî hayatı hakkında pek de endişelenmesi gerekmez!

Çünkü Suriye’den gelen haberlere göre, zaten bu sözüm ona “mücahit”ler, fırsatını buldukça kadınların-kızların ırzına geçiyormuş!

Bu olaylara ne der, acaba Suudi Müftü?

Mübah mıdır?

Adamlar seferi olunca tecavüz meşru olur mu?

Tecavüz ettiği kadını-kızı “birkaç saatliğine” nikahına almış sayılır mı?

Hatta kadın da sevaba girmiş olur mu?

Ne hale getirdiniz mübarek, mukaddes “din”i?

x   x   x

A-SALAK!

“Herkes hayattan bir şey almak ister ama ona bir şey vermek istemez. Çoğu kimse hayata menfaatçi, yağmacı, sömürgeci ve asalak olarak atılır, hayatın anlamını bu asalaklıkta arar. Bu anlayış yıllar boyunca çocuklara aşılanır. Kim aşılar? Ana babalar.

Bu telkinlerle yetişen çocuklar, büyüdüklerinde bencil, basit ruhlu, tembel, açgözlü, şehvet düşkünü ve vurdumduymaz olurlar. En sonunda artık hiç kimseye ve hiçbir şeye bağlılık duymayan gençler olur çıkarlar. Vatana, insanlara, vazifeye, yüce ideallere, ebeveynlere ve hatta kendilerine bile saygı duymazlar.

Ne ekerseniz onu biçersiniz! Eğer çocukların ve gençlerin ruhunu işlenmemiş bir tarla gibi bırakırsanız, orada ısırgan otu, dikenler, zararlı otlar bitecektir.”

Gregory PETROV- Beyaz Zambaklar Ülkesinde (Roman, 1923)

Tarih: 12.01.2013 Okunma: 735

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?