Önemli
olan seçim...
Seçimi
kemal-i ciddiyetle yapacaksınız.
Şimdi
siz, oy atmadan seçim olmaz, dersiniz.
Tamam,
siz oyunuzu atın.
Nereye?
Sandığa…
Hiç,
sandığa attığınız oyları, daha sonra çöpe attığınız duygusuna kapıldığınız oldu
mu?
Mutlaka
olmuştur.
Üzülmeyin.
Çünkü oy, o kadar önemli değildir.
Ha
sandığa, ha çöpe!
***
Oy’un
o kadar da önemli olmadığını en iyi cumhurbaşkanları bilir.
Ülkenin
en fazla okumuş insanları, öğretim üyeleri, üniversitelerine rektör olması için
en çok “oy”u verdikleri kişiye bir bakarlar, tasnif dışı!
Kim
tasnif dışı etmiş?
Cumhurbaşkanı.
Bu
tasnifi Sezer yaptı. Şimdi Gül de yapıyor.
***
Cumhurbaşkanları,
bir üniversitede en çok oy alanı neden rektör yapmaz?
Çünkü mühim olan, “görev”i en iyi
yapacak olanı seçmektir.
Bakar
cumhurbaşkanı, üniversite “işi” en
iyi yapacak kişiye en fazla oyu vermiş mi?
Vermişse
problem yok. Cumhurbaşkanı onu atar (yani rektör tayin eder).
Bakar
ki, üniversite, “işi” en iyi yapacak
olan kişiye az oy vermiş…
Haa,
o zaman der ki, bu üniversite “işi”
en iyi yapacak olanı seçememiş, bari ben seçivereyim.
Ve
seçer.
Mühim
olan seçimdir.
Kemal-i
ciddiyetle…
“En iyiyi” seçmektir.
***
Benzer
seçimleri yaptığında Sezer çok eleştirilmişti.
O
gün Sezer’i eleştirenler, bugün Gül’ü eleştirmiyor.
Doğrusu,
elbette şimdi yaptıklarıdır.
Oy’un
ne önemi var?
Mühim
olan seçimdir.
“İşi” en iyi yapacak olanın seçimi
***
1990 Yılına Ait Bir Gazete
Haberi
Gazeteci
Çankaya’da haber peşinde koştururken Anavatan Partili bir milletvekiliyle
karşılaşır. Tanıdığı için,
“Hayrola,
buralarda ne yapıyorsun?” diye sorar.
Milletvekili,
“Seçim
bölgemi geziyorum.” deyince, şaşıran gazeteci,
“Nasıl
olur, sen Adana milletvekili değil misin?”
“Evet,
ama” der, milletvekili “ beni seçen kişi şu pembe köşkte oturuyor.”