Kapatma davası sonuçlanınca kıyamet kopmadı. Bütün Türkiye hatta gelen haberlere göre bütün dünya derin bir nefes aldı. Herhalde, birileri de “oh” dedi.

Memlekete, millete ve dünyaya hayırlı olsun.

Kapatma davasıyla ilgili olarak, AKP’nin Yüce Mahkemeye arabalar dolusu klasörlerle evrak teslim ettiğini televizyon ekranlarından görmüştük.

Yüksek mahkemenin 11 üyesi, işte, bu klasörler dolusu evrakı 1 ay gibi kısa bir sürede inceleyip, 28 Temmuz 2008 sabahı toplandılar. Belki de dünya dava tarihindeki rekor bir hızla, “davayı esastan görüştüler” ve 3’ncü gün, akşam olmadan sonuca ulaştılar. Kararlarını verdiler.

Dileriz, bu sürat, demokratik anlayış ve adalet bütün Türk mahkemelerine örnek ve emsal olur.

***

Ülkemiz dünyanın en ilginç, en şeffaf ve en gelişmiş demokrasisi olduğu için dava sürecinde de dünyanın en dikkat çekici gelişmelerini yaşadı.

Bunlardan en fazla ilgi çekici olanı ise; davanın Anayasa Mahkemesinde görüşülmeye başlayacağının akşamını sabahına bağlayacak gece, Cumhurbaşkanı ile Başbakanın bir yakınlarının evinde “mantı yemeleri” oldu.

Beş saatten fazla sürdüğü bildirilen söz konusu “yeme” hadisesinin davanın görüşüleceği gece-sabaha denk gelmesi tabii ki bir tesadüftü. Zaten bu “mantı yeme” olayını ilginç yapan da tamamıyla bu tesadüf oldu.

Yoksa kadim dost olan ikili her zaman “mantı yerler.” Olağan günlerde yedikleri mantılar hiçbir şekilde haber malzemesi olmaz.

Gizli buluşmalarının sebebine gelince, elbette özel hayatlarında rahat olmak istemeleridir.

Bu yüce makam sahiplerinin saniyeleri yoktur ki, bir fotoğraf makinesi flaşı patlamasın, bir kamera tespit etmesin. Hâlbuki biz sıradan insanlar gibi kimse görmeden, özgürce “mantı yemek” o yüce makam sahiplerinin de hakkıdır.

Nitekim âlicenap, muhterem, muazzez, gözde medya olayı görmeyerek özel hayatın gizliliğine saygılarını arz etmişlerdir. İşi gücü olmayan bir kısım muzır matbuat ille de olayı görmüş ve ikiliyi yalnız bırakmamışlardır.

Onları kınıyorum.

Neden “Köşk”te veya “Konut”ta değil de bir yakınlarının evinde derseniz; Köşkte ve Konutta öyle protokol kuralları var ki, o kurallara uyarak mantı yemeye kalkarsanız, mantı olur buz, siz olursunuz uyuz. Mantı yemenin hiçbir zevki kalmaz. Allah bilir, oralarda protokol gereği mantının yoğurduna sarımsak da katmazlar. E, sarımsak olmadan mantı yemişsin neye yarar?

***

Şöhret Zor Zanaat

 

Biz, bu mantı yemeye Anayasa Mahkemesi Başkanının telefonla katıldığını tahmin ederken, bir muzır gazeteci çıkıp, Haşim Kılıç da yemekteydi, demesin mi?

Yok, daha neler?

“Velev ki, yemekteydi.” Ne çıkar bundan?

Gözetleyici kardeşim, senin işin gücün yok mu, bırak devletin zirvesi ağız tadıyla bir “mantı yesin.”

Hem sen niye gidip, Çankaya’nın zirvelerinde hangi “hükümeti yeme” toplantıları yapıldığını izlemiyorsun?

O konuları atlıyorsunuz, aradan seneler geçtikten sonra yarım yamalak ortaya çıkarıyorsunuz.

Sonra da, mantı yiyen, benim Cumhurbaşkanımı, Başbakanımı ve üçüncü kişiyi takip ediyor, haber yapıyorsunuz.

Seni de kınıyorum!

***

 

Gülmece

 

Su Gibi Aziz

 

Bir adamın 3 oğlu varmış.

Baba, en büyük oğluna, “Oğlum bana bir bardak su getir.” Demiş.

En büyük ortancaya, “Babama bir bardak su getir.” Demiş.

Ortanca da en ufağına, “Babama bir bardak su getir.” Deyince…

En ufak hemen atlamış, “Baba bunlardan sana hayır yok. Kalk, kendi suyunu kendin iç. Bir bardak da bana getir.”

Tarih: 06.08.2008 Okunma: 850

YORUMLAR