Neredeyse her gün bir sağlık rezaleti yaşıyoruz. Daha doğrusu, kim bilir kaç tane yaşanıyor da, biz medyanın gündeme getirdiğinden haberdar oluyoruz.
İçimizi dağlayan,
insanlığımızdan utandıran, ruhumuzu isyan ettiren kepazelikler…
Son birkaç günde öne çıkanları hatırlayalım. Vakıf Gureba Hastanesinin bahçesinde felçli bir kadının başında ailesiyle hastane güvenlikçileri ve sağlık personeli arasında yapılan tartışmalar, pazarlıklar… Hastanın perişan durumu, ailesinin çaresizliği ekranlara yansımış, tartışma ve pazarlıklara vatandaşlar da zaman zaman karışmıştı.
Hastanın başındaki tartışma tam 4 saat sürmüş, bütün ülkenin içini acıtan bu manzarayı Genel Kurmay Başkanı da görmüş ve hasta kadının askerî hastaneye yatırılması talimatını vermişti. Daha sonra Sağlık Bakanlığı da devreye girerek “Bizim hastanelerimizde gerekli donanım var. Vakıf Gureba’da tedavi olacak” demişti. Sorumlular(!) hakkında bir işlem yapıldı mı? Bilmiyoruz.
Sorumlular hakkında bir işlem yapılmış olsa diğer rezaletlere kimse cesaret edemezdi diye düşünüyoruz.
İkinci hadise, bir yanık vakasıydı. Ekranlara, bir hastanenin acil servisinde, müdahale edilmediğinden acı çektiği için oradan oraya koşturan 5-6 yaşlarında, çırılçıplak bir çocuk yansımıştı. O rezaletin sorumlularına ne oldu? Bilmiyoruz.
En son hadise, hepsinin üzerine tüy diken, bu kadarı da olmaz, artık, dedirten cinsten.
Daha yaşını bile
doldurmamış bir bebek. Sıla bebek. Nasıl
olduysa yüzü yanmış. Bir an evvel müdahale edilmesi lâzım.
Ama kimin umurunda?
Hepinizin bildiği
gibi sağlık bakanlığına bağlı tam 5 hastaneden geri çevriliyor, yavrucak.
Birini, ikisini anlarız da hepsinde mi donanım yok?
Hepsinde mi insanlık
yok?
Hiçbirisinin üzerinde de mi Sağlık Bakanlığının otoritesi yok?
Evet. Hiçbirisinin üzerinde Bakanlığın bir gücü yok ki, başlarına bir şey gelir diye bir endişeleri olmuyor.
Olayın ertesi günü, Sağlık Bakanı “soruşturma açıldı” diyor. Sayın bakan, artık bu lafa köpekler bile gülüyor. Daha önceki soruşturmaların sonucu ne oldu? Bir sorumluya rastlayabildiniz mi? En azından bir uyarı cezası, bir kınama cezası verdiniz mi? Bir daha böyle rezaletler yaşanmasın diye ilgililere gözdağı verdiniz mi?
Eminiz ki, sorularımızın hepsinin cevabı “hayır”dır. Sizin soruşturmanızdan en ufak bir korkuları olsa 5 hastane birden “bir
yanık bebeği reddetme” cüretini gösteremezdi.
Sizin bakanlık falan yaptığınız yok. Başbakanın gezilerine eşlik ediyorsunuz. Rize’ye annesinin elini öpmeye gidiyor, siz de oradasınız. Rize’de ne işiniz var? Biraz da sağlık işlerine baksanız ya!
Sıla bebeği 5
hastane reddedince, aile çaresiz özel bir hastaneye başvuruyor. Özel hastanede insanlık devlet
hastanelerinden hallice!
Aileye “8.000 YTL
verirseniz bebeği kabul ederiz.” diyorlar. Gece yarısı kimde o kadar para
bulunur ki? Çaresiz baba bir şekilde 3.000 YTL buluyor ve” bunu alın, sabah
8.000’e tamamlayalım” diyor. Aldığı cevap kesindir: “8.000YTL’den aşağı hastaneden içeriye adımını atamazsın.”
Bazen şakayla karışık sorarız: İnsanlık öldü mü, abiler?
“Ölmedi” diyen varsa
beri gelsin!