12 ŞİİR, İsmail Hakkı CENGİZ

GENEL HABERLER - 06.04.2010

Güzel Örnek

Çocukluğumda hepimize
Sandıklı’ydı yurt babam.
O yıllarda geceler daha uzundu,
Kışlar daha sert babam.

Besici-kasaptı babam, emmilerim,
Şehrin kuzeyindeydi besihane,
Tren istasyonu güneyinde...
İstasyondan besihaneye küspe,
Besihaneden istasyona mal çekilirdi
Soğuk kış geceleri...
O geliş-gidişlerde terler, üşütürdü,
O yıllarda kaptı dert babam.

Bayramlar da kışa rastlardı,
Ama iş durmazdı...
Ve babamlar bayram yapmazdı.
Etmedi bundan hiç şikayet babam.

Bayram çocuklara gelirdi,
Bir kere diktirmişti kahverengi
Çift yırtmaçlı bir takım...
Yoktu bir eşi Sandıklı’da,
İlk giymek bana oldu kısmet babam.

Han, hamam sahibi değil,
Ama zengindir, çünkü,
Sayar üç çocuğunu servet babam.

Besledi, büyüttü, eğitti,
Bizim için etti gayret babam.
“Tek kelimeyle
tarif et” deseler,
biliyorum yakışacak kelimeyi;
“Cömert” babam.

Yıllar çabuk geçmedi,
Ama ben elliye vardım,
Babam yetmişi geçmişti...
Bir gün, gelmiş olmalı ki yeri,
Dedi: Kazandıklarımız
Zılla alnımızın teri
Zılla* alnımızın teri.

Bize mirasın temiz bir isim,
Biçilir mi ona kıymet babam?
Evladına helalinden yedirmek,
Olur mu bundan alâ devlet babam?
Sayende bol döküm yaşadık, Allah,
Versin ömrüne çok bereket babam.

Cömertliğinle hüsn-ü misal oldun,
Bize onu bırak emanet babam,
Allah’ın en çok övdüğü bu sıfat,
Yaşar ebedî, sen ol selamet babam.


*: Tamamen, anlamında, sadece Sandıklı’da duyduğum yerel ağız.
 

*   *   *

Hepimizin Menfaati

Düşünelim, hepimizin menfaati nedir?
Herhalde kavga, gerilim, öfke, kin, nefret değil.
Anlayış, hoşgörü hepimizin menfaatinedir.
Önyargı, kayırma, fitne, fesat, rüşvet değil.

04.04.2008 Bornova

İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

İslamın İlk Emri Üzerine

Eline silahı almayacaktı,
Kimsenin katili olmayacaktı,
Biraz okusaydı.

Kaderine isyan etmeyecekti,
Dünya nimetleri yetmeyecekti,
Biraz okusaydı.

İkbali için baş eğmeyecekti,
Kibirle buluta değmeyecekti.
Biraz okusaydı.

Kıskançlık, haset ne bilmeyecekti,
Ruhu dilim dilim dilmeyecekti,
Biraz okusaydı.

İlimde kendini de bulacaktı,
Kalbine erdem ve aşk dolacaktı,
Biraz okusaydı.

Öfkeyi yutacak, hoş görecekti,
Yaradılış sırrına erecekti,
Biraz okusaydı.


5 Nisan 1992 / Sandıklı

İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

Kazık-Yazık

Titriyordu, üşümüştü kurbağa,
Görünce, atladı ısınan suya…

Oh, oh, ılık su, her yanını sarar,
Kurbağa gittikçe daha rahatlar.

Isındıkça gevşemiş ve mayışmış,
Ayağı, bacağı, kolu uyuşmuş.

Sürmüş sefa kaynayana kadar su,
Demiş, artık çıksam gerek doğrusu.

Kaslar fakat dinlemiyor ki başı,
Şimdi fayda eder mi hiç gözyaşı?

Orada haşlanmış kurbağa yazık,
(Kıssadan hisse)
Yemeden uyanın daha büyük kazık.
 

İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

 

 Kıbrıs

Sen cüretim, cesaretim, onurum, gururum,
Yarım asırlık uykudan uyanan şuurum...
Sen, çelik ellerle kavuştuğum huzurum,
Sensin candan aziz varlığım, gönül sürurum.

Cezbene kapılmıştı bir zaman kırk yiğidim,
Bağrında uyuyor 'Hala Sultan'* mücahidim,
Uğrunda can vermişken yetmiş bin şehidim,
Yolundan dönenler alçaktır Allah şahidim.

Ordular sürseler üstüma BM damgalı,
Olsam ne çıkar bütün dünya ile kavgalı,
Söndüremezler yüreklerde yanan mangalı,
İndiremezler Ay-yıldızı Akdeniz dalgalı...

'Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez'**,
Bayrak inerse, bağrımızda ağrı dinmez,
Hilâlin parlamasına hangi Türk sevinmez?
Milletiyle ancak alnı karalar övünmez.

Göğe çıkınca dulların, yetimlerin ahı,
Uçmuştu Cengiz Topel, ki, pilotların şahı,
Geziyorken üstünde ulu ceddin ervahı,
Uğrunda feda olsun nice Cengizler dahi.

Büyüyecek güneş kadar, şimdilik bir mumsun,
Bırak, bütün dünya yalnız kalacağımı umsun,
Ötelere taşıyacak en yakın ufkumsun,
Sen namusum, şerefim, mazluma umudumsun.

Akın ederlerse Maraş Kahraman olacak,
Yeşilyurt, Güzelyurt yeniden vatan olacak,
Türk'e kefen biçenin sonu hüsran olacak,
Ölürken dileğimiz, 'susmasın ezan! ' olacak,
Yaşarken hedefimiz şanlı Tûran olacak.

15 Kasım 1993 -KKTC'nin kuruluşunun 10'ncu yldönümü-

* : Peygamberimizin halası
**: M.Emin Resulzade, Azerbaycan eski cumhurbaşkanı.

[email protected]
 

İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

Kim Alınırsa Ona! ! !

Maksadın görev yapmaksa,
Engel olmaz kötü yasa...

İş yapmak değilse niyetin,
Düz yollar bile olur tasa...

Bin dereden su getir, laf üret,
Sür mazeret üstüne mazeret...

Yağla önderini, öyle mansıp kap,
Ki, yolsuzluğun her çeşidini yap...

Kapat görkemli kapını vatandaşa,
Tepeden bak ona, üstlerine yavşa...

Yap hırsızlığı, ahlâksızlığı bin türlü,
Sonra de ki, “Masumum ben, siyaset kirli”! ! !
Sizin hiç mi rolünüz yok, bu nasıl film seti?
A efendim, kimler kirletiyor siyaseti? ...

Kaç sorumluluktan, et idare-i vaziyet,
Kimin umurundaymış vatandaşa eziyet?

Yazınız bir senaryo, oynayalım bir oyun,
Sizler çoban olun, bizi koyun yerine koyun...

Yününü kırpmak yetmez, derisini bile soyun,
İliği, kemiği kurusun, siz bir iyice doyun...

Bin saltanat kayığına, attın mı koma mangalda kül,
Hem halka yol verme, hem önden git, hem içinden gül.

1999/İzmir

İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

Masal

Öğrencilerime

Bir zamanlar...
Varmış Avrasya'nın orta yerinde,
Tarihî kökleri gayet derinde,

Yetmiş beş milyonluk bir büyük millet,
Ne kural tanırmış çoğu ne kıymet...

Yarı aydınları fikrin hiçinde,
Yazarlar, çizerler gaflet içinde...

Sayarlar fasulyenin nimetini,
Överler elâlemin şirretini...

Orda servet, şöhret halkın emeli,
Üretim eksik, terazi hileli...

Memur izinliymiş, kurumlar
tatil,
İşler nasıl yürür, şaşırır akıl...

Eğitim, sağlık değilmiş pek düzgün,
Talebe
kolaycı, anneler üzgün...

Allah vermiş kalabalık bir gençlik,
Hem üstün zekâ, hem bedenî dinçlik...

Televizyon onlara kurmuş tuzak,
Terketmek ve kapatmak sanki yasak...

Ona baka baka geçmiş içleri,
Daha orada tükenmiş güçleri...

Doymamış erkekler
futbole, gole,
Kadınlar magazinle, televole...

Okumayı sevmezler “neme gerek
Bize seyir lâzım, maç lâzım diyerek...”

Ormanlar, suları bol cennet gibi,
Toptan tahribi gör, ki, cinnet gibi...

Sınıflar bile çöp ve tükürük dolu,
Bir ülke varmış, adı Anadolu.

2999 (iki bin dokuz yüz doksan dokuz)

İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

Nur

Susamış yolcular çölde,
Bir nur gördüler ilerde,
Seslerini perde perde
Yükselterek inlediler;
'Su su su'

Yalnız biri içlerinden
En çok yanmışı derinden
Ayılarak kederinden
Haykırdı; 'işte aradığım
Bu bu bu'


1992 / Erzincan

İsmail Hakkı Cengiz


Ve bir adım atarak
Benliğini satarak
Canı Bir'e katarak
Sessizce fısıldadı:
'Hu... Hu... Hu...'.............Hüseyin Gümüş

*   *   *


Renk, Ahenk, Denk

'Sosyal adalet' dillerinde pelesenk,
Vatandaşlar kuyruklarda hevenk hevenk…
Mutluluk ülkemde, ahenk ahenk, renk renk!
Ki…
Ankara’da enseler kulaklara denk.
 

İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

Rivayet Edilir Ki

Arif Nihat Asya'ya

Bir yurt varmış evvel zaman içinde,
Köprü gibi Avrasya'da uzanmış...
Yarı aydınları Batı'ya Hayran,
Tarihine, dinine kin kusanmış...

Sindirilmiş halkı, ya da dalkavuk,
Fikirler inmezmiş öze, hep kabuk,
Mikrofonu kapınca abuk sabuk
Konuşanlar, kaptırınca susanmış...

Elleri ayaklarına dolanan,
İktidar koltuklarına çullanan,
Liderler ki, TeReTe'yi kullanan,
Bülent, Turgut, Netekim Süleyman'mış.

Toto, loto gözde birer lotarya,
Çalış, didin, kazan artık angarya,
Piyango, tombala millî kumar ya,
Caddelerde moda kazı kazanmış.

Unutmuşlar yetimleri, açları,
Hamle yapmaya yetmemiş güçleri,
Bataklıkta uyurgezer gençleri,
İçler acısı halleri dumanmış.

Azgın bir canavarmış bürokrasi,
Ağızlarda sakızmış demokrasi,
Torpilsiz çalışmayan idaresi
Başlı başına bir büyük buhranmış.

Mini mini yavruları günahsız,
Büyürlermiş, idealsiz, ervahsız,
Şartlanmışlar kolejlere iflahsız,
Gidişleri sınava, dönüşleri sınavdanmış.

Ateş çemberine dönmüşbölgesi,
''Köşe olmak vatandaşın ilkesi,
Pek endermiş bu ülkenin bilgesi,
Öz kültürüne darbe yamanmış.

Selâm almazlarmış rüşvet değil diye,
Orda, rüşvetin adı zaten
hediye,
Sermayeyi tonton yüklemiş kediye,
Devlet malı deniz, bankalar talanmış.

Tükürürlermiş onlar sokaklara,
''Oku'' emri girmezmiş kulaklara,
Ama, şükürler olsun ki Allah'a,
Yüzde doksan dokuzu Müslümanmış.

2492(iki bin dört yüz doksan iki)

İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

Saf Sevgi ve Şefkat

Bilmek,
Anlamak gerek,
Anne ne demek! ..
Doymazsa bebek,
Boğazından geçmez yemek,
Anne, divane demek.

Dokuz ay on gün döşek,
Bebeğine has binek,
Hakkı ödenmez emek,
Tınmaz adalet demek,
Anne, merhamet demek.

Ceylan bakışlı ürkek,
Gözlerindeki dilek,
O bir gün büyüyecek,
Sabır, tevekkül demek,
Anne, tahammül demek.

Yavrusu nazlı çiçek,
Kazara aksırsa tek,
Yanıp tutuşan etek,
Uykusuz gece demek,
Anne, endişe demek.

Yakan güneşe telek,
Yel estiğince yelek,
Yeryüzündeki melek,
Kol kanat geren demek,
Anne, hep veren demek.

Çatıyı tutan direk,
Leyla'dan yanık yürek,
Atalar sözü gerçek,
Anne yâr demek,
Ki, içi yanar demek.

Varlığı nimet demek,
Rızası cennet demek,
Hayatı hizmet demek,
Saf sevgi şefkat demek,
Anne feragat demek.

Resmedilemez renk,
Akıştaki ahenk,
Vatan kadar mübarek,
Ermez akıl, sır demek,
Anne, çırpınır demek.

İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

Tavsiye

Gölgelerin hüküm sürdüğü o inde
Düşünme...
Boyun eğ!
Sığın bir gölgeye,
El etek öp,
Bir gölgen olduğunu yay,
Payeler say!
Gölgeleri öv,
Gölgesi olmayanı kov!
Kürklere bürün,
Vaziyete hakim gibi görün!

Gölgelerin hüküm sürdüğü o çağda,
Üretme...
Dedikodu et!
Harekete geçme,
Sızlan!
Çılgınca eğlen!
Kör kütük ol...
Duyma, görme!
Kafanı yorma!
Hesap sorma!
Tehlikeye
Sakın girme!

Pozlar takın!
Okuma sakın!
İkbalin yakın!

Gelişmesin akıl!
İnceleme nasıl!
Boşa geçsin bin yıl!
Partiye atıl!
Talana katıl!
Onu sat,
Buna satıl!

Gölgelerle nedir
Öğrenme arandaki fark!
Gölgelerin hüküm sürdüğü o eflatun mağarada
Gölgenden kork!

Ki...
Dönsün bu çark.

1993, İsmail Hakkı Cengiz

*   *   *

Yaş Kırk Dört

Büyük üstad Cahit Sıtkı Tarancı'nın, Şaheseri 'Otuz Beş Yaş'a Nazîre

Yaş kırk dört, bir ömrün sabahındayım,
Kurulurken dünya şevkle, taptaze,
Elimde sabahın neşesi çayım,
Hayat, bize sunulan bir mucize,
Tanrı der, 'oku onu dize dize'.

2002 / Bornova

Tarih: 06.04.2010 Okunma: 960

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Feriha Danışman

26.02.2021 - 21:34

Emeklerinize saglıkİsmail Hakkı Bey takdir ve keyifle "oku"yoruz