BİR YUMURTAYI 8 ASKERE TAŞITMAK

Neslihan KORUTÜRK - 01.11.2009

Bu dünyada herkese yer var.

 


Aşağıda yazılanlar bir masaldır. Gerçeklerle, hele Türkiye’yle ve günümüzle hiçbir alâkası yoktur.

Evvel zaman içinde, memleketin birinde, kendisini alâ rütbede bir asker olarak tanıtan meçhul şahsın yazdıklarına göre; askeriyenin çiftliğinde bir tavuk tehlikeli bir yumurta yumurtlamış. Yumurta öyle tehlikeliymiş ki içindekiler ortaya dökülürse yer yerinden oynayabilirmiş.

Yine o memlekette şöyle bir de söz varmış: Denirmiş ki, askerliğin başladığı yerde mantık biter! Misâl; askerde, 1 yumurtayı sekiz kişiye taşıtırlarmış…

Neden?

E, işte mantık yok ya! Mantık yok asker çok… Asker çok iş yok! 

Asker çok, iş az olunca, bazen sekiz kişiye 1 yumurtayı taşıma görevi veriliyormuş.

Peki, sekiz kişi 1 yumurtayı taşıma becerisini nasıl gösteriyormuş?

*                      *                      *

Kendisini alâ rütbede bir asker olarak tanıtan kişinin anlattıklarına göre; günlerden bir gün, böyle bir görevi 8 asker almış.  O sakıncalı yumurtayı, 1 metre genişliğinde, 2 metre uzunluğunda bir kumaşın tam ortasına koymuşlar. 4 asker kumaşın birer ucuna yapışmış ve beklemiş. En kıdemli asker “beraber” diye yüksek sesle emir vermiş. 4 asker aynı anda bezi dengeli bir şekilde kaldırmış. Böylece, yumurta da bezin tam ortasındaki yerini muhafaza etmiş.

Peki diğer 4 asker taşımaya nasıl yardımcı olmuş?

Şöyle: Yumurta konulan bezin iki yanına geçip münasip yerlerinden tutmuşlar.

Peki, yumurta nereye ve ne maksatla taşınmış?

Uzak, kimsenin görmeyeceği bir yere taşınıyor… Ki bu sakıncalı yumurta kimsenin eline geçmesin, orada kırılıp toprağa gömülsün!

Tabii böyle bir taşıma metodu büyük bir taktik hataya sebep oluyor: 8 kişi dikkat çekiyor… Herkesin dikkatinden kaçsa bile o alâ rütbede olduğunu söyleyen asker her şeyi görüyor.

Bu askerleri gören o kişi, 8 askeri takip ediyor. Yumurtayı taşıyanlar iyice yorulduğu, dikkatlerinin dağıldığı bir anda el çabukluğuyla yumurtayı alıp, yerine yumurtaya benzeyen bir taş koyuyor.

*                      *                      *

Sekiz asker, hedeflenen yere varıp yumurta zannettikleri “nesne”yi kırıp toprağa gömüyorlar. Neşe içinde kışlalarına dönüyorlar. En kıdemlisi kumandanlarına keyifle tekmil veriyor. “Kumandanım vazife tamamlanmıştır, vukuat yoktur!”

*                      *                      *

Aradan aylar geçiyor…

Yumurta meselesi unutuldu zannedilirken, bir gün, memleketin matbuatı “Kayıp Yumurta Bulundu” başlıklarıyla ortalığı velveleye veriyor. Her “taraf” toz duman oluyor.

Ahali, siyasetçiler, ilim ve fikir insanları, iş adamları, hatta güreşçiler ve biniciler bile günlerce yumurtayı konuşuyor.

Matbuat, her türlü teferruatı veriyor: Kendisini alâ seviyede 1 asker olarak tanıttığı halde kimliğini gizleyen o “yiğit”in, yumurtayı kurtardığı ve kadı’ya gönderdiği bildiriliyor.

Peki, o alâ rütbedeki asker(!), çok kıymetli yumurtayı kadı’ya nasıl ulaştırmış?

Matbuata göre; yumurtayı küçük bir keseye koyup, bir posta güvercinin ayağına bağlayarak kadı’ya yollamış. O, canı pahasına ele geçirdiği yumurtanın başına bir şey gelir diye hiç endişe etmemiş. Nitekim güvercin ve yumurta sağ selim kadı’ya ulaşmış.

Yumurtayı kurtaran yiğit, kadı’ya, yumurtayı imha etmeye götüren 8 kişinin adını da bildirmiş... Başka teferruat da vermiş. Kimsenin görmediği o uzak yerde, o 8 askerin yumurta zannettikleri “nesne”yi tanınmayacak hale getirmek için tam 35 kere un ufak ettiklerini, tuzla buz olan “nesne”nin imha olduğuna emin olduktan sonra toprağa gömdüklerini de yazmış.

*                      *                      *

Yumurtayı alan kadı, gerçek mi değil mi, incelesin diye Şeyhülislam’a yollamış. Şeyhülislam en güvendiği hekimi çağırıp, yumurtayı göstermiş; “Bu yumurta, o yumurta mıdır?” diye sormuş.

Hekim uzaktan şöyle bir bakmayla şıppadanak bilmiş: “Evet, bu yumurta o yumurtadır.” O yumurtanın, o yumurta olduğunu ispat eden vesikaya mühürlerini basmış, kadı’ya yollamışlar.

Kadı, kendi ismini saklama becerisi gösteren “yiğit”in, sakıncalı yumurtayı imha ettikleri konusunda isimlerini bildirdiği 8 askeri huzuruna çağırmış.

*                      *                      *

Kadı, 8 askere ayrı ayrı haklarındaki “yumurtayı imha” fiili iddialarını sormuş.

8 asker de ayrı ayrı, sorulan sorular karşısında bön bön bakakalmışlar.

*                      *                      *

Meğer sade askerde değil, o memleketin hiçbir yerinde mantık kalmamış. Zaten ahaliyle askeri birbirinden ayırmak mümkün olmuyormuş. Nitekim millet asker millet, asker de milletin askeriymiş.

 

Arşiv

Tarih: 01.11.2009 Okunma: 834

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?