AÇILIMIN GENERALLERİ HAYAL KIRIKLIĞI İÇİNDE

Neslihan KORUTÜRK - 11.10.2009

Bu dünyada herkese yer var.

 


Onlara Ak Partinin orgeneralleri demeli… Çünkü yıllardan beri AKP’nin ülkeye ve hatta dünyaya ne kadar lâzım, ne kadar faydalı olduğunu anlatmak için yırtınıyorlar.  Yıllardır Erdoğan’ın ne bulunmaz Hint kumaşı olduğunu, demokratik dünyanın ne kadar en demokrat lideri olduğunu kanıtlamak için göbekleri çatlıyor.

Erdoğan ve partisinin icraatın içinden ne faydalı işler yaptığını, ülkede cahil ve fakir kalmadığını, Erdoğan sayesinde memleketin çağ atlamakta, hatta uçmakta olduğunu, ülkenin cennete döndüğünü bilhassa adalet, hak, hukuk ve demokrasi cenneti olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar.

Eleştirilere karşı Erdoğan ve AKP’yi en ön safta müdafaa ediyor, rakiplerine karşı en ağır silahlarla bu generaller saldırıyor.

İçeriğini çok iyi bildikleri açılımı da Türkiye’ye ve dünyaya bu orgeneraller anlatıyor, millete yudum yudum hazmettirmeye çalışıyorlar.

Bildiniz mi bu uçbeyi orgeneralleri? Bizim Cengiz’le Hasan canım! Cengiz Çandar ve Hasan Cemal akorgeneraller…

*                           *                      *

İşte bu, açılımın en ateşli, en donanımlı, en uçtaki orgeneralleri apışmış vaziyette!

Yıllardır iktidarına payanda oldukları, açılımlarına da bütün güçleriyle destek verdikleri, destek vermek ne kelime bayraktarlığını yaptıkları Tayip Erdoğan’dan beklemedikleri kadar büyük bir kazık yemiş gibi şaşırmış haldeler!

Sen yıllarca bu iktidar için, bu iktidarın başı için göbeğini çatlat, demokrat ve adil olduğunu ispat için ciltler dolusu övgü düz… Onun uğruna yalakalıkla, yandaşlıkla suçlan ama kıymetin bilinmesin… Kıymetin bilinmediği gibi patronun dünyadaki en büyük vergi cezasına muhatap olsun…

Reva mıdır bu? İnsaf mıdır bu? Vicdan mıdır bu? Adalet midir bu? Demokrasi midir Bu? Bu, bu nedir bu?

*                           *                      *

Önce Hasan akorgeneralin hayal kırıklığına kulak verelim. İşte, 09 Eylül tarihli Milliyet’teki yazısından bazı bölümler, ki parantez içindeki yorumlar bize ait:

“Özellikle Avrupa Birliği Komisyonu yetkilileri, Erdoğan yönetimini değişik vesilelerle basın özgürlüğü ve hukuk devleti açısından uyardılar, eleştirdiler.
Basın özgürlüğü ve hukuk devleti alanında Başbakan Erdoğan’a yönelik bu eleştiri dalgaları neden bu kadar yükseldi?
Doğan Grubu’nun oyunu mu?..
Hayrettir ama buna ciddi ciddi inananlara da rastlanıyor.
Özellikle iktidar çevrelerinde.
(Vay be, adama bak, kendisini iktidar çevresinden saymıyor, demek ki hayal kırıklığı bu kadar derin. NK)
Demek Times’dı, Post’tu, Wall Street’di, Economist’ti, batının bu bin yıllık muteber yayın organları ya da AB Komisyonu yetkilileri, sırf ‘Doğan Grubu’nun oyununa geldikleri’ içindir ki, Erdoğan’ı basın özgürlüğü ve hukuk devleti konusunda eleştiriyorlar. 
Öyle mi?..
Buna kendinizi nasıl inandırıyorsunuz, anlamakta gerçekten zorlanıyorum.
(Bikere daha vay be, sen kendini 7 senedir nasıl inandırdın? NK)
Çünkü bütün bu çevreler, eğer basın özgürlüğü ve hukuk açısından bazı yamukluklar olmasa kalkıp bu kadar ses vermezlerdi. (Günaydın, basın özgürlüğü ve hukuk açısından bazı yamukluklar, demek ki sadece sizin canınız yanınca söz konusu oluyor. NK)
İkinci konuya gelince...
Şöyle bir hava da esiyor:
’O kadar günahınız var ki, müstahaksınız bütün bu olan bitene...’
Bu hava çok can sıkıcı
.( İşte, siz de 7 senedir milletin canını böyle sıktınız. Eh, 7 senedir milletin canının nasıl sıkıldığını, milletin canını nasıl sıktığınızı anlamış olmanız da bir ilerlemedir. Milletin ruh halini şimdi anlayabiliyor musunuz? NK)
Diyorum ki:
Velev ki bazı günahlar işlenmiş olsun, bu durumda haksızlık, hukuksuzluk karşısında sessiz mi kalınır?..  
(Akorgeneralim, siz haksızlık ve hukuksuzluk karşısında 7 senedir sadece sessiz kalmadınız, bu konuyu dile getirenlerin de sesini kesmeye kalkıştınız. Bununla beraber, bu sözlerinizde haklısınız, diyorum. Sessiz kalmamak lazım diyorum. Hak, hukuk herkese lazım diyorum. NK) Hakkaniyet duygusunun ya da demokrasi kültürünün neresine sığar böyle bir suskunluk?.. (Tabii ki hiçbir yerine sığmaz. Peki, siz hakkaniyet duygusunun ve demokrasi kültürünün çiğnendiği her yeri, herkesi görecek, onlar hakkında da patronunuz, kendi gurubunuz kadar olamazsınız tabi de onun yüzde 1’i kadar hassasiyet gösterecek misiniz, bundan sonra? NK)
Ve bu öylesine bir suskunluk ki, beni bu ülkede demokrasi ve hukuk devletinin geleceği açısından kaygılandırıyor.
(Bir kere daha günaydın! Bizi de kaygılandırıyor. NK)
            *                      *                      *

     Şimdi de Cengiz akorgeneralin hayal kırıklığına kulak verelim, 09 Eylül tarihli, Radikal’deki yazısından, parantez içindeki yazılar bize ait:

“AB’nin yürütme organı Komisyon’unca,  DYH’ye kesilen, söz konusu vergi cezası ‘kaygı verici’ olarak nitelendikten başka, şu görüşe yer veriliyor:
Türkiye’deki bu ceza ‘orantısız’dır. Bu da Türkiye’de ‘hukuk devleti’ sorunun varlığını göstermesi bakımından önemlidir ve Türkiye’nin zaten kamburlu olan ‘hukuk devleti’ sorgulamasına bir yeni unsur daha eklendiği görülür.
Başbakan’a şunu soruyoruz:
Türkiye’nin buna ihtiyacı var mıdır? Kendisinin haklı görülmediği bir ‘cephede daha’ vuruşmasının mantığı var mıdır? (
Cengiz akorgeneralin hayal kırıklığı Hasan Cemal’inki kadar derin değil. Hala Erdoğan’dan ümidi var.  Taktik veriyor, ‘cepheyi genişletme’ diyor. NK)

Bu durumda siyasi akıl, güçlükleri asgariye indirmek, önündeki devasa güçlüklerle mücadele ederken yürünülen yoldaki ‘mayınları’ temizlemeyi öngörür. (siyasî akıl ve taktik vermeye devam ediyor. NK)

Adalet duygusunu zedelerseniz, özgürlük kavramını yaralarsanız, ona buna ‘orantısız güç kullanma’ konusunda yaptığınız eleştiriler mali alanda da olsa ‘orantısızlık’ olarak size dönerse, büyük mücadelelerinizi kazanmakta mecalsiz düşersiniz. (Cengiz akorgeneral, adalet duygusunun zedelendiğinden hala emin değil, hala Erdoğan’ın ‘büyük mücadele’sinden söz edebiliyor. Taktik ve akıl vermeyi sürdürüyor. NK)

‘Açılım’dan muradınız ‘özgürlükler’ ile de ilgili. Posta gazetesi dünkü manşetinde Türkiye’de 1209 internet sitesine erişimin yasaklı olduğundan söz ediyordu. Bu cins ‘ayıpları’ gidermekle uğraşacağınıza bir de üzerinize ‘basın özgürlüğü’nü kısıtladığınız yönünde hem de Avrupa Komisyonu’nun Türkiye İlerleme Raporu’na eklenen yeni bölümlere ne ihtiyacınız var? ( En ağır hayal kırıklığı hissi bu bölümde kendini gösteriyor… Yasaklı bir Türkiye’den söz ederken, bu ayıbın Erdoğan’a ait olduğunu ancak ima edebiliyor. Biraz da hesap sorar bir hava var. Eh, hakkınızdır akorgeneralim, az destek vermediniz bu yasakçılara… NK)

Bu nasıl bir siyasi akıl?

Müsaade edin de bunu bizim sormaya hakkımız olsun.”

Elbette yerden göğe kadar hakkınız, siz sormayacaksınız da kim soracak?

 

 

Arşiv

Tarih: 11.10.2009 Okunma: 826

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?