Bu dünyada
herkese yer var.
“Açılım”ın başlangıcını gördünüz. İş, yandaş kalemşorlarla, polis okullarında
yapılan toplantılarla başladı. O toplantılarda ne açıldı? Meçhul!
Toplantılar gün be gün devam etti… Toplantılara katılanlara “ne konuştunuz, masada ne
vardı?” diye sorulduğunda, “masada
hiçbir şey yoktu, böyle hiçbir şey konuşmamak çok faydalı ve gayet bereketli
oluyor” cevapları verildi.
Yine açılımın ilk günleriydi; AKP genel başkanının,
Doğu illerinden TBMM’ye girmelerini uygun gördüğü bazı milletvekilleri dişe
dokunur, somut bazı önerilerini dile getiriyorlardı. O sözlerden rahatsız olan
genel başkanları, bu vekilleri nasıl susturmuştu?
“Her kafadan
bir ses çıkarsa, ‘Söz ola kestire başı’ olur ki, bunu da yapmak istemiyoruz!”
Sonra ne olmuştu?
Bülbül gibi şakıyan vekiller, artık şakımak bir yana,
dut yemiş bülbüle döndükleri gibi, bir anda ortadan da kayboluvermişlerdi.
* * *
Bu minval üzere “açılım”ın 1 ayı doldu. Ayın sonunda,
çalışmalarda gelinen noktayı, kucağında “açılım” olan, açılımın koordinatörü,
İçişleri Bakanı “açıklayacağım” demişti.
Açık adammış, açıkladı!
Neyi?
Nelerin
açılmayacağını açıkladı: Bayrak, millet, İstiklal Marşı, Ankara’nın başkent
oluşu…
Öğrendik ve rahatladık doğrusu! Darısı açılacak
nesnelerin başına!
Bu arada, rahatlamayanlar da vardı; DTP Genel Başkanı
Ahmet Türk; Bakan Atalay’ın açıklamaları üzerine, “Dağ fare bile doğurmadı.” dedi.
* * *
Tabii günler durmuyor, geçiyor. Açılımdan en fazla
beklentisi olan DTP’nin ileri gelenleri, ileri-geri konuşuyorlar. İlettikleri
görüşlerde ufak tefek farklar olsa da, bir konuda hemfikirler: Muhatap Abdullah Öcalan’dır.
İlginçtir; Öcalan hapiste olmasına, tecrit edilmiş
gibi gözükmesine rağmen, her gün ve her daim tartışmaların içinde… Bu nasıl bir
mahpusluktur? Anlayabilen beri gelsin.
* * *
“Söz ola kestire başı” zılgıtını yiyince AKP’nin
vekilleri tırsıp sustular fakat aynı partinin Bakan olan ağır toplarını
susturabilirsen sustur!
Bunlardan en ağır olanı, sadece hükümette değil,
teşkilatta da etkili olanı, Bülent Arınç, Ahmet Türk'ün ''Bu iş bir bitsin ikinci günde Allah canımı alsın''
sözlerine saygı duyulması gerektiğini söyledi.
Diğer ağır top Cemil Çiçek ise, aynı Ahmet Türk için
“Ben de mitinglerdeki Ahmet Türk’ün,
diğer DTP’lilerin konuşmalarını izledim. Söyleyeceğim şudur: Anadolu’da çok
güzel bir söz vardır, şöyle derler: ‘Ya hayır söyle, ya sus’. Manası açık; eğer hayır söylemiyorsan, susman daha iyidir”
Görüldüğü gibi; aynı kişinin konuşmaları bir Bakan
tarafından takdir edilirken, diğeri tarafından tekdir ediliyor. Tabii, Bakan
Çiçek’in “ya hayır söyle, ya sus!” deyimini açıklaması da ahaliye ayrıca hayırlı ve feyizli bir hizmet olmuştur.
Bu mevzuda, yani Ahmet Türk’ün konuşmaları mevzuunda,
“açılımın koordinatörü” Bakan Atalay ne düşünüyor, öğrenemedik! Muhtemelen o
konuda ne düşünmediğini düşünüyordur ki, akşama sabaha bizi de
bilgilendirebilir.
Bu arada, adı belli olmayan birinci açılımın bu denli
verimli ve feyizli olduğunu gören hükümet, daha önce bir kere açıp kapattığı “Ermeni açılımını” yeniden açtı. “Ermeni açılımı”nın ilk günlerinde
olduğumuz için, şimdilik yazacak fazla bir şey yok.
Ama pek yakında olur, eminim.
İşte böyle; açılım gittikçe açılıyor… İlk açılıma
yeni açılımlar katılıyor
Arşiv