Bu dünyada
herkese yer var.
Devleti idare edenler istedikleri kadar “İmralı’yı muhatap kabul etmiyoruz”
desinler; orası kendini çoktan muhatap kabul ettirdi. Görüş ve taleplerini, “çözüm önerileri”ni öyle 1–2 sayfalık
mektuplarla falan değil, 760 sayfalık dosyalarla, klasörlerle dayatıyor.
Söz konusu dosyalar ilgili makamlara verilmiş.
Dosyanın muhteviyatı açıklanmadı ama her zaman olduğu gibi önemli satır başları
medyaya sızdırıldı.
Sızan bilgilere göre; Abdullah Öcalan, Devlet Bahçeli’nin
çözüm istemediğini öne sürüyor ve gerekçe olarak da şu çarpıcı iddiayı dile
getiriyor: “Artık Amerika onları
desteklemiyor. 05 Kasım 2007’de yapılan Bush-Erdoğan görüşmesinde ‘Gladyo’nun
tasfiyesi kararlaştırıldı.”
Verilen
tarih çok mühim! Aynı tarihi
“Ergenekon” soruşturması kapsamında tutuklu bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve çevresi de durmadan
tekrar ediyor ve bunun Amerika’da
planlanan bir ‘tertip’ olduğunu söylüyor. Tarihler ve kişiler örtüşüyor.
İddialardaki tek fark terminolojide: Apo “Gladyo
tasfiye ediliyor” derken, İşçi Partisi “Amerikancı
Gladyo millî kuvvetleri tasfiye ediyor” diyor.
Apo’nun söyleminden; MHP’nin de, Amerika’nın tasfiye
ettiği gladyo’nun bir parçası olduğunu öğreniyorsunuz! Fakat “Ergenekon” soruşturmasında MHP’nin hiç adı
geçmiyor. MHP de, davayla ilgili gelişmeleri hiç üzerine almıyor. Ne yanında,
ne karşısında gözüküyor! Hatta operasyonun ismine bile bir itirazı yok. O isim
ki; Milliyetçi bir partinin üzerinde titremesi gereken millî bir destanımızın
ismidir. MHP, böyle bir operasyona neden millî destanımızın adının verildiğini
dahi soruşturmuyor, ona itiraz etmiyor. APO’nun söyledikleri bu noktada biraz
aksamış gözüküyor.
Bununla beraber, Öcalan’ın söylediklerinde sevindirici
bir yan da var: MHP, onun iddia ettiği gibi daha önceden Amerikan destekli bir
parti olduğu halde, ABD 2 yıldır bu partiden desteğini çekmişse, demek ki MHP
artık tam anlamıyla millî bir parti olmuş demektir.
Demek ki artık, Amerika’nın karşı olduğu, daha
önemlisi Amerika’dan icazet almadan siyaset yapabilen bir iktidar
alternatifimiz var! Tabii bu çok sevindirici… Apo’nun söylediklerine inanacak
olursak, Türkiye gerçek bir bağımsızlık yolunda demektir. Sağ olsun, bunu da
Öcalan sayesinde öğrenmiş oluyoruz.
* * *
Apo’nun yukarıdaki sözlerinden başka bir sonuç daha
çıkıyor. Ülkedeki çok önemli bir operasyon ABD
Başkanı-Türk Başbakanı görüşmesiyle başlatılabiliyorsa, başka pek çok
girişimlerde de ABD izini, parmağını aramamızdan daha doğal bir şey olamaz.
Meselâ; aylardır konuşulan ve bir türlü açıklanamayan
“açılım”da da ABD etkisini, hatta dayatmasını aramak isabetli olmaz mı?
* * *
İKİ BUÇUKLUK ZAM
AKP, iktidara geldiği günden beri kamudaki ücret
adaletsizliğini düzelteceğini söylüyor. Son olarak da, yerel seçimlerden 1 ay
evvel bu konudaki sözlerini tekrar etti.
Biz de “eyvah” dedik, “yine milletvekili maaşlarına zam geliyor. Çünkü ne zaman hükümet memur
maaşlarındaki eşitsizliği gidereceğini söylese hep milletvekillerine zam
yaptı.”
Nitekim şimdi de, milletvekillerine ayrıcalıklı
plaka, araba, şoför ve maaşlarına zam gündemde…
Bu arada memura düşen ne?
Şu:
Hükümet,
hiç utanmadan, memura %2,5 zam vereceğini ilan etti.
Bendeniz, bir emekli memur olarak, memura zam
yapmasın diyorum. Buradan tasarruf edeceği meblağla sayın milletvekillerimize
daha lüks arabalar almalarını ve maaşlarına daha kallavi zam yapmalarını
naçizane öneriyorum.
Arşiv