Van, Yüksekova, Diyarbakır, Adana, İstanbul

Neslihan KORUTÜRK - 24.03.2008

 

Başlıkta adı geçen yerleşim birimlerinde veya başka yerlerde her bahaneyle olaylı gösteriler yaşıyoruz. Katılanlar kalabalık ve çoğu genç insanlar. Zaman zaman çocuklar da kullanılıyor.


Ellerinde bölücü örgüte ait renklerde flamalar,  pankartlar ve Öcalan’ın resimleri var. Bunlar örgüte yandaş olabilir, kullanılıyor olabilir.


Ne olursa olsun… Bu insanlara biraz yakından bakmak lâzım.

Bu gösterilere katılanların sosyo-ekonomik durumları nasıldır?

Zengin insanlar mı?

Ne gezer, büyük çoğunluğu, belki de hepsi işsiz.


Peki, bunların işleri güçleri olsa, parti veya örgüt o kadar büyük kalabalıkları alanlarda toplayabilir mi?

Hiç sanmıyoruz.

İşi-gücü olan, kaybedecek bir şeyi olanlar,  alanlarda toplansalar bile kanunsuz eylemler yapmaya, polise taş atmaya, direnmeye cüret edebilir mi?

---------------------------------------------

Diyarbakır’ın nüfusu bir buçuk milyon olmuş.

Sanayi olmayan bir şehir merkezinde bu kadar büyük nüfus ne iş yapar? Nasıl geçinir?

Anlaşılıyor ki burada, işsiz-güçsüz çok büyük kitleler var. Yüz binlerce.

İşsiz ne demek?

Devlete, topluma küskün, kızgın, öfkeli kişi demek.  Potansiyel tehlike.


AKP Diyarbakır milletvekili, Prof. Aziz Akgül vardı. Diyarbakır ve Güneydoğu’daki işsizliğin azaltılması için bazı projeler ortaya koyuyor, o bölgede, bankalarla ortak çalışmalar yapıyordu. Şimdilerde görünmüyor. Sanırım seçilmedi veya seçime katılmadı.

Karınca kararınca birisi bir şeyler yapıyor. Ama bakıyorsunuz, ne destek var, ne takdir! Üstelik belki de önü kesiliyor.

------------------------------------------

Tabii diğer şehirler de Diyarbakır’dan farksız.

Her tarafta işsiz kitleler ve ağır geçim sıkıntısı var. İşsizlik ve geçim sıkıntısı böylesine yaygınken hiçbir yerde huzuru bulamayız.


Bazen medyaya yansıyor; ülkenin “tehdit algılaması” diye bir şey var. Daha çok, Millî Güvenlik Kurulu toplantılarında konuşuluyor ve karara bağlanıyor. Bazen bir numarada irtica oluyor, bazen bölücülük veya terör.


Bizim gördüğümüz “tehdit algılaması” da, yukarıda anlatmaya çalıştığımız konudur. Aşırı yaygın işsizlik ve korkunç geçim sıkıntısı.

Bunu çok tehlikeli görüyorum.

Çünkü yüzyıllar önce filozofun söylediğinin gerçek olduğunu biliyorum.


Kaybedeceği bir şey olmayan insandan kork.

Tarih: 24.03.2008 Okunma: 842

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?