CİNAYET VE İNTİHAR BU KADAR KOLAY MI?

Neslihan KORUTÜRK - 22.03.2009

Bu dünyada herkese yer var.

 

 

 

Bundan 40 sene evvel, ülkede 1 cinayet işlense günlerce konuşulur, haftalarca gazete manşetlerinden düşmezdi. Bugün, bırakın 1 cinayet haberinin günlerce konuşulmasını, 1 gazete, sadece o gün ülkedeki cinayetlerin hepsini ilk sayfaya taşımaya kalksa, 1 sayfa yetmez.

 

Bu vahşi suç o kadar yaygın ve kolay işlenebiliyor ki; Anadolu’nun ücra köşelerinde değil, İzmir’in göbeğindeki cinayetlerin çoğu bile İstanbul’un “ulusal” medyasında yer bulamıyor.

 

İntiharlar da aynı şekilde! Çocukluğumun aklım erdiği vakitlerinde, ilk öğrendiğim günah, “canına kıymanın günahıydı!” İntihar etmek, affedilemez bir günah olarak öğretilmişti ve o zamanlar hiç duymazdık.

 

*   *   *

 

Son yıllarda, intihar ve cinayet hadiseleri akıl almaz bir biçimde yaygınlaştı. Sıradanlaştı! O kadar ki, geçen hafta içinde İzmir’de 1’i polis 2 intihar vakası, “ulusal” medyada hiç duyurulmadı bile…

 

Bazen bu iki vaka, bir arada meydana geliyor. Son olarak, Hazine Müsteşarlığında olduğu gibi… Müsteşarlığın bahçesinde 1 kadını vuran adam kafasına da 1 kurşun sıkmıştı.

 

Çok kısa süre önce, medyaya yansıyan aile facialarını hatırlarsınız.

 

Bunlardan başka, bir de tecavüz, sarkıntılık, taciz gibi yüz kızartıcı hadiselerde de büyük artışlar var. Duymadıklarımızı da hesaba katacak olursanız, tüyler ürpertici bir manzarayla karşı karşıya olduğumuzu kabul etmek zorunda kalırsınız.

 

*                           *                      *

 

Çok Kaygılıyız

 

Bütün cinayet ve intihar olayları kaygı vericidir. Fakat bilhassa, çocuk yaştaki gençlerin karıştığı hadiseler kanımızı donduruyor. İstanbul’daki “keman kutusu” vakasını herkes biliyor. Maktulü de zanlısı da çocuk yaşta gençler.

 

Geçen hafta içinde, İzmir’den de bir “genç” cinayeti haberi geldi. 19-20 yaşlarındaki 2 genç, parası için bir güzellik uzmanını 19 bıçak darbesiyle öldürüyorlar.

 

Yine geçen hafta, Adana’da, 22 yaşındaki bir taksicinin genç bir zanlı tarafından boğazı kesilerek, parası için öldürüldüğünü duyduk.

 

Burada kaygımızı artıran şey, önlerinde uzun ve parlak bir istikbal olduğunu düşünmesi gereken gençlerin, kendi ve diğerlerinin hayatlarını hiçe saymaları! Çok kolay ve ucuz cinayetlerin kurbanı ve zanlısı olabilmeleri…

 

Bu hadiseler hem gençlerimizin istikbali, dolayısıyla hem de ülkenin istikbali açısından bizi son derece endişelendiriyor. Bu gençler hangi ruh haliyle kendilerini ve başkalarının hayatlarını kolayca harcayabiliyorlar.

 

Hükümet, üniversiteler, bilim ve iş çevreleri Türk insanının ve gençlerinin “suç psikolojisini” araştırmayı hiç düşünüyor mu acaba?

 

Bu kadar kolayca suç işlenebilen bir toplumda huzur olabilir mi?

 

*                           *                      *

 

Canına Kıymanın Ruh Hali

 

Bizi son derece kaygılandıran diğer husus, intihar hadiselerindeki olağanüstü artış! Sadece Müslümanlıkta değil, bütün din ve inançlarda yasak olan, büyük günah olduğuna inanılan intihar nasıl bu kadar yaygın olabiliyor?

 

İnsanlar, hangi ruh haliyle “çok tatlı” olan canlarından “kolayca” vazgeçiveriyorlar. Tamam, “cinnet” falan diyoruz da, bu kavram olayları açıklamaya yetiyor mu?

 

Sonra, hangi sebepler, hangi birikimler insanları “cinnet”e sürüklüyor? Yöneticilerin, bilim çevrelerinin “cinnet” ve cinayetleri önlemek için bir çabası, çalışması olmayacak mı?

 

Yoksa bunları sadece birer polis vakası olarak mı görüyorlar?

 

 

 

Arşiv

Tarih: 22.03.2009 Okunma: 852

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Hayvansever

06.10.2009 - 16:13

Katliam Dönemine girerken... 15 Ağustos'ta başlayan 2009-10 av sezonu (!) nedeniyle Türkiyenin yeşil ve mavi sahaları artık güvenli değil, yaban yaşamı için... Çünkü birileri hazırlık içinde.. Tüfekler hazırlanıyor, yağlanıyor.. Dolapta bekleyen arazi kıyafetleri ortaya dökülüyor.. Fişekler, yuvalarına tek tek diziliyor.. Havada kan kokusu var.. Yaban yaşamının hiçbirşeyden habersiz canlıları neşe içinde koşuyor, uçuyor, yavruları ile koklaşıyorlar.. Oysa, bilmiyorlarki, birkaç adım ötede, doğayı beraber paylaştığı köylü bir avcı, duvarındaki çiviye kayışından asılmış çifteyi indirdi, ve yağladı... Sonra da ışığa namlunun içinden baktı.. ölüm kanalının parlaklığı gözlerine yansıdı.. Kameralı ve 4X4'lü, daha profesyonelleri ise , masum yaban yaşamına tuzaklar kurup, saldırı hazırlığındalar.. Yasak olmasına rağmen, yemlemeler yapılmış ve teypler kurulmuş olmalı şimdiden.. Köpeklerin eğitimleri de tamam.. boşuna mı beslendiler.yumurta ve peynirle, Şimdi,sadakat duygusuyla içiçe geçmiş ve hiç anlayamayacakları güdümlü takip ve ihanetlerin zamanı! Efendileri öyle yetiştirdi çünkü.. Acemi silahşörlerin arada sırada keklik diye kendi köpeklerini vurduğu da sık rastlanılan bir şey.. Olur böyle şeyler.. Başka çare yok.. İş kazası.. Siz hiç, kendi kendine bir köpeğin bir çulluğun veya kekliğin peşinden gittiğini gördünüz mü? Buda işin başka yönü.. Ve; Zamanı geliyor öldürmenin o dayanılmaz zevkinin.. Barut kokusu da özlenen bir bağımlılık.. Cinayetlerini, "Tabiatın hasatını toplamak,yaban yaşamını öldürerek çoğaltmak ve korumak" diye ironik bir anlatımla savunmaya çalışanlar düşünmüyorlar ki, herşeyi tartışılamaz bir denge, gereklilik ve self selection temelinde muhteşem bir şekilde yaratmış tabiat ana ,hayret ki nasıl bunu düşünememiş ve görevi avcılara devretmiş! Buna kargalar bile gülmez.. Tabiat ana bunu milyonlarca yıldır yapıyor.. Geçin efendiler! Köylerde, sadece yiyebileceği kadar vuran, ya da İstanbulda okuyan çocuğunun tahsil parasını birkaç dönüm tarlasından elde edeceği ürünle ödemeyi planlayan ve ürününü korumak adına sabaha kadar elinde tüfekle domuz nöbeti tutanları ( gönlümüz asla kabul etmese de ) hadi bir nebze tenzih ettik diyelim.. Ama öte yandan, "Curnata" diye tabir ettiği bir av sonrası, ölü kuşlarla 196 yazıp bu vahşeti ,pişkin ve sırıtkan edayla resim çektirerek albümüne koyan, doktor'a ne demeli? Ya da, Afrika'da, Asya'da,yüzbinlerce dolarlık, vurulması yasak ve koruma altındaki hayvanların bile katledildiği ölüm turlarına katılanlara ne demeli? Tur organizatörlerinin herşeyi düzenleyip, profesyonel tur rehberlerinin avı bulup ,sadece çadırından tetiğe basması için çağrılan sözde "büyük avcılar" nasıl yorumlanmalı kişilik olarak? Aslında kim av kim avcı gerçekte? Avlanan doğal hayatımız mı, egolarımız mı? Kim Yürekli? Kim Yüreksiz? Evet, sezon başlıyor.. Avcıların sık kullandıkları bir tabirle, "Rasgelmesin!" M.Erol ...................... İlkel insanlar sadece ihtiyaçları için avlanıyorlardı ! Şimdiki İlkeller ise Sadece Zevkleri İçin ! İlkel İnsan Başa Dön SON GÜNCELLEME ( CUMARTESİ, 22 AĞUSTOS 2009 02:41 ) Haytap Kanallar • Haytap Nedir ? • Haytap'a Destek Ol • Haberler • Etkinlikler • Kampanyalar • Hukuk • Temsilciliklerimiz • Basında Haytap • Petshop Gerçeği • Hayvanat Bahçeleri Gerçeği • Kürk Gerçeği • Av Gerçeği • Deney Gerçeği • Sirk Gerçeği • Animal Liberation Front • Ege'nin Karşı Kıyısı • Hayvan Bakımevleri • Sahiplendirme • Ilginç Haberler • Hayvan Kaçakçılğı • Dünyadan Haberler • Konuk Yazarlar • HAYTAP Çalışma Grupları • Sarı Zeybek • Kültür Sanat • Hayvan Hakları Tarihi • İnsanlığa Ders • Vahşi Hayat • Vejeteryan Dünyası • Sıkca Sorulan Sorular • Sizden Gelenler • English Content • Forum • Fotoğraf Galerileri HAYTAP 2009 Support Cubix Online.

Hayvansever

06.10.2009 - 16:13

Katliam Dönemine girerken... 15 Ağustos'ta başlayan 2009-10 av sezonu (!) nedeniyle Türkiyenin yeşil ve mavi sahaları artık güvenli değil, yaban yaşamı için... Çünkü birileri hazırlık içinde.. Tüfekler hazırlanıyor, yağlanıyor.. Dolapta bekleyen arazi kıyafetleri ortaya dökülüyor.. Fişekler, yuvalarına tek tek diziliyor.. Havada kan kokusu var.. Yaban yaşamının hiçbirşeyden habersiz canlıları neşe içinde koşuyor, uçuyor, yavruları ile koklaşıyorlar.. Oysa, bilmiyorlarki, birkaç adım ötede, doğayı beraber paylaştığı köylü bir avcı, duvarındaki çiviye kayışından asılmış çifteyi indirdi, ve yağladı... Sonra da ışığa namlunun içinden baktı.. ölüm kanalının parlaklığı gözlerine yansıdı.. Kameralı ve 4X4'lü, daha profesyonelleri ise , masum yaban yaşamına tuzaklar kurup, saldırı hazırlığındalar.. Yasak olmasına rağmen, yemlemeler yapılmış ve teypler kurulmuş olmalı şimdiden.. Köpeklerin eğitimleri de tamam.. boşuna mı beslendiler.yumurta ve peynirle, Şimdi,sadakat duygusuyla içiçe geçmiş ve hiç anlayamayacakları güdümlü takip ve ihanetlerin zamanı! Efendileri öyle yetiştirdi çünkü.. Acemi silahşörlerin arada sırada keklik diye kendi köpeklerini vurduğu da sık rastlanılan bir şey.. Olur böyle şeyler.. Başka çare yok.. İş kazası.. Siz hiç, kendi kendine bir köpeğin bir çulluğun veya kekliğin peşinden gittiğini gördünüz mü? Buda işin başka yönü.. Ve; Zamanı geliyor öldürmenin o dayanılmaz zevkinin.. Barut kokusu da özlenen bir bağımlılık.. Cinayetlerini, "Tabiatın hasatını toplamak,yaban yaşamını öldürerek çoğaltmak ve korumak" diye ironik bir anlatımla savunmaya çalışanlar düşünmüyorlar ki, herşeyi tartışılamaz bir denge, gereklilik ve self selection temelinde muhteşem bir şekilde yaratmış tabiat ana ,hayret ki nasıl bunu düşünememiş ve görevi avcılara devretmiş! Buna kargalar bile gülmez.. Tabiat ana bunu milyonlarca yıldır yapıyor.. Geçin efendiler! Köylerde, sadece yiyebileceği kadar vuran, ya da İstanbulda okuyan çocuğunun tahsil parasını birkaç dönüm tarlasından elde edeceği ürünle ödemeyi planlayan ve ürününü korumak adına sabaha kadar elinde tüfekle domuz nöbeti tutanları ( gönlümüz asla kabul etmese de ) hadi bir nebze tenzih ettik diyelim.. Ama öte yandan, "Curnata" diye tabir ettiği bir av sonrası, ölü kuşlarla 196 yazıp bu vahşeti ,pişkin ve sırıtkan edayla resim çektirerek albümüne koyan, doktor'a ne demeli? Ya da, Afrika'da, Asya'da,yüzbinlerce dolarlık, vurulması yasak ve koruma altındaki hayvanların bile katledildiği ölüm turlarına katılanlara ne demeli? Tur organizatörlerinin herşeyi düzenleyip, profesyonel tur rehberlerinin avı bulup ,sadece çadırından tetiğe basması için çağrılan sözde "büyük avcılar" nasıl yorumlanmalı kişilik olarak? Aslında kim av kim avcı gerçekte? Avlanan doğal hayatımız mı, egolarımız mı? Kim Yürekli? Kim Yüreksiz? Evet, sezon başlıyor.. Avcıların sık kullandıkları bir tabirle, "Rasgelmesin!" M.Erol ...................... İlkel insanlar sadece ihtiyaçları için avlanıyorlardı ! Şimdiki İlkeller ise Sadece Zevkleri İçin ! İlkel İnsan Başa Dön SON GÜNCELLEME ( CUMARTESİ, 22 AĞUSTOS 2009 02:41 ) Haytap Kanallar • Haytap Nedir ? • Haytap'a Destek Ol • Haberler • Etkinlikler • Kampanyalar • Hukuk • Temsilciliklerimiz • Basında Haytap • Petshop Gerçeği • Hayvanat Bahçeleri Gerçeği • Kürk Gerçeği • Av Gerçeği • Deney Gerçeği • Sirk Gerçeği • Animal Liberation Front • Ege'nin Karşı Kıyısı • Hayvan Bakımevleri • Sahiplendirme • Ilginç Haberler • Hayvan Kaçakçılğı • Dünyadan Haberler • Konuk Yazarlar • HAYTAP Çalışma Grupları • Sarı Zeybek • Kültür Sanat • Hayvan Hakları Tarihi • İnsanlığa Ders • Vahşi Hayat • Vejeteryan Dünyası • Sıkca Sorulan Sorular • Sizden Gelenler • English Content • Forum • Fotoğraf Galerileri HAYTAP 2009 Support Cubix Online.