BİR DEVİN UYANIŞI...3...

Özgür DENİZ - 06.02.2009

   ‘’ancak müminler kardeştir.’’ALLAH

         ‘’siz içinizdekileri değiştirmeden Allah sizleri değiştirmez.’’ ALLAH

         ‘’her toplum layık olduğu şekilde idare olunur’’ ALLAH

         ‘’bir kavme benzeyen onlardandır.’’ ALLAH

         ‘’siz tamamen onlardan olmadıkça sizi asla kabullenmezler.’’ ALLAH        

 

Ey aydınlık yüzlü güzel insanlar! Tekrar merhaba. Bir önceki yazımızı, birlik ve beraberlik bahsi ile tamamlamıştık. Atatürk diyor ki; ‘’tek can ve tek fikir olmalıyız.’’ Evet,  böyle olursak her zoru başarır, bütün güçlükleri aşarız. Yine Atatürk diyor ki; ’’Türk çocuğu atalarını tanıdıkça, daha büyük işler başarmak için kendinde kuvvet bulacaktır.’’ Lütfen evlatlarımızı tarih bilinç ve şuurundan mahrum bırakmayalım. Tarihimizi kuru bir övgü malzemesi yapmayalım. Elbette ki, ders almasını bilelim ve en güzel şekilde istifade edelim. Çünkü mazimiz geleceğimizi aydınlatan meşalemizdir. Bize yol gösterecek, önümüzü aydınlatacaktır. Zira maruf şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un da ifade ettiği gibi ; ‘’mazisiz bir milletin atisi olamaz.’’ Keza amansız ve kadim Türk ve İslâm düşmanı Çörçil’in de ifade ettiği gibi;’’ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görebilirsiniz.’’

                    

Tarihsiz bir milletin yaşaması, istikbalin aydınlığına kavuşması, güçlü ve müreffeh bir toplum teşkil etmesi muhaldir. Zira tarihsiz bir millet, talihsiz bir millettir. Sevgili dostlar şöyle bir düşünün. İnsanlık tarihine yön vermiş, dünya üzerinde hâkimiyet kurmuş, hayatın kışını da, baharını da tatmış, güçlü bir medeniyet ihdas etmiş bir millet olmamıza rağmen, bizar ve naçar bir durumdayız. İnsanlarımız acının madeni olmuş, gülmeyi unutmuş, toprağımız çoraklaşmış, beynimiz kısırlaşmış, sürekli tüketen hedonist bir toplum olmuşuz. Kendi tarihine yabancı bir nesille karşı karşıyayız. KİMLİĞİNDEN utanan bir zavallılar güruhuna dönmüşüz adeta.

 

Bu böyle gitmez dostlar. Silkinip ayağa kalkma zamanıdır zaman. Kendine gelme anıdır. Bilme, anlama, düşünme ve uygulama devridir devir. Can kardeşlerim, necip milletimin asil evlatları gelin büyük üstad Peyami Safa’yı dinleyelim, sözlerine kulak verelim ve gerekeni yapalım. ‘’Ey bahtsız! Tarihin hiç bir devrinde kendine bu kadar yabancı, bu kadar düşman olmadın. Dal kendi içine, koş kendi peşinden, bul ruhunu, kendine dön, kendine bak, kendine gel, bul kendini.’’ (Yalnızız romanından iktibastır.) Yıllar önce okuduğum bu romanın hala hafızamdaki canlılığını koruması kayda değer bir durum olsa gerek. Genç kardeşlerime öneririm. Sonsuz bir lezzet, doyumsuz bir haz duyacaklarını salık veririm.

                       

En derin saygı ve sevgilerimle. Aşk için, onur için, insanlık için haydin el ele gönül gönüle Tam Bağımsız, Güçlü ve Hür bir Türkiye için çalışmaya. Dostluk, muhabbet ve umutla.

 

 

Kitap-ahlak-devrim-tevhit-adalet-özgürlük-emek-vatan-bağımsızlık.

Sevgili ülkemiz Türkiye’miz birgün mutlaka özgür olacak inşaallah.

 

 

ÇOK ÖNEMLİ NÜANSLAR:

 

2. Artık dost düşman büyük oranda tefrik olunmuştur, hem de spontane şekilde. Bunu bilinçli yapmaya çalışsak inanın başaramazdık. Ama bir olay her şeyi faş ediverdi. Şimdi gerçekleri görme ve sımsıkı kenetlenme zamanıdır zaman. Hiç kimseden ve hiçbir şeyden korkmadan iş yapma zamanıdır. Aldanmama zamanıdır. Artık bu ülkede birilerinin biteviye Siyonist ile iş pişirdikleri spontane şekilde faş oluvermiştir. Bu ülkede yapılmak istenen güzel işlerin nasıl engellendiği açık olunmuştur. Geçende bir programda malum olay üzerine analizler yapılıyordu. Bir gazetenin genel yayın yönetmeni bir söz söyledi: Peres denilen siyonistin özür dilediğini söyler söylemez biri hemen fırlayıverdi ve hayır özür dilemedi deyiverdi. Görüyor musunuz derin aşkı. Filhakika memnuniyet duyması gereken bir olayda adam nasılda çıldırıyor. Yani direkt özür mevhumu geçmiş olsaydı nasıl delirecekti kim bilir. Bunu söyleyen kişi Türk ha! Eğer bunu bu ülkenin başbakanı yapmış olaydı yemin ediyorum aynı düşünmezdi. İfadesi aynı o kişininki gibi olsa bile özür olarak telakki edilir ve kamuoyuna öyle geçilirdi. Biz bunları Prof. Dr. Necmettin Erbakan da da görmüştük. O zamanlar tam aksini söylemişlerdi. Şimdi gurur duymaları gerekirken yapılana bakınız. Bunlar bu vatanı çiftlik gibi kullanabilirlerse severler canlar yoksa satarlar insafsızca. Köpek meftunluğuyla müsemma biri mustazaflar için demiş ki; Müslümansan ve bu minvalde siyaset icra edene oy veriyorsan sonucuna da katlanacaksın. Görüyorsunuz değil mi hümanizmi! Ne insanlık sevgisi var adamda değil mi? Bunlar taptıkları adamları da bilmiyorlar yemin ediyorum. Bunlar varya bunlar katıksız yobaz, cahil, gerici ve küstah. Ulan taptığınız Volter bile ne demiş: ‘’sizin gibi düşünmüyorum ama inandığınız düşünceleri ifade etmeniz için gerekirse hayatımı feda edebilirim.’’ Biraz ahlak. Ki ahlakın kaynağından mahrum bunlar. Ve topluma da bu zihniyeti dayatıyorlar. Bunlar yemin ediyorum Mustafa Kemal’i de idrak edemeyen sefillerdir. Bunlar Cumhuriyet’i bile kanıksayamayan zır zır cahillerdir. Bunlar Türk Yurdunu, Türk Ordusunu, Türk Emniyetini de asla sindirememiş tiplerdir. Bunlar, bu kurumlar ancak Siyonist katillerin güdümüne girerse ve bunlara hizmetkârlık yaparsa severler. Yoksa yok olması için ne gerekiyorsa yaparlar yemin ediyorum. Artık gerçekleri olanca çıplaklığı ile görebilme cesaretini gösterme ve ona uygun yaşama zamanıdır zaman. Yoksa kaçan treni durdurmak ve kaybedilenleri kazanmak muhal ender muhaldir canlar. Aşağıdaki katıksız gerçeğin sözlü ifadesi olan satırları lütfen azami dikkatle okuyunuz canlar.

 

1. Bâb-ı Adi Caddesi; tohumu insan, yemişi hayvan, bir takım nebatla doludur. İslam dinine ve halkın ruhundaki mukaddesat duygularına saldırmada Moskof sürülerinden çok daha zalim bir seciye taşıyan bir matbuattır bu. Kendisine umumi Türk efkârının mümessili süsü veren bu basın hakikatte, Türk’ün ruh köküne münafi dış nüfuz ve cereyanların kuklalarından başka bir şey değildir. Yahudilik tesiri altındadır. NECİP FAZIL KISAKÜREK- 8 Nisan 1964

 

Sizlere Allah huzurunda yemin ederim ki işgal orduları bu vatanda öz milletinin mukaddesatına bu türlü söven Yahudi tesirindeki numuneler çıkarmaz piyasaya. Türk’ün ruh kökünü kurutmaya memur fesat müesseselerinin başında iki kardeş elindeki bir nevi fuhuş ve hava-civa matbuat gelmektedir. Hürriyet ve Günaydın isimli sözde siyasi gazetelerle, günlük fuhuş albümü Saklambaç, ayrıca Pazar, Sen-Ben’den ibaret tröst. Hürriyetin tirajı yükseldikçe halkın ruh seviyesi düşüyor, ruh seviyesi düştükçe de Hürriyet yükseliyor. NECİP FAZIL KISAKÜREK- 31 Ocak 1965

 

Bugün Türk Matbuatı yoktur. Sadece Türkçe çıkan Yahudi menşeli, yabancı ruhlu, yalancı haber veren bir yığın basma kâğıt tüccarı vardır. İçlerinden bir tanesi Akdeniz’e düşse Karadeniz yapacak kadar kirli, mülevves olan bu adamlar… Biri var mandacıdır, ispat edilmiş beş ihaneti vardır, Yahudi’dir. Bir diğeri, gençliğini hamamda geçiren bu adam, yıllarca devletin gazetelerinin baş köşesinde oturdu. Ne yazdıysa kanun haline geldi. Adı güzel, kendi müptezel bir diğer gazetenin sermayesi çıplak kadın resimleri. Biri Yahudilik, dönmelik, Bolşeviklik kokar. Büyük Türk Millet’i kendini Bab-ı Ali simsarlarından kurtarmadıkça kurtuluş yoktur. OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ- 1947

 

Geçenlerde Pakistan’ın Anayasa Meclisi Reisi Abdülvehab Han memleketimizi ziyarete geldi. Sakallı, yaşlıca, muhterem bir zat… güya Türk halkını temsil eden gazeteciler sual yağmuruna tutmuşlar: mekteplerinizde din dersleri var mı? Reisicumhurunuzun neden mutlaka Müslüman olması gerekiyor? Bunları soran bizim gazeteciler, İsrail gazetecileri değil ha! Pakistanlı kardeşlerimize şunu söylemek isteriz ki, her Türkçe konuşanı Türk sanmayınız. OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ- 1952

 

''TÜRK'ÜN TABİATINA EN UYGUN DİN İSLAM'DIR'' ATATÜRK.

Tarih: 06.02.2009 Okunma: 610

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Seyfeddin Karahocagil

26.01.2009 - 15:21

Ah akardeşim Ah.. Gine benim en çok dertlendiğim bir konuya parmak basmışsın. Musaadelerinizle birkaç örnek te ben vereyim. Bu memlekette hicret apatmanları mı çökmedi. Çöpler mi patlamadı.Baraj göllerinde çocuklar mı boğulmadı. Kuyulara düşenler ve zehirlenmeler. Hele trafik savaş gibi.Trafiğe herif sarhoş çıkar çarpıp adam öldürür. Sarhoşluğu hafifletici sebep olur. Giden gider kalan sağlar bile bizim midir belli değil. Yüreğine sağlık iyiki varsın canım kardeşim

Seyfeddin Karahocagil

26.01.2009 - 15:21

Ah akardeşim Ah.. Gine benim en çok dertlendiğim bir konuya parmak basmışsın. Musaadelerinizle birkaç örnek te ben vereyim. Bu memlekette hicret apatmanları mı çökmedi. Çöpler mi patlamadı.Baraj göllerinde çocuklar mı boğulmadı. Kuyulara düşenler ve zehirlenmeler. Hele trafik savaş gibi.Trafiğe herif sarhoş çıkar çarpıp adam öldürür. Sarhoşluğu hafifletici sebep olur. Giden gider kalan sağlar bile bizim midir belli değil. Yüreğine sağlık iyiki varsın canım kardeşim