Bendenizin yokluğumda, ardımdan kötü konuşanlara, ayıp edenlere, yanlış yapanlara tek bir soru sorun: SANA NASIL BİR İYİLİK YAPMIŞTI? Evet bu soru sonsuz anlamlı, sonsuz değerli, sonsuz sahici, sonsuz dolu bir soru olacaktır. Ve sonsuz bilinç ve farkındalık ihtiva eden bir sorudur bu. Yani kof ve malayani bir soru olmayacaktır. Çünkü bu dünyada varolduğum günden bugüne, şu sözlerin kalbimizden doğup, aklımızdan düşüp, dilimizden döküldüğü ana dek tek bir insançocuğuna kötülüğümüz olmamıştır, dokunmamıştır. Belki sevmediğim, hazzetmediğim insançocukları olmuştur ama onlara da kötülük yapacak kadar hatta kötülük düşünecek kadar müptezel biri olmamışımdır. Çünkü bizim dışarıya dönük yaşamak ve daima başkalarını düşünmek gibi bir lüksümüz hiç olmadı. Biz hayatımızı kendimizle savaşarak, kavga ederek yaşadık, çünkü bize armağan edilmiş ve yaşayacağımız bir ömrümüz vardı önümüzde. Hatta belki garipsenecektir ama onlardan nefret bile etmemişimdir. Maalesef, bu dünyada kötülük, kahir ekseriyetle iyilik yaptıklarından geliyor. Ama yine de iyilik yapmaktan başka bir çaresi kalmıyor insançocuğunun. Doğarız ve ölürüz! Hayatımız boyunca bu başlangıç ve son arasında bir süreç yaşarız ve muayyen yerlerde bulunuruz. Birgün terk edip gideceğimiz yerlerde… Bulunduğumuz her yere iyiliklerimizle gittik, bulunduğumuz her yerden de iyiliklerle ayrıldık. Kimseye kötülüğümüz dokunmadan ve adımızı lekelemeden gidilen yerden gittiğimiz gibi dönmek oldu daima şiarımız ve en büyük kazancımız. Çünkü biz ruhumuzla varolduk, bedenimizle değil! Varlığımızdan rahatsız olanlara da günü geldiğinde hep yokluğumuzu hediye bıraktık. İşte böyledir bu hayat: bir varmış, bir yokmuş gibi…
Bu dünyada çok suratlarla karşılaşırız. Dost görünürler,
aslında düşmandırlar. Düşman olmayı hiç beceremedik, bu yüzden sevmesekte
kullandık bu mefhumu. Severmiş gibi yaparlar, arkanızdan iğrenç cümleleri
dökmekten imtina etmezler. Çünkü çok yüzlüdürler. Yüzünüze gülerler ama
sırtınızı döndüğünüz an kapkara suratlarını gösterirler. Münafıktırlar zira,
sizi küçültmek isterler daima. Tanırız ama tanımıyormuşuz gibi davranırız. Biliriz
ama bilmemezlkten geliriz. Dikkate almadığımız için umursamayız. Çünkü biz
adamları dikkate aldık hayatımız boyunca ve dinledik adamları adam gibi. Bilmediğimizi,
fark etmediğimizi, tanımadığımızı sanırlar. Birgün anlayacaklar, aslında her
şeyi anladığımızı ve edebimizden sustuğumuzu yahut seviyemizi düşürmekten
korktuğumuz için sustuğumuzu!