AFORİZMALAR...

Özgür DENİZ - 24.12.2023

Bozuldukça insan, acır içim, örselenir yüreğim!

 

Ey yüce Rabbim! Kanunlarını en dip derinliklerine dek tertil, tedebbür, tezekkür, taakkul ile okumuş, anlamış ve idrak etmiş biri olarak ya da naçizane öyle sanarak düşünen biri olarak yekpare insanlığın gözleri önünde belki de insanlığın bugüne dek hiç şahit olmadığı bir soykırım tahakkuk etmektedir ve yekpare insanlık bu soykırımı münhasıran müşahedeyle iktifa etmektir. Böyle yapması da tamamen ama tamamen dünya nimetleri sebebiyledir. Kanunlarına göre asla ve kata, hiçbir sebeple izlememelidir, izlememesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hiçbir sebep bu soykırımı izlemeyi masumlaştıramaz. Hesap gününü çok merak ediyorum biliyor musun Rabbim? Sen, mustazafları, mazlumları, masumları, çaresizleri koru olur mu? Ve zalimleri kahret! Ama her türlü zalimleri…

 

Müslümanlar, Müslüman olsaydı, Siyonist şeytan tek damla kan akıtabilir miydi?

 

İnsan; insan ve insanlık düşmanı Siyonist Yahudi’ye lanet okumadan önce, kendisi Siyonist Yahudi olmamak için direnmelidir. Biz, Siyonist Yahudi gibi olmuşsak, lanetimiz ne kadar samimi ve dürüst olabilir? Kalbimiz inanmalı önce, eylemlerimize!

 

Bir kişi, başka bir kişi hakkında, başka kişilere bir şeyler söylüyorsa, o başka kişiler, başka bir kişiyle ilgili konuşan o bir kişiye, hakkında söz söylediği kişinin kendisine ne yaptığını sorsunlar. Hem de detaylı olarak bilgi alacak şekilde sorsunlar ya da hakkında konuşulan kişiyle birebir konuşsunlar. Eğer, başka bir kişi hakkında konuşan o bir kişi, hakkında konuştuğu kişiyle ilgili olarak sizi tatmin edemiyorsa yüzüne tükürün geçin. O kişi bizden diye bakıp, ona inanmaya çalışmayın. Çünkü böylesi bir şey; hem başkasıyla ilgili konuşanı hem de söylenilen yalana inananı şerefsiz, namussuz, onursuz yapar. Önemli olan senden, benden, ondan olmak değildir; şerefli, namuslu, onurlu olmaktır.

 

İnsan dediğin; şerefli, namuslu, onurlu olmalı. Şerefiyle, namusuyla, onuruyla yaşamalı. Küçücük bir menfaat için şerefini, namusunu, onurunu satmamalı. Daima insan kalmalı ve insanlık için savaşmalı. Hem de yekpare insanlık için olmalı bu savaş, orası, burası, şurası için değil yani bir taraf değil her taraf için olmalı. İnsan olmayanın ve insanlık için savaşmayanın da şerefine, namusuna, onuruna tüküreyim, tükürdüğüm biriyle de işim olmaz. Ve insan olamamışlar, bir tarafta değil her tarafta bulunurlar. Herkes zannediyor ki, kendi tarafında bulunan kişiler şerefli, namuslu, onurludur. Böyle bir şey kabil değildir. Ali Şeriati “Erkeğin şerefi, kadının bekâreti gibidir, gitti mi bir daha geri gelmez” demiş. Tuncel Kurtiz: “Bugün paranız yoktur yarın olabilir, mevkiiniz yoktur o da olabilir, fakat bugün olmayan şerefiniz yarında olmaz” demiş. Ve şeref, namus, onur varsa mutlaka hissedilir, hissedilmeyen şey de zaten yoktur.

 

Biz, güya insanlar olarak, boş boş konuşmaya alışmışız. Sadece konuşuyoruz. Süslü laflar ediyoruz. Edebiyat yapıyoruz diyecem de, edebiyat mefhumuna ihanet olacak. Çünkü edebiyat yapabilen biri edebiyattan anlayan biridir, edebiyattan anlayan da boş konuşmaz. Boş konuşan da edebiyat yapıyor olmaz. Eylem yok ama konuşma çok. Çünkü eyleyecek yüreğimiz yok. Boş konuşmak kolay geldiği için ancak onu becerebiliyoruz. Çünkü eylemek, hamle yapmayı önkoşul kılıyor. Eee boş boş konuşmak varken eylemekte neyin nesi de mi? Tabi bi de o boş konuşan tipleri adam sanıyoruz, kallavi bir karakter sanıyoruz. Oturuyor, bir sürü süslü laf ediyor, karşıdakiyle de aynı dünyada yaşadığı için, kolayca inandırıyor. Tabi mal olana ancak mal olan inanır. Biz, güya insanlar, maalesef dürüst değiliz. Karaktersiz bizdense adamdır, karakterli olan bizden değilse adam değildir diye bakıyoruz. Haysiyetsiz ve karaktersiz sefilleriz.

 

Sevmediğiniz biri olabilir, sizden olmayan biri olabilir, sizin dünyanızla hiç benzerliği olmayan biri olabilir, böyle diye, dürüstlüğüne, namusluluğuna, şerefine, onuruna, güvenilirliliğine zerre söz edemediğiniz birine kötü deyip, onu kötü göstermeye çalışamazsınız. Eğer böyle yaparsanız, herkes sizi iyi bilse de, herkes sizi dürüst bilse de, siz ASLINDA namussuz, şerefsiz, onursuz birisinizdir. Her yönüyle, kendinizden görmediğiniz biri, her yönüyle insansa ve siz onu düşürecek tek bir şey bulamıyorsanız, ona iftiraya tevessül edecek, onu yanlış ve kötü biri olarak tanıtmaya çalışacak kadar alçalmamalısınız. Hiçbir kimse, birilerinden olmak zorunda değildir. İnsanların, kendi adalarında, kendi duyguları ve düşünceleriyle baş başa yaşamak gibi bir hakları ve hürriyetleri de vardır.

 

İnsanlık ailesinin bireyleri olarak; varlığıyla onur duyduğumuz ve dilimize pelesenk ettiğimiz değerlerimiz eylemlerimizde görülmüyorsa ve münhasıran dilimizde kalmışsa, ellerimiz kul hakkına ve harama uzanıyorsa, midemiz haram dolmuşsa ve giren helali de zehirliyorsa, dilimizden yalan ve iftira akıyorsa, vicdanımız kuruyup çoraklaşmışsa ve çatır çatır çatırdıyorsa, kalbimiz kötülüklerle ve günahlarla kararmışsa, gövdemiz iskeletini kaybedip adeta bir et yığınından farksız kalmışsa, adalet terazimiz şaşmışsa, varlığımız kötülük ve zulüm olmuşsa, kuvvetimiz ne olur? Dünyalık her pislik manevi kuvvetimizden çalmıyor mu? Manevi kuvvetimiz tükendiğinde hangi düşmana direnebiliriz? Siz, Siyonist şeytanın ve ardında duran Toni ve Coni şeytanlarının rastgele mi bu kadar pervasız olduğunu sanıyorsunuz? O zaman tam anlamıyla malsınız.

 

İnsanın, insanlığın düşmanlarını ve katillerini unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız, unutma! Birgün, mutlaka, insan gibi ve insanca yaşanacak dünyayı, insanlığın kanlarıyla yoğrulmuş yeryüzü toprakları üzerinde kuracağız, masumlar, mazlumlar, mustazaflar olarak. Mutlaka! Hiçbir zalim ama hiçbir zalim, rengi, dili, dini, ırkı ne olursa olsun hiçbir zalim, ne güneşin doğuşunu ne de doğan güneşin yekpare insanlığı ısıtıp, ışıtmasını engelleyemeyecek. İnancımızın nasıl kavi, kuvvetli, sağlam olduğunu birgün tüm dünya görecek. Besinimiz, acılarımızdır!

 

Ey insan görünümlü vahşi, zalim, alçak yaratık! Her kim olursan ol, nerede yaşarsan yaşa, nasıl yaşıyor olursan ol, dünyalara sahip olsan da, çelik zırhlarla kuşansan da hesabın çok şedit olacak. Nerede, ne zaman, nasıl olacaksa olacak ama yemin ederim hesabın çok şedit olacak. Acılarla kıvranacak, ateşlerde yanacak, domuz gibi böğürecek, sürüm sürüm sürüneceksin. Çürüksün, pisliksin, düşüksün; sağlamlaş, arın, kalk! Bunu unutma! Ya dön ya da devam et ve hak et geber.

 

Tüm topraklarında, vicdanın, merhametin, ahlakın, adaletin, şerefin, onurun, haysiyetin, namusun, cesaretin, erdemin, değerin çürüyüp koktuğu; düzenbazlığın, sahteliğin, riyakârlığın, yalanın, talanın, haramın zirve yaptığı bu dünyadan tiksiniyorum. Yemin ediyorum tiksiniyorum. İnsan denilen yaratık, daha dünyadayken ölmüş, çürümüş, kokmuş. Ve bu çok kötü, iğrenç, tiksinti verici. Çünkü her yerden ama her yerden yaşanmaz kılan iğrenç, rezil, tiksinti verici, kötü bir koku fışkırıyor.

 

Allah deyince sızlamayan vicdandan, korunmayan dilden, hissetmeyen kalpten, merhamete gelmeyen yürekten, yaşarmayan gözden, titremeyen gövdeden korkarım. O zalimin ta kendisidir. Korkun! Zira zalimdir ki, kendinden başka kimseyi düşünmez. Düşünsen de düşünmez, üzülsen üzülmez, ölsen de gam etmez. İnsanlık ağlarken, gülen odur. Ölürken insanlık, yaşam planları yapandır o. Vicdanı varmış sanırsın, merhametini göremezsin. Öyle ki, vicdanın mayasıdır merhamet. Ya da merhamet yoksa vicdan diye bir şey hiç olmamıştır zaten. Düşersin, çiğnemekten çekinmez. Tam da acıyan yerinden vurur. Kabuk bağlamışsa yaran, sıyırır atar o kabuğu. Mühim olan dilin Allah demesi değil, kalbin Allah demesidir, aklınla Allah’a iman etmen değil, kalbinle Allah’a iman etmendir. Zaten en büyük zalimler güya aklıyla iman edip, dilinden Allah’ı düşürmeyenler değil midirler?

Tarih: 24.12.2023 Okunma: 96

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İ. Hakkı Cengiz

24.12.2023 - 16:33

Öncelikle, uzun bir aradan sonra tekrar bu sayfalarda seni görmekle çok memnun oldum. Eline sağlık. "Biz, Siyonist Yahudi gibi olmuşsak, lanetimiz ne kadar samimi ve dürüst olabilir?" Duamız ne kadar makbul olabilir. Riya feci! Bu riyakârlık varken ne gelişme, ne kuvvet, ne etki beklenebilir. Önce Türk ve Müslüman bu riyadan kurtulmalı, kurtarılmalı! "Tabi mal olana ancak mal olan inanır. Biz, güya insanlar, maalesef dürüst değiliz. Karaktersiz bizdense adamdır, karakterli olan bizden değilse adam değildir diye bakıyoruz." Daha ne diyeceksin? Daha ne diyelim? İçimiz yanıyor. Gönülden selâmlar can kardeşim.

Özgür Deniz

24.12.2023 - 16:56

Kalben sonsuz teşekkürler saygıdeğer paşam. Yorgunluk. Maalesef insan diye bilinen insan olduğu sanılan yaratığın yaşadığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu yüzden acı ıstırap yorgunluk bıkkınlık esir alıyor. İnsan sanki pislik fışkıran bir kötülük çeşmesi. Bu yüzden artık her şey normal geliyor. Zira malı tanıyorsun. Bu dünyada hiçbir şey olmaya gerek yok. İnsan olunabildiği vakit gerisi boş. Artık umursamıyorum. Sadece sorumluluktan ve suçlu olmaktan muaf kalmaya çalışıyorum. Yoksa umurumda değil. Çünkü her şeyi yapan da insan denilen pislik her şeyi kabul eden de insan denilen pislik. Zalim mazlum yok. Artık aynı. Kalben bilmukabele. Emeğinize yüreğinize sağlık. Saygılar paşam.