İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...111...

Özgür DENİZ - 15.06.2022

Bizim düşmanımız, şeksiz ve şüphesiz olarak faşist kapitalizmdir yani insanlığı dört bir yandan muhasara altına almış bulunan, halkın kaynaklarını alengirli yöntemlerle inhisarlarına geçirmiş olan, mülkü tekelleştiren, halkın hazinesine kahpece hortum bağlayan, yarınki nesillerin yaşamlarını ipotek altına alan, insanlığın emeğini, kanını, terini, yaşını emen, yaşamak sevincini zehir eden, onurlu yaşamak hakkını çalan, bunu da her türlü değeri istismar ederek yapan faşist kapitalist sistemdir ve bu hiçbir zaman değişmeyecektir. Biz yani ezilen milyonlar an be an zafere doğru koşarken, kapitalist sistemin garantörü komprador burjuvazi ya bir kez kaybedersek korkusuyla, kâbusuyla yaşayacaklardır. Bunu onlara yaşatmazsak yazıklar olsun bize. Belki biz acılarımızla yaşamak zorundayız ama onlar da bitevi korkuyla yaşamak zorunda kalacaklardır. Bizim masallara karnımız toktur, boş ve kof söylemlerle avunacak kadar da ahmak değiliz. Zira ömrümüz, duygularımızın masallarla zehirlenerek emeğimizin sömürülmesiyle geçti. Hayallerimiz, düşlerimiz, özlemlerimiz, umutlarımız ve yarınlarımız fasılalı olarak sessizce çalındı bizden. Bizleri her daim duygusal yanımızdan vurdular ve kendilerine acındırdılar ama bize acımadılar. Serdettiğimiz düşüncelerimize karşı olanlar, düşüncelerimizi cerhetmelidirler, düşüncelerimizden dolayı bize düşmanlık yolunu seçmemelidirler. Böylesi bir şey acizlik ve zavallılıktır. Beynin varsa kılıca gerek yoktur. Dilin varsa müzakere en erdemli yoldur. Haklı olanın silahı düşüncesidir, haksız olanın ise beyni tertipte, eli tetiktedir. Bizler ise beyni tertipte eli tetikte olanlardan sonsuz uzak olmalıyız, kalmalıyı. Kazanan ise beynine ve diline güvenenler olacaklardır. Beynine ve diline güvenmeyen, daima yumruğunu gösteren sefillerden insanlığa bir gram fayda gelmemiştir, badema da gelmeyecektir. Bilinmelidir ki, öldürmek yenmek değildir. Unutulmasın ki, ölenler ölmezler, daima çoğalırlar. Ve yine bilinmelidir ki, bir ölür bin doğarız biz, öldürülmekle biz tükenmeyiz çoğalırız ama cellâtlar öldürmekle ölürler tek tek. Kim olduğumuzu biliyoruz, ne istediğimizi biliyoruz, ne yapmamız gerektiğini biliyoruz, niçin yapmamız gerektiğini biliyoruz, kim için yapmamız gerektiğini de biliyoruz. Ve biz düşmanımızı da çok iyi biliyor ve tanıyoruz. Nerede yaşadığımızı, nasıl yaşatıldığımızı, nasıl yaşamamız gerektiğini, yaşamlarımızın nasıl çalındığını da biliyoruz. Biz dünyevi zevklerin peşinde koşanlar değiliz, biz halkın emeğine ve ekmeğine göz dikip o emekle palazlanmayı düşünenler değiliz. Biz hakkımız olanın peşindeyiz, avutmak ve susturmak için önümüze atılan kırıntının peşinde değiliz. Biz yeryüzüne adalet gelsin ve kimse adaletten mahrum kalmasın diyenleriz, adaletsiz dünyadan elde ettiği karıntılarla mutlu olan asalaklar değiliz, olmadık, olmayacağız. Biz yeryüzünü aşkın yüzü haline getirmek için dövüşenleriz. Biz halkların kardeşliğini düşmanlığa evriltip, kardeşkanları üzerinden kendimize egemenlik çıkarma peşinde koşanlar değiliz. Biz tüm insanlığın ortak mutluluğu için kavga edenleriz. Biz herkesin ortak emekle ürettikleri herkes tarafından eşitçe ve adilce tüketilsin diyenleriz. Biz masum ve onurlu bir şekilde yaşamayı arzulayanlarız. Biz yeryüzünü insanlığa cennet eylemek isteyenleriz. Biz dünyadaki cehennem ateşini söndürmek için su gibi akanlarız. Biz insanlığın üzerine çökmüş pis kokuyu dağıtmak isteyen gülleriz, karanfilleriz. Biz çocuklar gülsün diye cellâtlarla savaşanlarız. Biz emekçileriz ve ezilen halkın haklı kavgasını veriyoruz. Geçelim! Bizler hep görünenlere odaklanıyor ve görünmeyeni kaçırıyoruz. Gözümüzün gördüğü kadarını algılıyoruz. Zaten bilinir ki, gözün görmesi sınırlıdır ve görme alanı ise dardır. Demek ki gözün göremedikleri de vardır. Görmediklerimizi yok sayıyoruz, var diyenleri de komploculukla itham ediyoruz. Görünenler malumdur ya görünmeyen? Görünmeyen faşist kapitalist sistemin ta kendisidir ve taşıyıcısı olan burjuvazidir. Söyleyin lütfen, o kadar parti geldi gitti, ne değişti? Değişen tek bir şey söyleyin? Lütfen değişen tek bir şey söyleyin. Evet var, nedir o? Her defasında acılarımız çoğalır, sevinçlerimiz azalır, cennet misali küçücük dünyalarımıza cehennem alevleri sıçrar, yaşamak sevincimiz zehirlenir ve yanarız ha yanarız, bundan başka bir şey söyleyin lütfen. Partilerin varlıklarının sebebi; servetin bir kaç zümre arasında dönüşümünün koordinasyonunun sağlanmasıdır, elbette faşist kapitalist sistemin baronları adına ve lehine. Ya ezilenlerin lehine olan nedir? Bilakis söyleyebileceğiniz tek bir şey yoktur, olsaydı bilirdik zaten. Her renkten parti geldi gitti, çendan kendi taraftarlarının lehlerine değişen bir şey söyleyin. O kadar aydın, âlim, köşe yazarı var, içlerinden tek birisinin bile çıkıp size; işte gerçek düşmanınız şudur diyen oldu mu ya da insanlık toprağında olup bitenlere dair tek bir gerçeği olduğu gibi haykıran oldu mu? Oynanan oyunları afişe eden oldu mu? Çarkın nasıl döndüğünü söylenen oldu mu? Hayır, olmadı, olamaz, olması da mümkün değildir zaten. Peki niçin? Çünkü bunların hepsi sitemden beslenenlerdir, sistemin beslemeleridirler. Münhasıran bencilliğin buzlu sularında yüzen, kendi kirli çıkarlarının peşinden koşan asalaklardır bunlar. Zira tüm bu odaklar, faşist kapitalist sistemin mutemet elemanlarıdırlar ve varlıkları faşist kapitalist sistemin bekasına adanmıştır, sistem de bu hizmetin karşılığını misliyle ödemektedir. Partilerin A’sından Z’sine kadar her şeyini faşist kapitalist sistem tayin eder, sistem köşeye sıkıştı mı ve ürettiklerinden umutlar kesildi mi mutlaka yenilerini doğurur, ta ki yeni seçenekler varmış ve onlar kurtuluşun adresiymiş gibi hissedilsin, böylece gözler kendi üzerinden çekilsin. Aydın, âlim, köşe yazarı denilenlerin yol haritalarını da faşist kapitalist sistem çizer. Hatta bilim dünyasına, akademi dünyasına, sanat dünyasına faşist kapitalist sistem egemendir, sistemin dışına çıkamazlar bunlar ve sistemin, kulaklarına üfürdüklerini duyarsınız bunların ağızlarından. Bu yüzden de hepsi yalan söylerler ve yalanlarını gerçekmiş gibi sunarlar. Velâkin sizler zannedersiniz ki, bunlar her şeyi kendileri yaparlar, yazarlar, çizerler, söylerler. Madem bu kadar cesurlar, bugüne kadar ezilenler lehine ortaya koydukları tek bir kutsal eylem gösterebilir misiniz yahut şöyle gerçeklerle yüklü onurlu bir söylem? Mesela; tek bir kez bile kurtuluşun gerçek yolu şudur diyebilmişler midirler? Hayır, hayır bu kabil değildir. Bunların hepsi faşist kapitalist sistemin muhafızlarıdırlar. Faşist kapitalist sistem lehine sizleri aldatırlar, uyuturlar, uyuştururlar ve sizleri oltaya takılacak balık haline getirirler. Söyleyin bana lütfen, insanlığın toprakları niçin bu kadar kirlendi? İnsanlık niçin çürüdü, koktu, öldü? İnsanlığı pençesinde kıvrandıran yoksulluk nasıl ve niçin üretildi? İnsanlığın rüyalarını kim kâbusa çevirdi, hayallerini kim çaldı, umutlarını kim tüketti, düşlerini kim kirletti, yarınlarını kim çaldı? İşte faşist kapitalist sistem adına, faşist kapitalist sistemin mutemet elamanları olan mezkûr zümreler yaptı tüm bunları. Bugün halkın hazinesinden seçim parası adı altında akan paraları, partilere kimler akıtmaktadırlar, nasıl akıtmaktadırlar, niçin akıtmaktadırlar, kim için akıtmaktadırlar, böylesi bir şey nasıl yapılabilmektedir? Sadece ve sadece sistemin bekası içindir her şey. Partiler çizilen sınırlar dâhilinde dursunlar ve niçin var olduklarını unutmasınlar diye. Doğmamış yetimlerin hakları nasıl böyle pervasızca istimal edilebilmektedir? Bir ev varken nasıl olurda on ev daha yapılabilir ve bu neyle yapılmaktadır? Bir hakkın varken bu hak nasıl olupta üç, beş hakka dönüşmektedir ve alından da hak sayılmakta, helal görülmektedir? İnsanlığın ortak vicdanının onayı var mıdır böylesi bir şeye? Hayır bu kabil değildir, çünkü vicdan böylesi şedit bir adaletsizliği tensip etmez. İçinizdeki faşist kapitalizmi yenmeden dışınızdaki faşist kapitalizmi de asla yenemezsiniz, bu da ayrı bir gerçektir. Zira insan önce kendi içindeki kompradoru yenmek zorundadır, bunu başarırsa dışında verdiği savaşımı da mutlaka kazanacaktır. Çünkü her şey içeriden dışarıya doğru başlar, akar, yol bulur. İçin sağlamsa dışında sağlamdır, için temizse dışında temizdir. İçinde ahlaksız olanın dışında ahlaklı olması kabil midir lütfen? İçinde bir zalim olanın dışına adalet sunması ne kadar mümkün olabilir? Gerçekler özgür değilse, insan gerçek değildir unutmayınız. Çünkü insan, gerçeklerle insan olabilir ancak ve gerçek insanlığa dönebilir. Düşmanınızı bilmezseniz, kiminle ve nasıl savaşacağınızı da bilemezsiniz. Görünmeyen düşmanla mücadele çetindir, zordur ama başarmak zorundayız, zira insanca yaşamanın başka yolu yoktur. Neyse, söz tükenmez, günlerce gecelerce sürer ama insanız işte, etten kemikteniz, yoruluruz, acır içimiz, çoğalır acılarımız her sözle, bu yüzden durmak gerek bir yerde istemesekte… Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen, yaşasın sosyal devlet, varolsun kolektif yaşam! Yaşasın adalet, yaşasın cumhuriyet, yaşasın devrim!

Tarih: 15.06.2022 Okunma: 216

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?