İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...40...

Özgür DENİZ - 25.03.2022

Şimdi; Konfüçyüs’ün çok değerli, çok gerçek, çok doğru bir sözü vardır malum; “üç tür doğru vardır; senin doğrun, benim doğrum ve doğru.” Öyleyse biz doğru nedir ona bakmalıyız ve doğru güneş gibi aşikârdır ve doğrunun birinin ağzından çıkması onun doğrusu olduğu anlamına gelmez. Bugün olgular maalesef herkesin kendi doğrusuna göre tanımlanmaktadır ve tanımlanan her şey daraltılır ve kendi gerçekliğini kaybeder. Mesela; din konusunda bir senin doğrun vardır, bir benim doğrum vardır ve bir de doğru olan vardır ve bugün herkes din konusunda doğru olanı gizlemektedir ve dinle ilgili kendi doğrusunu din diye insanlığa yedirmektedir. Zira böylesi bir tavrın arkasında devasa bir rant vardır ve o rant behemehal kaçırılamaz. Çünkü dinin kendi doğrusu ifşa olursa, din üzerinde hesap kitap yapanların hesapları ve kitapları bozulacaktır, işler şirazesinden çıkacaktır ve kaybedeceklerdir. Kaybetmek isterler mi, kaybetmemek için dinin doğrusunu gizlemezler mi? Elbette ki bunu yaparlar ve yapacaklardır da ve zaten yapıyorlar da. İşte insanlık din üzerinden ve din aracılığıyla bu yoldan aldatılmaktadır, afyonlanmaktadır, mankurtlaştırılmaktadır. Kişi bir kendi doğrusunu söyler, bir de doğruyu söyler. İşte biz onun kendi doğrusuyla yine onun ağzından çıkan doğrunun tefrikini yapabiliriz ve yapıyoruz ki; doğruyu görüyoruz velakin doğruyu söylemek her zaman tehdit ve tehlike olarak algılanmıştır insanlığın topraklarında. Ama behemehâl doğrular söylenmelidir, zira bilakis insanın uyanması kabil değildir. Zaten düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bir yerde de başka türlüsü mümkün olmazdı. İnsanlığın hüküm sürdüğü tüm yeryüzü topraklarında da düşünce ve düşünen her daim tehlikeli addedilmiştir ve sürgüne mahkûm olmuştur. Özellikle dinin doğrusunu söyleyenler daima tecride mahkûm kılınmışlardır, katledilmişlerdir, sürgünden sürgüne sürülmüşlerdir, acılardan acı beğenmişlerdir, çünkü dinin doğrusunu söylemek din üzerinden geçinenlerin geçim kapılarının kapanması demekti. İnsanlık olarak maalesef alık ve bön bir aileyiz. Anlamadan inanan, daha çok anlamak yerine daha çok inanmayı tercih eden, nihayet kanan ve aldanan bir aileyiz. Ne gariptir ki, sonradan da hep ağlarız tiksindirici bir şekilde. Şimdi insan dediğin kendisi dışında hedefi olan bir varlıktır değil mi Oktay Sinanoğlu’nun ifadesiyle? Ki, Tanrısal yetilere malik olması hasebiyle de böyledir bu. Yani münhasıran kendine odaklanan ve kendi çıkarına göbekten bağlı olan insan hem insan olamayacağı gibi hem de içgüdüleriyle hareket eden sefil bir varlık derekesine düşer, ta ki hayvan bile ondan yüksekte kalır. Zira münhasıran kendini düşünürsen ve insanlığı düşürürsen eninde sonunda düşecek olan sensindir ama önce anlaman iktiza eder bunun ne demek olduğunu. Zira her insan diğer bir insanla ilintilidir. Keza, insan bu dünyada insandır ve insanlığını burada yapar. Öyle ya ölünce insan olacak ve insanlık gösterecek değildir. Ki, Tanrı bu dünyaya onu sınamak için göndermiş değil midir? Din burada bir anlam ifade eder, vatan burada bir anlam ifade eder, onur burada bir anlam ifade eder. Öldükten sonra buraya ait olan ve burada olması lazım gelen her şey anlamını kaybeder. Bu yüzden ne yaparsa burada yapmak zorundadır insan. Kaderini burada çizecektir, zira her boyutta ki kaderi buradaki hareketlerine merbuttur. Buradaki kavgasıyla insanlıkta aşama kaydedecek, level atlayacaktır. Yani bu dünyada konuşmayacaksa, benzerleri için kavga etmeyecekse, tehlikeleri halkın önüne koyup uyarmayacaksa bunu nerede yapacaktır? Ki, namuslu her insan, bu dünyada olup biten her şeyden sorumludur ve sorumluluğunun bilincinde olup gereğini ifa etmelidir. Kim hangi alanda yetkinse o alanla ilgili fikirlerini toplum önünde ifade etmek ve halkı tenvir etmek zorundadır. Ki, insanın insanı uyarması vazifesini bizatihi Tanrı insana hamletmiştir. Ki, Lut kavminden uyarmayanların başına neler geldiği malumdur, sonradan niçin geldiğini sormuşlardır ama aldıkları cevapla sükût-u hayale uğramışlardır. Gerçekleri söylemek münhasıran muayyen bir zümrenin ödevi değildir. Ki, bazılarının zaten gerçeklerle ilgileri yoktur, kendileri de hayatları da yalandır. Tabi vicdanlı ve namuslu biri ise insan dediğimiz, onura boyun eğer ve onursuzluğu reddeder. Binaenaleyh, kendi yetkin olduğu alanda her kişioğlu o yetkinliği mucibince vazifesini ifa etmelidir. Bilakis kendine ihanet etmiş olur. Hatta Tanrı’ya ihanet etmiş olur. İnsanlık ailesi olarak maalesef zihnen meflûç durumdayız. Sorumuz yok, şüphemiz yok, sorgulama yapmaktan ve egemen olanları sigaya çekmekten aciziz. Oysa Tanrı egemen olanların önünde eğilinmemesini ve haklarımızın onlara yağmalatılmamasını buyurmuştur, hem de apaçık bir şekilde. Elbette dini bilmezseniz bunları da bilmezsiniz ya da dini kendiniz bilmezseniz bunları öğrenemezsiniz, çünkü birileri dinin kendilerini zarara uğratacak yönlerini gizlerler. Kendini düşünüp, kendisinin iyiliği için bunu yapanların yanında olmaktan da korkuyoruz. Özgürlük dağının bir çiçeği olacağımıza, esaret bağının gülü olmayı tercih ediyoruz. Onurlu yaşamayı ne istiyoruz ne de sindirebiliyoruz. Bir tutam ota eğiliyoruz. Öküz gibi çifte koşuluyoruz. Ve tüm bunlar muvacehesinde tepkisiziz. Çünkü ömrümüz köle gibi yaşamakla ve efendiler aramakla geçmiş. Ne efendisiz yapabiliyoruz ne de köle olmadan yaşayabiliyoruz. Oysa bizim Tanrı’dan başka efendimiz yoktur ve bu dünyada da bir efendimiz olacaksa Tanrı’nın bu dünyada ki tecellisi olarak kendimiz efendi olabiliriz kendimize. Ne yani şimdi göz göre tehlikeli sularda kulaç atılacak ama boğuluyorsun ve herkesi de boğuyorsun denilince lanet mi okunacak? Bizim vazifemiz hakikati ifşa etmektir, bedeli her ne olursa olsun. İnsan da biraz izan, insaf, vicdan olur be. Ama tabi insanlık ailesi bu değerleri kaybedeli çok oldu. Bu yüzden de insanca yaşamak diye bir derdi yok hatta insanca yaşamadığını farkedecek bir bilinci de yok. Binaenaleyh, mezellet ve meskenet içinde yaşamaya müstahaktır. Ki, zaten başka türlü de yaşıyor değildir. Perdeyi indirmek ve gerçeği görmek zorundayız. Çünkü insan, gerçekle ve gerçeğin doğuracağı kutsal çocuk olan özgürlükle insandır. Yoksa insan doğmuş olabiliriz ama hayvan olarak ölürüz! İnsanın tek düşmanı yine insanın kendisidir, haddizatında ne şeytan ne de nefsi ona zarar verebilir, o kendi kendine zarar vermedikten sonra. Şeytan ve nefis sadece aldatmak ister, istemedikten sonra aldanmayabilirsin ama istersen de aldanabilirsin, fakat sonra ağlamayacaksın.

 

EKSTRA:

 

https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/84-milyondan-al-faizciye-hibe-et-1592538

 

Ne diyorsun bayım sen ya?

 

https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/cumhuriyet-ak-partisi-7032149/

 

Ne diyorsun abi ya, bi git işin ya.

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yilmaz-ozdil-yeni-secim-yasasinin-perde-arkasini-anlatti-asil-hedef-ikinci-tur-524169h.htm

 

Ne diyorsun abi ya, konuşmayı seviyorsun herhalde?

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/resmi-gazete-de-yayimlandi-kur-korumali-mevduat-sistemine-yabanci-vatandaslar-da-dahil-oldu-523980h.htm

 

Aksın ya size ne? Ne güzel işte insanlar kazanıyorlar, nazar etmeyin, çalışın sizin de olsun.

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/akpli-mahir-unalin-7-olagan-kongresi-oncesinde-yaptigi-aciklamalar-twitterda-elestiri-yagmuruna-tutuldu-523905h.htm

 

Sayın vekil, ben gerçekten kör kütük cahil olduğum, hala uyuduğum için farkına varamamışım böyle bir detayın, uyandırdığınız için çok sağ olun, var olun, sonsuz teşekkürler, Allah razı olsun.

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bakanlik-tatil-cennetlerindeki-arazileri-satisa-cikardi-cesme-karaburun-seferihisar-bu-araziler-kime-satilacak-523984h.htm

 

Ne güzel işte. Satılıyor, hazineye para giriyor, hazineye giren parayla da mevduatlar besleniyor. Devlet güçleniyor.

 

https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/coklu-maas-alan-bakan-yardimcisi-nadir-alpaslanin-aylik-kazanci-dudak-ucuklatti-7032396/?utm_source=anasayfa&utm_medium=free&utm_campaign=sol_surmanset

 

Size ne arkadaş ya? Alır alır. Çalışın siz de alın. Millet kabul ediyor, size noluyor? Keşke daha fazla alsa, devlet hizmeti yapıyor.

Tarih: 25.03.2022 Okunma: 204

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?