İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...31...

Özgür DENİZ - 16.03.2022

Biz insanlar, maalesef, hayatımızı önemsemiyoruz. Zerre miskal önemsemiyoruz. Çünkü kendimizi önemsemiyoruz, kendimize bir gram değer vermiyoruz, bu yüzden de değer verilmediği vakit umursamıyoruz. Niye değer vermiyorsun diye sorgulamıyoruz. Tezciye etmemiz icap ediyorsa etmiyoruz. Eğer önemsesek ve umursasaydık, hayatı bize cehennem edenlere âşık olmazdık. Bize umut değil korku verenlere sevdalanmazdık. Bizi ödüllendireceğine tehdit edenlere hadi eyvallah derdik. Pisliğin içinde yaşıyoruz ama böylesi bir yaşamı öyle bir kanıksamışız ki, hiç umurumuzda bile değil. Zira kendimiz temiz değiliz. Önemsiyor olsaydık nasıl bir hayata layık olduğumuzu ama nasıl bir yaşama maruz kaldığımızı düşünürdük, sorgulardık ve layık olduğumuz hayatı kazanasıya dek amansızca ve bitmeyen bir kavga verirdik. Yani bize bir hayat armağan edilmiş, onu en güzel şekilde yaşamak hakkımız var, o hayatı hangi düzeyde yaşıyoruz ve düzeyimizi yükseltebilir miyiz diye düşünmüyoruz. Fani bir hayata doğmuşuz, evet onu bakileştirmek gayretimiz olamaz. Ki, böyle bir şey kabil de değil zaten ama hak ettiğimiz şekilde yaşamanın da peşine düşebiliriz değil mi? Düşüyor muyuz peki? Ne gezer. Zaten muvakkat güzelliklerle süslenmiş ve bizde muvakkatiz madem, öyleyse tüm bu muvakkat güzelliklerin tadını da çıkaralım diyebiliriz ama demiyoruz. Her türlü güzelliği başkalarına layık görüyoruz ama kendimize layık görmüyoruz. Başkalarına cenneti layık görürken, kendimiz cehennemde yanmaya razı geliyoruz. Her türlü palavralarla aldatılıyoruz ve bundan haz alıyoruz mal gibi. Şerefsiz evladıyım malız, hem de ne mal. Zaten fani olan hayatımızı öyle bir basitleştiriyoruz ki, yaşamanın hiçbir tadı, tuzu kalmıyor, bilakis yaşarken usanıyoruz, bıkıyoruz, hatta an geliyor daha vaktimiz olduğu halde bırakıp gitmek istiyoruz hatta bırakıp gidiyoruz da. Biz nasıl bu hale gelebiliyoruz, bizi bu hale getiren nedir, kimdir? Şiir okumuyoruz, duygusal derinliğe yükselten müzikleri dinleyemiyoruz, tabiatla konuşamıyoruz, tabiat olaylarının anlatılarını ruhumuzda duyumsayamıyoruz. Böyle olunca kupkuru bir hayatın kıskacında tükenip, yok olup gidiyoruz. Yani ne şekilde yaşarsak yaşayalım, yaşadıklarımızı hak ediyor muyuz acaba diye bir an durup düşünmüyoruz ve sorgulamıyoruz. Maruz kaldığımız hayatı değiştirmeyi, hak ettiğimiz hayatı aramayı bırakmışız. Gerçekten iğrenç bir şekilde yaşıyoruz ama hiç umurumuzda bile değil. Ne vakit böylesi sefil, rezil hale geldik biz? Eğer umurumuzda olsaydı hayatımız ve kaybettiğimiz, çalınan hayatımızı kazanmak uğruna cesurca kavgamızı verseydik yani korkusuzca kavgayı becerebilseydik, şimdi daha farklı yaşıyor olabilirdik. Mesela; kukla gibi oynatılmazdık, ömürlerini bizleri kukla gibi oynatmakla geçirmiş şeytanların elinde. Kendileri de kukla oldukları halde kuklacının kuklası konumunda bizleri de kukla gibi oynatan şeytanın çocuklarına hala inanıyorsak ve onlara değer veriyorsak, burada suç kimindir? Misal; dikkat etmezsek, düşmanı dost, dostu düşman gibi kabul ettirme kabiliyetine malik olan medyadaki maymunlara, papağanlara hala nasıl oluyor da inanabiliyor, itibar edebiliyoruz? Yani bize hayatın zindan edilmesine, ekmeğimize el konulmasına tavassut edenlerin yükselmelerine biz tavassut ediyoruz. Ne elim ve vahim bir eylemdir bu böyle, kendimizi kendi ellerimizle boğuyoruz. Artık döne döne durmayı unutmuş şarlatan ve dalkavuk şebeklere itibar edip, onların kof sözleriyle yörüngemizi tayin ediyoruz. Yörüngesini şaşırmışlar, bizlere yörünge çiziyorlar. Bu ne menem bir iştir lütfen? Hayat acı doluyken, her şeyi tatlı gösteren, her yönden gönlü hoş eden ırmaklar aktığından bahsedenlere nasıl oluyor da itimat edebiliyoruz? Biz, kendi hayatlarımıza, niçin, onların hayatlarına verdiğimiz değeri vermiyor, gösterdiğimiz saygıyı göstermiyoruz? Biz mazoşist miyiz yoksa? Biz gerçekten, mal, ahmak, cahil mazoşistleriz.

 

EKSTRA:

 

https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/bu-cehennem-bu-cennet-bizim-7010796/

 

Can yakıcı, iç acıtıcı, derin duygusal bir yazı. Bence özü saf, hesapsız, umarsız YURTSEVERLİKTİR. Bu topraklara olan bağlılığını, güvenini, inancını apaçık olarak derin bir duyguyla izhar etmiş, izah etmiş.

 

https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/soner-yalcin/her-seferinde-duvara-toslamak-7010651/?utm_source=yazardetay&utm_medium=free&utm_campaign=dahafazlahaber

 

Akılcı, zekice, nesnel temelde, kaliteli bir çözümleme. Ne de olsa aydınlanmış insan.

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/akpli-yavuz-selim-tuncer-82-yildir-acilip-kapanan-kopru-icin-bakin-hangi-ifadeleri-kullandi-520518h.htm

 

Nolmuş bilmiyorsa, ölüm mü var ucunda? Çok ayıp ama böyle muamele edilmesi de.

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/levent-kircanin-olacak-o-kadardaki-tas-devri-skeci-sosyal-medyada-viral-oldu-520512h.htm

 

Gerçekten efsaneydi. Tanrı’nın rahmeti üzerine olsun. Nurlar içinde yatsın. Manyak güzel izah etmiş gerçekten.

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/borclanma-talebine-3-yil-sonra-yanit-veren-bakanliga-tunc-soyerden-ic-acitan-gercek-24-otobus-alabilecektik-ama-simdi-16-otobus-alabildik-520538h.htm

 

Sizce kim kaybetti? Hükümet mi? Tunç Soyer mi? Ülke ve millet mi? Vicdanımla, aklımla, namusumla, onurumla soruyorum, mutlak nesnel temelde ve mutlak tarafsız olarak.


https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/hatay-elden-gidiyor-7013166/?utm_source=yazardetay&utm_medium=free&utm_campaign=dahafazlahaber

 

Bakınız bu şaka değil işte. Ama sizlerde bilirsiniz ki, Suriye de ortalık karıştığında belki de ülke çapında ilk yazan hem de apaçık yazan bendenizdim. Elli-yüz yıllık bir planın ilk adımlarındandı malum durum. Hatay büyük hedefti. Dikkat edilmelidir dedim. Hala da aynı düşüncedeyim. Hatay büyük hedef, umarsız olursak umarlı olmak zorunda kaldığımız da hiçbir faydası olmaz. Daha detaylı yazmak isterim de, neyse…


Tarih: 16.03.2022 Okunma: 281

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?