İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...15...

Özgür DENİZ - 28.02.2022

Bir sorum var hatta çok sorum var ama bu ülkede soru sormak tehlikelidir, bir anda hain olursunuz, türlü damgalar yersiniz, bu yüzden şimdilik bir sorum var; politikacılar Tanrılarınız mı? Hayır, şerefsizce bir soru değil, haince bir soru da değil (((ki, hayatım boyunca söyledim, badema da söyleyeceğim, söylemekten de ikrah gelmeyecek, bahusus hainlikle ilgili mevzuya girilmesin ve bahusus benim karşımda böyle bir mevzu dile gelmesin, sakın ha, böylesi bir münakaşaya yeltenen herkesi hain çıkarırım, şerefsiz ve namussuzum ki hain çıkarırım ve ömrüm hainlerle kavga etmekle geçti ve yine aynı şekilde devam ediyor ve en büyük hain kapitalizmdir, detaya girmeyeyim, sadece bir şey söyleyeyim kifayet etsin; herkesin hain dediğine hain demek zorunda değilim, hain kim sadık kim, hain nasıl olunur, sadık nasıl olunur buna da bizatihi kendim karar veririm kendim için))), sonsuz masum bir soru, onurlu bir soru, insani bir soru, namuslu ve şerefli bir soru. Sormak zorundayım, soracağım. Soru sormak için doğdum bendeniz. Sorularıma cevap veremeyecek olan soru sorulacak pozisyona gelmeyecek imtina ediyorsa cevap vermekten. Ben sigaya çekmek için varım. Kulu bile Tanrı’ya soru soruyor ya, politikacılara mı soru soramayacağım. Benden farkları ne, kim onlar, Tanrı mı? Tanrı değillerse ne yani ne? Bende onlar gibi insanım ve bir sorumluluk almışlarsa, yaptıklarından ya da yapmadıklarından dolayı onları sorgularım. Babalarının çiftliğimi ki vatanım da, bendeniz de maraba mıyım ki, onların yanında kendimi aşağılık görecem? Benim sahibim değiller, vatanın sahibi değiller, devletin sahibi değiller, milletin sahibi değiller, hazinenin sahibi değiller, eee o zaman kim bunlar? Kendilerine sahip olamayanlar kimin sahibi olabilirler ki? Niye soru sormaktan imtina edeyim? Mezkûr soruları sorma hakkım yok mu? Kim cevap verirse versin önemli değil, isterse sayın devlet sen cevap ver, yeter ki cevap verilsin. Ben soracam cevap verecek olan verecek ama bana sorularımı yasaklayanın pis mikrop suratına tükürürüm. Ben insanım, bu toprağın çocuğuyum, bu devletin evladıyım, bu milletin ferdiyim. Zevahirde böyleyim çendan. Böyleyim diye susmak, sinmek, korkmak zorunda mıyım? Ne yani hakkımı aramayayım mı? Beni de ilgilendiren şeylerle ilgili sorularım olmasın mı? O zaman köpek gibi yaşamaktan farkı nedir böylesi bir yaşamın? Politikacılar benim Tanrı’m değil, bende onların kulu değilim. Yahut onlar benim efendim değil, ben de köle değilim. Yahut onlar vatanın sahibi değil bende köpek değilim. Gerçekten bu düşüncelerimi izhar etmek hakkım yok mu? Hayır, merak ediyorum kardeşim. Hep boyun eğmek, susmak, düşüncelerimi beynime, duygularımı kalbime gömmek zorunda mıyım? Böyle bir şey insanı ne hale getirir? Politikacılara imkân veriyorsunuz, ballı maaşlar sunuyorsunuz, hatta onlarca maaş sunuyorsunuz, keyfe ve konfora ulaşmalarına aracılık ediyorsunuz, onları dokunulmaz kılıyorsunuz, siz onların sahipleri iken onları kendi sahibiniz gibi görüyorsunuz ve önlerinde eğiliyorsunuz, onlar için birbirinize düşman olup kardeşliğinizi yok ediyorsunuz, sizlerin kaderlerinizi tayin etmelerine eyvallah diyorsunuz, sizlere adamlık, kadınlık taslamalarına susuyorsunuz, ne alıyorsunuz karşılığında? Sizlere ne söylüyorlarsa inanıyorsunuz ve sürü gibi peşlerinden gidiyorsunuz. Yoksulluk, sefalet, kölelik, kulluk; bundan başka bir şey var mı payınıza düşen? Peki değiyor mu? Bugün Müslüman geçiniyorlar, Milliyetçi geçiniyorlar, Atatürkçü geçiniyorlar ama geçim kaynaklarına uygun davranıyorlar mı? Niye doğru olmuyorlar, insanlık toprağında dönen dolapları niçin açıkça haykırmıyorlar, niçin sizden yana yontmuyorlar her şeyi? Ve niçin her şey böyle olduğu için bu toprağın çocukları rezilce bir yaşamın kıskacında can çekişiyorlar? Ne yani, onların görevi vur patlasın çal oynasın yaşamak mı? O zaman niçin o makamlarda duruyorlar, eğer gerçekten insanca bir yaşam sunmayacaklarsa ve insanca bir yaşam uğruna kavga vermeyeceklerse? Geçelim! Eğlence sektörüne, sanatçı geçinen nevzuhur züppelere prim veriyorsunuz, mutantan bir hayat yaşamalarına aracılık ediyorsunuz, sizler üzerinden dünyanın tüm nimetlerine ulaşıp görkemli bir dünyaya kavuşmaları için zamanınızdan ve ekonominizden feragat ediyorsunuz, ne alıyorsunuz karşılığında? Sizi uyutup, uyuşturup bataklığın içine atıveriyorlar ve siz bataklıkta can çekişirken onlar sizin canlarınızla canlarına can katıyorlar. Size yoksulluktan ve sefaletten başka ne sunuyorlar? Misal; medya dünyasındaki cambaz, size ne veriyor? O kapitalizmin hadimi olmuş ve kapitalizme çalışıyor, sizde ona çalışıyorsunuz. Onun kanalını izliyorsunuz, ona güç veriyorsunuz, ona emeğinizin karşılığını veriyorsunuz ve ona can suyu oluyorsunuz, peki onun sizler için dövüştüğünü gördünüz mü hiç? Sizi uyuşturmaktan başka ne yapıyor? Boş beleş programlarla sizleri narkozluyor adeta ve sizden aldıklarıyla ülkelerde devr-i âlem yapıyor. Sizin yoksulluğunuz, sefaletiniz, acılarınız onu hiç ilgilendirdi mi bugüne kadar? Ya da tek bir politikacı ona verdiği değeri size verdi mi? Bir bakan bile taaa yanına gitti ya yanına program yaptığı adalara. Keza onun gibi olan diğerleri de farklı mıdırlar? Geçelim! Âlim pozu verenlere, şeyhlik postuna kurulanlara itibar sunuyorsunuz, onları dokunulmaz, sorgulanamaz, layüsel kılıyorsunuz, adeta onları Rabler ediniyor ve onların kulu oluyorsunuz, ne alıyorsunuz karşılığında? Bugüne kadar hangi haksızlık karşısında sizlerin yanınızda durdular? Bugüne kadar hangi hakikatleri haykırdılar? Ne zaman emrolundukları gibi dosdoğru oldular? Güya savundukları güzel ahlaktan zerresini onlarda görebilir misiniz? Daha kendi imanlarını kurtaramayanlar sizlerin imanlarınızı mı kurtaracaklar? Geçelim! Gazetecilere, aydınlara, sizin üzerinizde tek karar merci olmaları için şans veriyorsunuz, onların ekranlarda boy göstermelerine fırsat sunuyorsunuz, onların tefessüh etmiş ve yalana bulanmış fikirleriyle zenginleşmelerini kolaylaştırıyorsunuz, onları takip ederek kendilerini emperyalizme daha fazla ücretle pazarlamalarının yolunu açıyorsunuz yani onlara kallavi hayatlar kazandırıyorsunuz, ne alıyorsunuz karşılığında? Ne zaman gerçekleri savunduklarını gördünüz, ne zaman insanca bir duruş sergilediklerine şahit oldunuz, ne zaman sizlerin yanınızda durduklarını gördünüz? Ne zaman namuslarıyla ve şerefleriyle meydana çıktıklarına tanıklık ettiniz? Geçelim! Hepsine verilecek tek bir cevap var maalesef; hiç, koskoca bir hiç. Politikacılarda, eğlence baronları da, sanatçılarda, âlimler ve şeyhler de, gazeteci ve aydınlarda sizleri götürüp kapitalizmin lanet çukuruna atıveriyorlar, bir odunda kendilerinin attıkları kapitalizm cehenneminde yanmanızı seyrediyorlar. Şerefim ve namusum üzerine yemin ederim mutlak ve muhakkak hakikat budur, yegâne gerçeklik budur. Sizler onları besliyorsunuz, onlar da kölelik ve kulluk yaptıkları şeytanların ve çocuklarının aşağılık faşist kapitalist düzenlerini besliyorlar. Bir yandan yok etmeye çalıştığınız düzeni, diğer yandan besliyorsunuz ama yok edeceğinizi sanıyorsunuz ya da gerçekten yok etmek gibi bir derdiniz yok yani riyakârlık yapıyorsunuz. Çalışmayan kafalarınızla, mutlak cehaletinizle bunların çarklarını döndürmekten başka ne yapıyorsunuz? Ve kendinizin lanet edip, beslediklerinizin besledikleri düzenin sefil kurbanları oluyorsunuz ama hala da uyanmıyorsunuz ve dahi yaptıklarınızdan utanmıyorsunuz. Gerçekten hiç insan olup olmadığınızı sorguladınız mı? Politikacılar, hayallerinize mi kavuşturuyorlar sizi, umutlarınızı mı çoğaltıyorlar, hak ettiğiniz yaşamı mı sunuyorlar size, haklarınıza ulaşmanızı mı sağlıyorlar, kapitalizme karşı namuslu kavga mı veriyorlar? Eğlence sektörünün baronları, ucuz sözcüklerle saçma şarkılar üretip kulaklarınızı kirleten sanatçı görüntüsü veren züppeler sömürülmemeniz için sizi uyandırıyorlar mı yoksa daha kolay sömürü nesnesi olmanız için uyutuyorlar mı, kapitalizmi lanetliyorlar mı yoksa süsleyip püsleyip sizleri esir almasına yol mu veriyorlar? Âlimler, şeyhler, sizleri aydınlatıyorlar mı yoksa aldatıyorlar mı, sizleri kula kulluktan mı kurtarıyorlar yoksa kullara daha kolay kul olmanızın yolunu mu açıyorlar? Gazeteciler, aydınlar sizlere gerçekleri mi söylüyorlar yoksa yalanlarla gerçekleri mi örtüyorlar, kalemlerini kapitalizme mi kiralıyorlar yoksa sizlerin hizmetinize mi sunuyorlar? Siz, bu güruhlardan herhangi birinin kapitalizme karşı namusluca, dürüstçe, insanca kavga verdiklerini ve insanlığı yücelttiklerini gördünüz mü, tanık olanınız var mı böylesi bir eyleme? Hayır, bin kere hayır, sonsuz kere hayır. Böylesi bir şey kabil-i mümkün değildir ve olamaz da. Siz onları besledikçe, onlarda beslendikleri yeri beslemekte hiçbir zaman tereddüt etmeyeceklerdir. Ya olacaksınız ya da öleceksiniz, üçüncü bir tercihiniz maalesef yok ve olmayacak! Hiçbir şeyi unutmayın ve artık derin uykunuzdan uyanın ey insançocukları! Kahrolsun kapitalizm yaşasın devrim! Yüzlerine tükürün vahşi kapitalizmin hadimlerinin ve mutilerinin! ELBETTE ŞU HAKKI TESLİM EDELİM; bunların arasında bulunan birkaç namuslu insanın hakkını yiyemeyiz, onları da bilen bilir, tanıyan tanır zaten. Herkesi aynı torbaya koymayacak kadar şerefli ve adiliz, aynı torbaya koyacak kadar da şerefsiz ve zalim değiliz.

Tarih: 28.02.2022 Okunma: 227

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?