YA BİR KEZ KAYBEDERSENİZ...

Özgür DENİZ - 31.12.2021

Ulan kompradorlar pis pis güldüğünüzü hatta kahkahalar attığınızı dahası şampanyalar patlattığınızı hissediyorum sanki. Yükselir kazanırsınız, düşer toplarsınız, yükselir kazanırsınız, düşer toplarsınız. Hep böyle devam eder gider. Talih her defasında size güler. Sizler kapalı kapılar arkasında gülerken, ezilenler ise an be an ölür. Niye böyle olur ki? Nasıl böyle olur ki? Böyle şeyleri pek anlamıyorum da! Kafam pek basmıyor anlamaya, daha çok inanmayı tercih ettiğim için. Küçük balık hangi yöne dönse yine sizin ağzınıza düşer, çünkü ağzınız öyle devasa ki her yeri kaplamıştır ve kaçış yoktur. Zaten canı nedir ki küçük balığın, delebilir mi hiç domuz derisinden gövdenizi? Ayrıca ağzınıza düşen yanmıştır, karanlığa mahkûmdur artık, nasıl kurtulacaktır karanlıktan, aydınlık olmayınca? Zaten örümcek ağına hep ezilenler takılır kalır. Şansta sizinledir daima. Ezilenin kalbi zayıftır, elleri yumuşacıktır, ikisi de zarar veremez yani ama hep zarar görür. Çünkü iyilik hep zarardır bu dünyada ve kompradorların melun düzenlerinde. Sizinse, kalbinize kan pompalanır bitevi , yumruğunuz ise demirdendir. Ezilenin şansı mı olur hiç? Siz ne zaman kaybettiniz ki zaten? Kaybetmeniz imkânsızdır. Düşeceğiniz an uzanan bir el mutlaka olur. Kaybetmeyi düşünmek bile kâbustur size. Ezilenin kaybetmesi ise sanki kaderidir. Ama anlayamıyorum işte bu işleri! Bunlar garip şeyler. Velâkin ateş yakar onu biliyorum. Yaş odunlar geç yanar ama yanar. Yanmaz mı yoksa? Ne vardır içinde onu yakmayacak? Ezilenin ruhunun derinliklerinden fışkıran ateş nasıl olur acaba? Göğe yükselen nasıl düşer acaba? Anlamayanlar konuşurlar sadece, bilmezler, bilmediklerini de bilmezler. Ama bilgiçlik yapmayı, bilirmiş gibi ahkam kesmeyi çok severler. Yani aptaldırlar haddizatında ama farkında değildirler. Aptallıkları dökülür suratlarından ama onlar dökülenin toplandığını sanırlar, oysa tükürülür geçilir döktükleri ne varsa. Bu da işinize gelir hep. Bu yüzden de cehaletten tiksinirim, ömrüm boyunca tiksindim. Ve bu dünyada sizi besleyen tek şey cehalettir. Öyle demez mi Victor Hugo; “zalimlerin çarkı cahillerin çalışmayan kafalarıyla döner.” Hani Antole France de ne demişti; “vatan için ölündüğü sanılır, gerçekte sanayiciler için ölünür.” Siz ise işinizi çok iyi bilirsiniz ve kazanırsınız. Kazanmak uğruna gerekirse acımasızca can alırsınız. Bana kızmayın sakın, ben söylemiyorum, büyük beyinler söylüyorlar bu sözleri, yanlışsa da çıkarsınız ortaya kafanızı koyarsınız meydana ve kafalar çarpışırlar, şans kimden yanaysa o döver. İşte burada size gülen şanstan bahsetmiyorum. Yoksa bu sözleri iktibas yaptığım için hain mi olurum? Hani komprador burjuvazi işine gelmeyeni itham etmeyi çok sever de o yüzden soruyorum. Franz Kafka diyordu ya; “isterdim ki bayım kafalarımız savaşsın ama görüyorum ki siz silahsızmışsınız.” Evet, sizin silahlarınız var elbette ama aynı silahlar değil. İşte o yüzden korkutursunuz. Bizimkisi diriltir, sizinkisi öldürür. Bu yüzden bizimkisinden korkulmaz ama bizimkisi de cahil dünyada işe yaramaz. Çünkü dünyalık kazandırmaz. Bilgi ve namus ne zaman kazandırmıştır ki zaten? İkisi de ayaklar altında çiğnenmiştir daima. Fakat sizinkisi korkutur ve korkak bir dünyada çok işe yarar. Hep garip şeyler işte bu şeyler. Ölen ruhlar asla diriltmez, çalınan emek asla iflah etmez! Ama umudum var, inanıyorum, mutlaka yenileceksiniz! Hani büyük usta Cüneyt ARKIN ‘’Cemil Dönüyor ’’ isimli filminde ‘’BİZ HİÇBİR ZAMAN KAYBETMEYİZ!’’ diyen bir kompradora hitaben bir söz söylemişti, neydi o? ‘’YA BİR KEZ KAYBEDERSENİZ!’’ Gerçekten ya bir kez kaybederseniz, hiç düşündünüz mü bunu? Bir düşünün derim. Neyse…

 

NOT:

 

Mutlaka ama mutlaka tümünü izleyin. Her kelimeyi iyi duyarak, hissederek, anlayarak izleyin. Ama artık izlediğiniz hiçbir şeyi boş boş gülmek, mal mal ağlamak, saftirikçe hüzünlenmek için değil, derin derin düşünmek, izlediklerinizle hayatı kıyaslamak ve ders çıkarmak için izleyin. Bugüne kadar izlediklerimizi bilinçsizce ve şuursuzca izledik, bu yüzden de hiç ders çıkaramadık ve kaybettik. Ağlarsanız da bilinçli ağlayın, gülerseniz de bilinçli gülün, hüzünlenirseniz de bilinçli hüzünlenin. Tabi tercih ve takdir sizin. Çünkü hayat sizin. Ya onurlu yaşarsınız ya da onursuz. Siz tercihinizsiniz. Hani Ali Şeriati ne demişti; ''şuursuzlukta şerefsizlik kadar suçtur.'' Artık şuurlanıp bilinçlenmek icap eder. Acımasızca ve amansızca ezilip, sömürülen insanlık, makamı ve konumu ne olursa olsun, ister savcı, ister hakim, ister vekil, ister polis, ister doktor, ister öğretmen, ister işçi, ister çiçekçi, ister boyacı, ancak Komiser Cemil gibi namuslu, şerefli, cesur ve bilinçli insanlar çoğaldıkça kazanacaktır ve yarınlarda daha adil, daha güzel, daha aydınlık, sömürüsüz, sınıfsız, hür bir dünyaya kavuşacaklardır. Yeter ki kendinize inanın! İçinizde ki gücü bilin ve ona inanıp güvenin! Ve bir de artık daha çok inanıp daha az anlamaktan vazgeçin. Beyninizi değiştirin, hayatınızda değişecektir!

Tarih: 31.12.2021 Okunma: 277

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?