İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...272...

Özgür DENİZ - 26.10.2021

Ey âlim görülenler ya da kendilerini âlim konumunda konumlandıranlar! Sizler nasıl insanlarsınız ki, bu kadar hissiz olabiliyorsunuz dünyanın hali pür melali karşısında? Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olunuz Tanrı buyruğuna ilk evvelde kulak vermesi, tabi olması ve nihayet gerekeni yapması gereken zümre hangi zümredir? Dünyanın, insanlığın gidişatı hakkında söyleyecek hiç mi sözünüz yok, dünyanın ve insanlığın tepelerine yumruk gibi inecek?  Bilakis tam aksi yönde hareket ediyorsunuz ama vicdanınız bunu nasıl tolere edebiliyor? Nasıl oluyor da bu kadar kayıtsız, duyarsız kalabiliyorsunuz olan bitenler muvacehesinde? Nedir bu suskunun sebebi? Üç günlük, beş kuruşluk dünya menfaati mi? Âlimin menfaati olur mu? Tamam, elbette din fertler olarak her bir insançocuğuna gelmiştir ama bunların içerisinde de ilmen takaddüm edenler yok mudur ve onlar bulundukları konuma vurgu yapılarak anılmazlar mı her diam yani demek ki onlar birazcık öncelikli değiller midirler, kuşkusuz dinde böyle değildir, çünkü dinde özel bir sınıf yoktur ama dünya gerçekliği bağlamında böylesi bir durumun olduğu da vaki değil midir ve o zümre de âlimler zümresi değiller midirler? Yoksa biz mi dini yanlış biliyoruz? Din sizlerin yaşadığınız da bizim mi haberimiz yok? Kim bilir belki de olabilir, bu yüzden sizleri yadırgamıyorum artık, din sizin yaşadığınızda olabilir. İlmi ile amel etmeyen kimdir? Okuduğunu sırtında münhasıran yük misali taşıyana ne denmiştir? Amel yalnızca namaz, oruç mudur? Kul hakkı olgusu hangi alana giriyor, herkes için geçerli olması iktiza eden ahlak olgusu hangi alana giriyor? Söylenmese de, gizlense de, söylettirilmese de hakikat değişir mi? Dinin ne hale geldiğinden, dinin müntesibi olduklarını söyleyenlerin nasıl bir halet-i ruhiye içinde olduklarından haberiniz var mı? En üst perdeden sizler uyarmazsanız, kim uyaracak? Ha elbette uyarıyorsunuz da; ben zarar göreceksem gerçeği gizlemem farzdır diyorsunuz. Sizler hakikati söylemekle sorumlu değil misiniz? İnsan ayırarak, zümre ayrımı yaparak, duruma göre hakikat söylenir mi ya da bazı menfaatler uğruna hakikatler tahrif ve tahrip edilebilir mi? Hakikati eğip bükmeden, hiçbir kimseden yana endişe duymadan, kâr zarar hesabı gütmeden apaçık bir şekilde söylemek, hakikatin önünden ve içinden batıl’ı tereyağından kıl çeker gibi çekip almak kimin ya da kimlerin görevidir? Kendini bilmeyen âlim ne menem âlimdir, olsa olsa malumatfuruş bir zalimdir diyen Mevlana değil miydi sahi? İlmiyle amel etmeyenin kitap yüklü eşek olduğunu Tanrı söylememiş miydi sahi? Pardon ya bize zarar veriyorsa, gerçekleri söylemek günahtı değil mi? Unutmuşum…

Tarih: 26.10.2021 Okunma: 228

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?