İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...267...

Özgür DENİZ - 21.10.2021

Sayın Devlet! Biliyoruz ki, muayyen zamanlarda, muayyen yapıları, muayyen bir yerde konumlandırıp, ona göre bir baba konumuyla evlatlarını ya tecziye ediyorsun ya da taltif ediyorsun. Haddizatında her şeyi biliyorsun. Hem de öyle bir biliyorsun ki, neyin ne olduğunu, nasıl olduğunu, niçin olduğunu, kimler eliyle olduğunu, kim için olduğunu, sonuçlarının ne olacağını tüm detaylarıyla biliyorsun ama bilmiyormuşsun gibi davranıyorsun. Buranın derinliklerinde saklı kalan ve hiçte mevzubahis edilmeyen bir özgürlük sorunu olduğu muhakkaktır. Hem de apansız gelen ve acımasız olan bir sorundur bu. Çünkü herkes bir yere giderken gittiği yeri bilmeden gitmektedir ama sen bir şeyler yaparken, yapılan şeylerin bilerek yapıldığı tasavvuru üzerinden bir şeyler yapmaktasın yapılan şeylere karşı, üstelikte gidilen yeri de bilmektesin ve bilmene rağmen uyarmamaktasın da, ta ki Bor’un pazarı geçesiye kadar. Ama burada derin bir paradoks ve şedit bir adaletsizlik vardır. Çünkü öyle bilir ve inanırız ki, hiçbir baba, göz göre göre evladına tuzak kurmaz, kötülük yapmaz. Çünkü bu ahlaki ve adil olmaz. Öyleyse seninde böyle bir şey yapmayacağını biliriz ve bu şekilde inanırız. Ama bildiğimizi yalan, inancımızı boş çıkarmamalısın ve bu senin iraden dâhilindedir. Dolayısıyla sen bilgi vermelisin ki, bir yolda yürüyecek olanlar bilerek o yola girsinler ve sonucuna da katlansınlar. Buradan yola çıkarak diyorum ki; hangi yapıların tehdit ve tehlike teşkil ettiğini izah ve izhar eyle ki bilelim ve ona göre hareket edelim,  kendimizde değilsek kendimize gelelim, haddimizi bilmiyorsak bilelim, hududu aşmayalım. Çünkü biz bilmeyiz, sen bilirsin, hep bunu söylemez misin? Öyleyse şimdi bildiklerini bizlere aşikar eyleme zamanı, ki, biz de eylemlerimizi ona göre şekillendirilelim ve yönünü doğru tayin edelim. Her dönem de acı çekenler biz olmayalım, evlatlarının göz göre göre tecziye edilmelerine yol verme. Keza, her daim de gariban evlatlarını tecziye etme, git onları yanıltanları, yanlış yöne kanalize edenleri tecziye et edeceksen de. Bir yapıya dâhil olabiliriz ama o yapının ortaya koyduğu bir eylemden dolayı sorumlu tutulup töhmet altında bırakılamayız. Bu durum birey için bir özgürlük sorunudur hem de handiyse kadim bir sorundur. Bu sorunu çözmek ve müphem olan durumu vuzuha kavuşturmak senin iraden dâhilindedir ve senin ödevindir. Çünkü sonuçlardan sorgulamaya ve cezaya tabi tutacak olan sensin. Şimdi kimin kim olduğunu, hangi yapının ne olduğunu açıkla ki, bizlerde ona göre kendi konumumuzu belirleyelim ki ve dahi kimin kim olduğunu bilelim ki, sonra her şey bittiğinde gelip kapımıza dayanma. İşte buradan sarih bir şekilde ikaz ediyorum, uyarıyorum, bir vatandaşın olarak. Tanrı’yla kavga eden ben, sana karşı mı suskuya mahkûm olacam, bunu sakın düşünme, ihanet edip hain olmadığım müddetçe iktiza ediyorsa sana da haddini ve hududunu hatırlatacağım ve bildireceğim, bundan zerre şüphen olmasın. Sonra demedi deme. Hayatlarımızı zindana çevirme, babalığını zedeleme, ziyan etme. Çünkü bir yapı kendi telakkisine göre bir şeyler yapıyorsa ve bu yapılanlar sana göre suç oluyorsa, o yapıda ki o suçu işleyenler tecziye edilirler (((tabi gerçek anlamda suç teşkil ediyorsa yapılanlar ve suçu apaçık işleyenler olmalıdırlar tecziye edilenler))), bilakis oranın müntesibi olarak bir birey ne suçlanabilir ne de tecziye edilebilir. Ne demiş Halil Cibran; ‘’suçluyu tecziye etmeden önce onu suça itenin yüreğine bakmak iktiza eder.’’ Bugünden böyle böylesi şeylerle karşılaşmak istemiyoruz vatandaşların olarak bu topraklarda. Sen evlatlarını fırtınalarda, boranlarda korumak zorundasın, savunmazsız bırakmak ve acılardan acılara sürgün etmek değil. Akıl, izan, insaf, vicdan, mizan, hak, hukuk, merhamet, adalet!

Tarih: 21.10.2021 Okunma: 225

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?