İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...229...

Özgür DENİZ - 13.09.2021

İnsanlığın yüce görevi; doğasının bozulmasının önünde barikat olmak, kendine ait olan ama çalınan her şeyini geri almak kavgasını vermek ve sömürüye geçit vermemektir yani insan onuruna yaraşır bir yaşam için iktiza ediyorsa ölümüne kavga vermektir. İnsanlık ve halk toprağında kutsal ve büyük alevler oluşturacak düşüncenin yıldırımlarının insanlık ve halk toprağına düşmesini sağlamaktır ya da bu yöndeki çabalara müzahir olmaktır. Elbette bir insan her şeyi yapamaz, bir şeyde başarılıysa diğer şeyde başarısız olabilir ama başarısız olduğu şeyde başarılı olanlar varsa onlara müzahir olabilir yani kavga için güçlerin birleşimine ele ayak verebilir. Bugün insanlık toprağında tafra yapanlar ve halk toprağına egemen olanlar engerekler ve çıyanlardır, bizim olan ürüne el koyanlardır. Bizler böylesi bir durum muvacehesinde seyirci olamayız, olmamalıyız, behemehâl elimizden geleni yapmak için gayret içinde olmalıyız. Elbette vuralım kıralım demiyoruz ama tek başımıza da bişey yapabilecek halimiz olmayacaktır. Biz yerimizi bilip, bilip duracağımız yerde gücümüzü birleştirip ve etkisi olacak şekilde birleşik güç oluşturduktan sonra kuşkusuz bizim sessiz gücümüzün sessiz ama etkili uyarısı dikkate alınacaktır diye düşünüyorum. Bizler bir yerde yaşamın değil ölümün kavgasını vermekteyiz. Ya güzel ölümleri seçeceğiz ya da sürünerek ölüp gideceğiz. Yani ya insanca anılacağız ya da arkamızdan; bir sürüngen gibi yaşadı ve geberip gitti denileceğiz. Zaten yaşadığımız varsayılamaz. Lütfen şöyle bir gözlem yapın, olan bitenlere odaklanın, kendi toprağınızda düştüğünüz duruma bir bakın ve nasıl yaşadığınızı görün. İyi yaşıyormuşsunuz gibi bir algıya kapılabilirsiniz ama fanus içinde bir yaşamın neresi iyidir? Yürüdüğünüz yolların belirlenmiş olmasının, yapacağınız hareketlerinizin tayin edilmiş olmasının, her şeyin sizin bilginiz olmadan sizin için seçilmiş olmasının, söyleyeceğiniz sözlerinizin yazılmış olmasının, sahip olacağınız şeylerin miktarının ölçüp biçilmiş olmasının neresi iyidir? Özgürlük böylesi bir yaşamın neresindedir? Onur böylesi bir yaşamın hangi köşesinde bizi beklemektedir? Bizim ağzımıza bir kaşık bal sürüp bizleri o bala gizlenmiş zehirle narkozluyorlar ve istedikleri hayata intibak etmemizi sağlıyorlar. Bunu algılamaktan, anlamaktan, duyumsamaktan ve gereken insani tepkiyi vermekten nasıl uzak kalabiliriz? Zevahire odaklanıyoruz, gözümüz çakılıp kalıyor gördüğümüz noktaya ve artık ince detayları bir türlü göremiyoruz. Her şey perdenin ardında gizli ve her gizli şey perdeyi indirdikten sonra aşikâr olacaktır! Lütfen perdeyi indirin ve alışılmış şeylerden şüphe edip her şeyi sorgulamaya başlayın. Emin olun ki, gerisi çorap söküğü gibi spontane gelecektir.

 

EKSTRA:

 

Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu okuyunuz. Sevmeyebilirsiniz ama ne kaybedersiniz? Zaten kimi mutlak ve saf sevgiyle severek okuyoruz ki? Sadece biz gerçeklerden bir parça sundukları için okumuyor muyuz kahir ekseriyetle? Okumazsanız onlar mı kaybeder, siz mi? Onların kaybedecekleri bir şeyleri yok ama siz çok şey kaybedersiniz. En azından gerçeği öğrenmediğiniz için özgürlüğünüzü ve geleceğinizi. Çünkü bunlar perdeyi indirenlerden, çendan birazcıkta olsa çekenlerden. Kaybetmezsiniz ama mutlaka kazanırsınız. Okuyun!

Tarih: 13.09.2021 Okunma: 216

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?