İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...189...

Özgür DENİZ - 03.08.2021

Boş boş konuşmak, gevezelik etmek, cerbeze yapmak, değiştirme iradesi ortaya koymadan tenkit etmek ve mevcudu tolere ederek bitevi eksiklerden dem vurup güya hoşnut değilmiş görüntüsü vermek herkesin işine geliyor (((zaten tüm bireysel ve toplumsal hastalıkları kapitalizm gibi bir ur üretiyor ama yine aynı hastalıklı yapının içinden çözümler üretiyoruz ve çare olacağını düşünüyoruz, oysa sistemin kendisi hasta zaten, sistemi değiştirmeden sistemin ürettiği hiçbir hastalığa çare bulmak kabil değildir, uğraşlar beyhudedir ve yalandır))). Tabi bunu yapabilmek içinde ilk evvelinde olmazsa olmaz önkoşul ise; kirlenmiş, uyuşmuş, afyonlanmış, köhnemiş, tefessüh etmiş zihniyetlerin değişmesi iktiza etmektedir. Zira zihniyet değişmezse, sistem nasıl değişecek? Öyle ya sen değişmezsen dünyanı ve dünyayı nasıl değiştireceksin? Birilerinin böylesi bir şeyi doğru bulmadığını, tolere etmediğini ve böylesi bir yolun dışında bir yol tuttuğunu izah etmek ise tepki çekiyor. Çünkü sistem zımnen herkesi tehdit ediyor. Hangi hadle, hakla, vicdanla, adaletle, ahlakla? Herkes ne yapıyorsa aynısını yapmak gibi bir zorunluluğum, sorumluluğum mu var? Kim söylüyor bunu? Kendin dilediğince konuş ve yaşa ama bana gelince sus ve otur öyle mi? Lütfen şerefli olalım. Küçücük bir öneriden de korkacak kadar aciz, zayıf ve zavallı isek o zaman defolup gidelim bu dünyadan, yaşamayalım daha iyi. Korkuyorsan yaşama, savunamayacaksan düşünce peşine düşme. Bir düşünce serdedilir, ortaya konur, tüm boyutlarıyla tetkik ve tahlil edilir, çözümlemesi yapılır, doğruysa tolere edilir, yanlış reddedilir. Ama bir düşünceyi cerh etmeye cesaret edemeyipte yasaklamaya ve dilleri suskuya mahkûm etmeye yeltenmek alçaklıktır. Güçlerimizle değil, lütfen kafalarımızla savaşalım. Şayet ihtiyaç olursa ve şartlar, koşullar gerektirirse kılıçlarla da vuruşmak niye olmasın, elbette birbirimizle değil hepimizin düşmanlarıyla ve o düşmanın şahı olan kapitalizmle, korkmak ve korkakça yaşamak için gelmedik ya bu dünyaya ve dahi baki de değiliz ya burada. Ya şöyle dünyayı izleyin bi lütfen, hareketleri izleyin bi lütfen, yani şok olmamanız kabil değil, şok olursunuz, utanırsınız, iğrenirsiniz, bu nasıl böyle olabilir dersiniz. Niçin böyle oluyor? Çünkü zihniyetlerimiz bozuk, çürük ve kokuşmuş. Hiç olmayacak yerde, hiç olmayacak bir hareket yapılıyor ve utanmadan, sıkılmadan, onursuzca ve hayâsızca o hareketi savunabiliyoruz. Çünkü yürüyen cenazelere dönüşmüşüz, duygumuz tükenmiş, düşüncemiz iflas etmiş.


EKSTRA:

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/su-anda-kemal-sunalin-bu-sahnesini-cekebilecek-bir-babayigit-yok-yakisikli-filminden-dikkat-ceken-sahne-466460h.htm

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/karakolda-dogru-soylerler-mahkemede-sasar-misali-1-yil-once-ucaklar-hazir-dedi-simdi-ise-baska-konustu-466531h.htm

 

AHMET TAKAN, YILMAZ ÖZDİL, HÜSNÜ MAHALLİ: bunlar ne menem yazarlar acaba ya, ne saçma sapan şeyler yazıyorlar, aklı donduracak şeyler, bol keseden sallıyorlar sanki, SON ÜÇ YAZILARINDA resmen saçmalamışlar, mutlaka okursanız sizde göreceksiniz, ha elbette düşünce özgürlüğünü savunuyorum, herkes sonsuz hürriyetle düşüncelerini ifade edebilmeli ama bende düşüncemi özgürce ifade edebilmeliyim yani saçmalamışlar deme hürriyetim var.


Tarih: 03.08.2021 Okunma: 280

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?