İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...170...

Özgür DENİZ - 11.07.2021

Nietzsche, insanlığın halinin resmini sözleriyle ne güzel çizmiş, diyor ki; elimizde kuvvet yoksa hürriyete âşık oluruz. Kuvvet elimize geçince mutlak egemen olmak isteriz. Umduğumuzu bulamayınca da adalet isteriz. İnsançocuklarının böyle olmadıklarını iddia edebilecek çıkar mı? Çünkü her egemenlik egemen olmayanlar için despotizmdir. Egemen olanlar içinde demokrasidir. Ama elbette ki bu meyanda öyle dönemler vardır ki, o dönemin muhaliflerini bırakın müdafileri için bile artık bir despotizme dönüşmüştür ama bu resim bu resmin ifadesinin bile muhal olduğu boyuta ulaşmıştır ki, kimse öyle bir dönem olduğunu fark edememektedir. Yani bazı dönemler münhasıran muhalifleri için despotizm iken, bazı dönemler tüm toplum için bir despotizme dönüşmüş olabilir, hatta despotizm olarak tarif edilen dönemler bile herkes için demokrasidir ama taammüden despotizm olarak tarif edilmiş olabilir, sırf hâkim olan despotizmin idamesini temin edebilmek için. Ama ne gariptir ki işler tersine döndüğünde yine aynıdır bu ve insançocukları hayatın böylesi sarmalında sürekli adaletin peşinde koşar. Çünkü egemen olanlarla egemen olmak isteyenlerin arasında sıkışıp kalmıştır. Bugün hürriyete düşman olanlar yarın hürriyetin âşıkları olurlar, bugün hürriyetin âşıkları olanlar yarın hürriyetin cellatları olurlar. Yani bu dünyada insanca hakça bir düzen kurmak için hepimizin aynı anda, aynı şekilde, aynı idealde insanlar olmamız iktiza etmektedir. Yani güçlerimizi birleştirmemiz ve birleşik gücümüzle her zamanda, zeminde hürriyetin müdafileri olmamız iktiza eder. Bu yüzden de herkesin mutlaka Cumhuriyete sahip çıkması ve bağlı olması icap eder. Olmadı mı, hürriyetin cellatlarını tecziye ederek, iktiza ediyorsa yine hürriyetin celladı olma ihtimalleri olanlara egemenliği devredip umutlarımızın peşinden koşmalıyız. Belki de bu sefer cellat akıllanmıştır ya da cellat denilen belki de hiç cellat değilmiştir ve gerçekten cellat idiyse belki bir daha eski huyları nüksetmez ve gerçekten hürriyet ile şenlendirir yurtlarımızı ve belki de bu gerçekten gerçek olacaktır, fırsat sunulmadan görmek ve şahitlik etmek kabil olmaz değil mi? Böylesi bir şey, insanın farklı oluşunu yok etmek anlamında değildir, ruhların birlikteliğini temin etmek içindir. Ya da büyük bir insanlık devrimiyle dünyayı sarsmak ama devrim sonunda ortak aklı ve vicdanı çalıştırmak iktiza etmektedir. Çünkü insanlık mevcut durumuyla ve konumuyla ancak cehennem de yer almayı ve yanmayı hak etmektedir. Asla cennete layık değildir. Çünkü cennet böyle değildir. Bugün insanlığa cenneti sunabilecek ve onu cehennemden çıkarıp alabilecek hiçbir kimse, hiçbir zümre, hiçbir yapı yoktur maalesef. Bilakis tümü insanlığı peyderpey yakmak için koşturup durmaktadır. Yanmaya teşne bir insanlıkta olunca, iş tencere tava misali oluyor, napalım böyle olsun, olduğu gibi gitsin bakalım, nereye kadar? Elbet aklın ışığının peşinden koşanlar ve bilimin prensipleriyle hareket edenler insanlığa aydınlığı getirecektir.

 

EKSTRA NOTLAR:

 

Ey Sosyalist İnsanlar, Kardeşler, Yoldaşlar! Sakın dünyanın oyun ve eğlencesine dalmayın. Kısa süreliğine böylesi şeyleri erteleyin. Evet, kuşkusuz sizlerin de hakkınız eğlenmek, gülmek ve her boyutuyla hayatı yaşamak hatta en iyisini yaşamak ama bu zamanlar sizlerin farklı bir göreviniz, ödeviniz var: İnsanlığın en aydınlık yüzlerinin, en namuslularının, en dürüst ve güvenilir insanlarının, en yurtsever kişilerinin, aklın ve bilimin önderliğinde insanlığa barışı, huzuru ve mutluluğu getirecek olanlarının, ahlakın ve adaletin yegâne mümessillerinin sizler olduğunuzu göstermektir insanlığa ve bunu behemehâl başarmaktır. Bulunduğunuz her ortamda, her yerde ve zamanda en iyi örnek olmaktır, behemehâl güven tesis etmektir, insanların kalbine dokunmaktır, münhasıran benzerlerin bunu yapması değildir öncelikli olan, benzemezler arasında bunu yapabilmektir önemli olan, sizler sizleri aydınlatmakla değil toplumla iletişim kurup teati yapmakla, olanı olduğu gibi gözlere göstermekle, akıllara sunmakla sorumlusunuz. Elbette bunun böyle olduğunu bendeniz biliyorum ama yekpare insanlığın bilmesidir asıl önemli olan yani sizlerin kim olduklarınızı. Üstelikte vakit tam da bu vakittir. Her şey berrak şekilde ortaya çıkmışken ve gerçekle yalan, iyiyle güzel, kötüyle çirkin bir daha karışıp belirsizliğe bürünmeden ve insanlığın yanılmasına sebep olmadan vazifenizi bihakkın ifa etmelisiniz. İnsanlığa karışmalısınız, partilerinizle, sivil toplum örgütlerinizle meyanlara çıkıp organizasyonlar tertip edip halkla açık açık konuşmalısınız meydanlarda, bırakın radikalizmi ve meydanlarda toplandığınızda şiddete yönelecek olan olursa onları o topluluktan uzaklaştırın, çünkü halkın sizlerin söyleyeceklerinize ihtiyacı var ve mutlaka sizleri dinlemeleri lazım (((birbirinizle didişmektense birlik olup halka gerçekleri anlatmalısınız, üzerinde yaşadığınız toprakları her boyutuyla çok iyi tanımalısınız))), bu yüzden kanun çerçevesinde kalarak bunu başarmalısınız, tamam içinizdekilerin yapacakları gibi olsun diyecem ama olmaz, olabilemez, olabilemiyor işte ve sizlerde bunu çok iyi biliyorsunuz. Zira kadim bir söz vardır; şiddet gayedeki hikmeti yok eder diye ve ediyor da gerçekten ama görecek göz, hissedecek kalp, idrak edecek akıl olması icap eder. Bu yüzden geniş kitlelere ulaşmaktır önemli olan ve önemli olan buysa yolunuzda odur, o olmalıdır. Behemehâl kendinizi göstermeli, düşüncelerinizi en makul yollardan ama en gür şekilde duyurmalısınız. Kollar kenetlenmemeli, kollar açılmalı siz gidince ve siz de açmalısınız kollarınızı size gelen olunca ama bunu başaracak olanlar sizlersiniz. Ama hep birlikte ilk evvelde behemehâl Cumhuriyete sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Çünkü Cumhuriyet olmadan hiçbir şey olmaz. Haddizatında bu bir yazı dizisi olacaktı ama böyle kısaca yazıvermek geldi içimden ve mutlaka yazı dizisi olacak, akılcı ve bilimsel temellerde…


Tarih: 11.07.2021 Okunma: 240

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?