İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...142...

Özgür DENİZ - 27.05.2021

Bizler, belirlenmiş yaşamlara göre konumlandırılmış ve koşullandırılmış insançocuklarıyız ve bu makûs talihi yenmeli, kendi emeğimizle, kendi gücümüzle, kendi irademizle, kendi aklımızla, kendi ihtiyarımızla, kendi tercihimizle yeni bir yaşam yaratmalıyız, insanca varolabileceğimiz ve yaşayabileceğimiz bir yaşam. Kara günlerden, kâbuslardan kurtulmalıyız, içine alındığımız ve kıstırıldığımız cendereden behemehâl kurtulmalıyız. Biz böylesi bir yaşama, böylesi onursuz bir yaşama mecbur ve mahkûm değiliz, layıkta değiliz ve kendimizi layıkta görmemeliyiz. Bugün yaşayamamamızın ve sürekli teklememizin yegâne sebebi budur; kendi yaşamlarımızı kendimizin belirleyemememiz. Birileri bizim yaşamlarımızı korkularla belirlemeye ve kontrol altında tutmaya yeltenmektedirler, bu türlere müsaade etmemeli, eyvallah deyip geçmemeliyiz. Maalesef bizler bize güzel bir şekilde maskelenerek sunulmuş iyi sandığımız kötü hayatların kurbanlarıyız. Düşüncelerimizde, duygularımızda, hareketlerimizde bu kalıpla tahdit edilmiştir ve bu kalıbı bir türlü yarıp içerisinden kendimiz olarak çıkmayı beceremiyoruz. Böyle olunca da birilerinin kolayca zincir vurabileceği ve istediği yöne sürebileceği kişilikler olarak varolabiliyoruz yani sürüleşiyoruz, onursuzca yaşıyoruz ama umursamıyoruz. Evet, olabildiğince girift bir durum ama aklımızı kullanarak bu girift durumu sadeleştirebilir, düzlüğe çıkacak bir yol bulabiliriz. Lütfen zincirlerinizi kırınız ve bu cendereyi yarınız, insan gibi yaşamak için yapınız bunu. Elbette bunu istiyorsak ilk adımı atabilir ve başarıya, mutluluğa, hürriyete, adalete, insanca yaşamaya matuf hamleleri ortaya koyabiliriz. Bu hamlelerin en önemlisi, münhasıran kendinizin ve Tanrı’nın göreceği ama hiçbir kimsenin görmeyeceği bir işi onurluca yapmak ve üzerinizdeki ağırlıkları, korkuları, çaresizlikleri umarsızca atmaktır, hiçbir hesap kitap yapmadan, şöyle midir, böyle midir, nasıl olur demeden. Velakin böylesi pespaye bir yaşama giriftar olmuşsak yani korkularımızın esiri olmuşsak çaresi yoktur, çaresiziz. Ama her çaresizlikte yine çere biziz. Niye bunu anlayamıyoruz ve kendi ayaklarımız üzerinde durmaya, kendi aklımızla düşünmeye, kendi kalbimizle hissetmeye, kendi vicdanımızla karar almaya ve kendi irademizle harekete geçmeye ve bizi korkularla yaşamaya mahkûm edenlere haddinizi bilin ve yok olup gidin demeye cesaret edemiyoruz? Başkalarının belirlediği ve istikamet çizdiği hayatlarla nereye kadar yürüyebilir, ne kadar arzuladığımız haliyle yaşayabiliriz? Lütfen kendimize merhamet edelim ve merhamet edecek birilerini beklemeyelim, çünkü olmayacak hiçbir zaman! Kendi kaderimizi kendimiz çizeceğiz ve bizi biz kurtaracağız! Mahkûm ve mecbur değiliz böylesi izzetsiz, onursuz, şerefsiz bir hayatı yaşamaya. Korku bizi mahvediyor. Güçle ve gücün doğurduğu korkuyla yaşıyoruz. Güce ve güçlüye tapıyoruz. Bi sorun bakalım kendinize; gerçekten insan mıyız ve yaşıyor muyuz? Diye, yüreğiniz ve beyniniz ne cevap verecek bakalım. Beyni ve ruhu ölü olanlar size nasıl canlı bir hayat sunabilir? Size nasıl taze ve genç düşler kurdurabilir? Bu mümkün değildir, bunu anlamak şarttır insanca bir yaşama bizi götürecek yola girmek için.

Tarih: 27.05.2021 Okunma: 256

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?