İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...51...

Özgür DENİZ - 01.02.2021

Bilgi insanı değiliz maalesef. Bilgiye iştiyakta duymayız hiçbir zaman. Şerefimle ve namusumla temin ederim ki, kahir kahir kahir ekseriyetimiz bilgi sahibi olmadığı halde bir fikir, ideoloji hatta din sahibidir. Mesela; dinden beslenenlerin kaçta kaçı beslendikleri dini bilmektedirler? Vallahi, billahi, tallahi en az yüzde doksan beşi beslendikleri dinden bihaberdirler. Yorucu, bıktırıcı ve beyhude bir iş gibi görürüz bilgiye ulaşma çabasını. Ama fikir sahibi olduğumuzu göstermeyi de çok severiz. Mesela; politikacı vasfıyla arzı- endam eden madrabazların kaç tanesi gerçekten savundukları düşüncenin özünü, esasını bilmektedirler acaba? Yani basit bir çocukluk hastalığı gibi bir şeydir bu filhakika, bilmeden biliyormuş gibi ortaya çıkmak ama bilgisizce cerbeze yapmak. Duygularının etkisinde kalan, duygularıyla hareket eden, kendilerini duygularının yönettiği, bilgiye mesafeli hatta bilgiden korkan insançocuklarıyız. Bilgiden korkuyoruz evet, çünkü bilgi demek gerçek demektir yani biz haddizatında gerçekten korkuyoruz. Gerçekler ortaya çıkarsa tüm büyü bozuluverecek, hiçbir şeyin anlamı kalmayacak, ne kadar mal ve geri zekâlı olduğumuz ortaya çıkıverecek, ortada öylece alık gibi, bön gibi kalıverecez diye çok korkuyoruz. Bize kötülük yapanın kötülüğü bir anda gözümüzün önünden kayboluverir ve acıma hissi sarar yüreğimizi ve yine aynı yanlışa devam ederiz. Ulan madem bu kadar hayâsızca bunları yapıyor pezevenk, bizde yapmamız gerekeni yapalım da dünyanın kaç köşe, kaç bucak olduğunu gösterelim bu pezevenge, silkeleyip kendine getirelim ve kendimizi de mal yerine koydurmayalım demeyiz. Çünkü gerçekten duygusal bir malız. Binaenaleyh, bilginlerden, filozoflardan bahsedilir, dinlerden söz edilir ama bilginlerin, filozofların ve dinlerin ne dediğinden söz edilmez. Yani detaya girilmez. Orası tehlikeli bölgedir. Uyanmak kötüdür! Misal; bir aydın, filozof, bilgin sitayişe seza görülür, hakkında nutuklar irad edilir ama madem çok seviyorsunuz bu aydını, filozofu, bilgini, işte o aydın, filozof, bilgin var ya şöyle bir şey söylüyor dediğiniz an artık tehlikeli biri olarak addedilirsiniz ve huzurdan kovulursunuz. Çünkü kimse bu insanları bildiği için onlardan söz etmez, münhasıran kendi karizmasını tensip ettirmek ve karşısında bulunanlardan onay almak için söz eder, karşısında ki uyuyan kitleyi manipüle etmek için ondan dem vurur, o da bilmez onların ne söylediklerini, bilse de oraya teğet geçer zaten. Çünkü uyanmak farkına varmaktır şeylerin. Farkına varmak ise tehlikelerle dolu bir bölgedir. Farkına varmak, bugüne kadar çok ince işçilikle dizayn edilmiş sömürü düzeneğini, rant çarkını yerle yeksan edebilir. İnsançocukları, kendilerinden, dinlerin, bilginlerin, filozofların söyledikleri yani bilginin gizlendiği kimselerdir. Ama kendileri de merak etmeyen, ne nedir, ne ne değildir diye sormayan kimselerdir. Gerçek bilgiden ve gerçek bilginin kaynağından söz edenlerde her daim vebalı muamelesine maruz kalırlar, mecnunmuş gibi muamele görürler ve taşlanırlar. Bu sebeple de, hakikatle yaşananlar arasında her diam derin bir uçurum olur, o uçurum gittikçe de derinleşir ve karanlık bir kuyu haline gelir, vehleten içine atılıveririz ve bir daha çıkamayız, hiçbir çaba kifayet etmez çıkmaya, çünkü kafamızın üzerine basarlar çıkmaya tevessül ettikçe. Bilgi için akıl en büyük ve emsalsiz bir araçtır ama o akıl da maalesef bizde değildir, başkalarının ceplerindedir, ellerindedir, ipoteklidir.  Böyle oldukça da bilgiye erişmek, uyanmak, gerçeği görmek muhal ender muhaldir. Nihayetinde insan değiliz ama insanmışız gibi yaşıyoruz işte. Bir an önce aklımızı başımıza alıp bilgiye ulaşma cehdine sımsıkı sarılmalıyız ve gerçekleri görüp uyanmalıyız, bizleri uyutanları tanımalı, nasıl uyuttuklarının farkına varmalıyız. Lütfen!

Tarih: 01.02.2021 Okunma: 289

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?