İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...18...

Özgür DENİZ - 28.12.2020

Tesadüfen yaşıyoruz, tesadüflerle yaşıyoruz, saldım çayıra Mevla’m kayıra diyoruz ama yine de diyoruz ki; kadere inanıyoruz. Behey ahmak insançocuğu, kadere inanan tesadüfe inanır mı, tesadüflere kaderini bırakır mı, kendini akıntıya salar mı, böyle yaşayan kaderini elinde tutabilir mi? Kaderin senin ellerinde değil mi, niçin tesadüflere, başkalarına, olayların akışına bırakıyorsun kaderini? Bıraktığında ne olduğunu görmüyor musun, nasıl bir zillete duçar kaldığını idrak edemiyor musun? Oysa kaderini çizmen için, sana akıl, irade, ihtiyar, tercih hakkı verilmedi mi? Oku ve düşün, sonra da kararını ver, kaderini çiz denmedi mi? Sen insansın be, dünyanın hükümdarlığı bile sana tevdi edilmedi mi? Ama hükümdarken şimdi zavallı, zincire vurulmuş bir kölesin. Niçin diye sormuyor musun hiç? Nasıl bu hale geldiğini, düşürüldüğünü sorgulamıyor musun? Ortaya koyduğumuz her hareketle, söylediğimiz her sözle, yaptığımız her işle, kime fayda sağlıyoruz ya da kime zarar veriyoruz hiç düşünmüyor muyuz? Haklarımız göz göre göre çalınıyor sezmiyor muyuz? Yarınlarında ki bugünlere, yarınlarda utanacakları, susmak zorunda kalacakları, cevap veremeyecekleri bir dünya mı bırakmak istiyoruz? Bize ne diyeceklerini, bizden utanacaklarını düşünmüyor muyuz hiç? Dağlarınız soyuluyor, denizleriniz kirletiliyor, hazineleriniz boşaltılıyor, haklarınız gasp ediliyor, tüm gövdeniz zincirleniyor, yarınlarda doğacakların yaşam hakları ipotek altına alınıyor, dilleriniz kilitleniyor, siz neyin derdindesiniz? Kendi varlığımız için mi yoksa her çağda varlıklarımızın teminatı olan varlık için mi varız, yaşıyoruz? Teminatımız olan sadece bizim teminatımız değil, tüm çağların ve o çağlarda var olacakların teminatıdır ama biz yarın göçüp gideceğiz. Ona göre yaşamak zorunda değil miyiz? Yarın bırakıp gideceğimiz bir dünya için mi yapılan her şey ve biz bu dünya uğrunda dövüşmek için mi geldik ve varız yoksa yarınlarımızın dünyalarını da aydınlatmak, garanti etmek için mi geldik ve varız? Birileri dünyayı yutmak için savaşacaklar, yaşayacaklar, bizde öylece bakacağız, susacağız, eyvallah edeceğiz ama bir gün geldiğinde cevap verecek mecali de kendimizde bulacağız öyle mi? Bu kadar basit mi düşünüyoruz? Daha niçin, ne uğruna ve nasıl kavga vereceğimizi bilmiyoruz. Dünya için mi, hakikat için mi kavga vermeliyiz? Başkalarının kavgalarının figüranları olmaktan öteye gidemiyoruz. İşte bu yüzden hiçbir zaman gülemeyeceğiz, acılardan acılara sürgün olarak geberip gideceğiz bu gidişle. Birilerine aldanıyoruz, birilerinin de kasalarını dolduruyoruz, başka yaptığımız nedir Tanrı aşkına? Şeytan ve dostları sizleri Allah ile aldatmasın!

Tarih: 28.12.2020 Okunma: 319

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?