İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...13...

Özgür DENİZ - 21.12.2020

Maateessüf, insançocukları olarak becerebildiğimiz bir şey var; o da, hakikati haykıranları çemberin dışına çıkarmak, onun tüm imkânlarını bloke etmek, onu haklarından mahrum etmek oluyor. Bu kadar zavallı, basit, sefil varlıklarız. Hiçbir eleştiriye gelemiyoruz, eleştiriyle varlıklarını ispatlayanların aksine. Oysa eleştirinin olmadığı yerde tarihte donup kalmak, tarihin dışına atılmak vardır ve bu büyük tehlikedir. Eleştiri olmayınca da kör kuyuların karanlığında çırpınıyoruz, çünkü her yanlışımızı doğru biliyoruz ve doğru diye bildiğimiz yanlışlarımız çoğaldıkça da tedricen çürüyüp gidiyoruz, başkalarının ışığına muhtaç kalıyoruz nihayetinde. Bir gün nadimler olsakta son nedametler fayda etmiyor. Kendi ışığımızı söndürürken zerre hicap duymuyoruz ama ışık dilenmekten de vazgeçmiyoruz. Ne büyük insanlar çıkarabiliyoruz, ne büyük eserler verebiliyoruz, ne de büyük icatların mucitleri olabiliyoruz. Başkalarının ürettiklerine muhtaç zavallı tüketiciler oluyoruz. Ondan sonrada bir şeyler var olsun, payidar olsun diye beka safsatasına sığınıyoruz. Biz, birbirimizin kuyusunu kazmaktan ve bizi eleştirenleri susturmaktan başka hiçbir şey yapmıyoruz. Başkalarına hayranlıkla ömür çürütüyoruz. Bir şeyleri çoğaltıyoruz ama çoğalmaya nazaran azalıyoruz, çünkü çoğalan şeylerde kalıp var lakin öz nakıs. Bizim neyimiz eksik dediğiniz an hedefe konuluyor ve taşlanıyorsunuz, oysa o kadar masum bir şeyi dile getirmekten başka hiçbir şey yapmıyorsunuz. Kafandan karşı olunca eleştiriye, söylenenlerin mahiyetini bile algılayıp anlayamıyoruz, belki de bizi düzlüğe çıkaracak şeyler söylenmektedir ama ne fayda. Varsa yoksa bazı susturucu mefhumlara sığınarak, muayyen bir düşman hedef belirlemek ve herkesi birden susturup, kendi arkamızı konsolide etmek. Oysa eleştirmek, karanlıkta bir kıvılcım çakmaktır ve bunun değerini de ancak düşünen kafalar, işleyen zihinler, hisseden kalpler idrak edebiliriler. Var mıdır böyleleri? Arada bul! Arananların bulunmadığı, bulunanların da aranmadığı bir çağdayız maalesef. Ve bu yüzden tökezleyip durmaktayız, yerimizde saymaktayız, koşanlara bakmaktayız arkaları sıra, bu gidişle de hep bakanlar olacağız, eskiyi yıkıp yeniyi kuranlar ve yeni bir çağı başlatanlar değil. Çünkü bizden olmaz kardeşim. Olsaydı, olacağı varsaydı mutlaka belli olurdu.   

Tarih: 21.12.2020 Okunma: 314

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?