İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...12...

Özgür DENİZ - 20.12.2020

Kesinlikle akletmiyoruz, hiçbir olaydan ders çıkarmıyoruz, tarihi doğru okumuyoruz, geleceğe dair düş kuramıyoruz. Yani şu fani dünyada sadece düş kurmayı becerebilsek bile çok şeyi daha berrak algılarız; nasıl aldatıldığımızı ve nasıl olupta aldandığımızı, haklarımızın neler olduğunu ve nasıl gasp edildiğini, aslında nasıl yaşamaya layık olduğumuzu ama ne şekilde bir yaşama mahkûm edildiğimizi ve üstelikte kendimizde bir direnç, cesaret buluruz tüm bu olup bitenler adına hesap sormak için. Ama maalesef yok. Oysa mevzubahis olan kendi kaderimizdir, belki çocuklarımızın, torunlarımızın kaderidir ama tiksindirici bir vurdumduymazlık, aymazlık içerisindeyiz insançocukları olarak. Derdimiz dünya, bir şeyimiz birse iki olsun istiyoruz, azsa çok olsun istiyoruz, başka da hiçbir şey düşünmüyoruz. Günün insanı olmakla, günü kurtarmakla oyalanıp duruyoruz. Gözlerimiz bakıyor ama görmüyor, beynimiz algılıyor ama anlamıyor hatta belki algılamıyor da, kalbimiz atıyor ama hissetmiyor. Dehşetli bir mankurtlaşmışlık durumu var. Selin önünde sürüklenip giden dağılmış kum tanecikleri ve çöp yığınları gibi, tarihin önünde sürüklenip giden ölücanlarız. Bir gün tarihe şekil veren katalizörler olarak değil de, tarihin çöplüğünde yerini almış birer teferruat olarak anılacağız temaşa ettiğimiz zevahire göre, bu da akışa direnenler olarak değil de akıntıya kapılanlar ve direnenlere karşı set olmuş olanlar olarak anılmak olacak. Bir gün nedamet gözyaşları fayda etmeyecek, çare de olsan, çare de bulsan hiçbir faydası olmayacak. Çünkü her şey bugündedir. Kararlarımızla, eylemlerimizle kaderimizi çizeceğiz ve birgün dünlerimizle gurur duyacağız elde ettiğimiz bugünleri yaşarken. Hatırlanan Sokrates midir, Meletos mu ya da hatırlanmaları nasıldır düşündün mü hiç? Mustafa Kemal Atatürk müdür anılan yoksa onun kavgasına çomak sokmak isteyenler mi ve kim nasıl anılmaktadır? Ya Ebu Cehil midir hala yaşayan Hz. Muhammed mi yahut nasıl yaşamaktadırlar, hatırlanmaktadırlar? Kimisi iyilikle anılır, kimisi ya hiç anılmaz yahut iyiliğe handikap teşkil etmiş önemsiz bir teferruat olarak anılır. Kimileri hala dipdiri iken, kimileri önemsiz, anılmaya değmez, anılsa da bir anda sönüveren belli belirsiz serap gibidirler, varmış yokmuş arasında. Nasıl anılacağımız nasıl yaşadığımıza, neler yaptığımıza merbuttur. Su borusuna tıkaç olmuş kokuşmuş bir bez parçası olarak mı varolacağız yoksa suyun daha berrak akması için tüm tıkaçları eriten, çürüten ve suyun daha kuvvetli ve berrak akmasını sağlayan katalizör mü olacağız? Artık bir karar vermek ve önümüzdeki barikatları yok etmek, vurulmuş olduğumuz zincirleri parçalamak zorundayız. Bu cendereyi yarıp geçmek ve aydınlığa kavuşmak zorundayız. Allah ile aldatan şeytana ve dostlarına hayır demek zorundayız. Kararımız kaderimiz olacaktır!

Tarih: 20.12.2020 Okunma: 291

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?