SADECE DÜŞÜNÜN...23...

Özgür DENİZ - 02.10.2020

Gözyaşlarımı içime akıtmak istemiyorum ömür boyu ve gözyaşı dökmek istemiyorum yaşadığım her günde. Nedir bu ıstırap, nedir bu acı be? Acı ve ıstırap içinde yaşamaya mı geldik dünyaya? Niçin kalıcı yasalarımız olmuyor bizim? Niçin her şey günden güne tefessüh ediyor her şeyimiz? Niçin birileri kurt oluyor da birileri koyunluğa mahkûm ediliyor? Birilerinin babalarının çiftliği midir ki bu vatan, her şeyi istedikleri gibi dizayn etmeye yeltenmeye çalışıyorlar? Ne yani vatan edebiyatı yapıyorsunuz diye bu vatanın sahibi olduğunuzu mu zannediyorsunuz kendinizi? Niçin ezilip sömürülüyoruz günden güne? Kimiz biz be? Niçin geldik dünyaya? Kimin dünyasına geldik? Her şeyi bir şey ilgilendiriyor, o bir şeyi her şeyin kendisini ilgilendirmesi gerekeni ilgilendirmiyor. İnsan mıyız, hayvan mıyız bilmek istiyorum. Adalet, eşitlik, hak, hukuk diye bir şeyi yok mu bu dünyanın? Birileri tok, birileri aç, birileri acı gözyaşlarına boğulur, birileri şuh kahkahalar patlatır. Birileri şatolarında havuzlar dolusu paralar içinde yüzer, birileri buza kesen ayazlarda sokaklarda donup kalır. Birileri çöplükten ekmek toplar, birileri bir gecede milyonları havaya savurur. Birileri milyarları götürür eli bilmem neresinde dolaşır, birileri tek bir simide sekiz yıl hapsi boylar. Sonra da gelsin din edebiyatı, vatan edebiyatı, gelsin boş hamaset. Benim karnımı nutuklar, hamasetler doyurmuyor bebeğim. Nereden kazandığını nereye savuruyorsun? Geberesiye çalışacam ama hak ettiğimi alamayacam, nasıl bir iştir bu? Beni sömürenlere bile isyan edemeyeceksem, hakkımı arayamayacaksam, an be an ekmeğimi kaybeder miyim korkusuyla yaşayacaksam, sokaklarımda güven içinde dolaşamayacaksam ne anlamı var yaşamanın o zaman? Kul hakkı diye bir şey var be. Ne hak tanınıyor ne hukuk. Ne biçim bir hayat yaşıyoruz lan? Her gün insanlar ölüyorlar pisipisine. Ne zaman dur denilecek buna, kim dur diyecek? Niçin işimizi namusluca, insan gibi yapmıyoruz? Niçin asıl yapmamız gerekenleri yapmıyoruz? Ne politikacıların, ne patronların, ne de bilmem kimlerin kölesi, köpeği değiliz biz. İnsanız ve insan gibi yaşamak istiyoruz lan. Her şey daha eşitler için mi olacak bu dünyada, ya halk için olan, olacak nedir? Bize helal edebiyatı yapılacak ama birileri gün be gün haram indirecekler midelerine, nasıl iştir bu?

 

Ölüm yaşamı anlamsızlaştırır ama anlamsızlaşan yaşamı yaşadığını fark eden insan cesareti kuşanır, çünkü kaybedeceği hiçbir şeyin olmadığını apaçık olarak görmüştür artık. Öleceğim ve terkedip gideceğim bir dünyada niçin köle gibi, kulların kulu gibi, köpek gibi yaşamaya eyvallah edeyim, niçin? Niçin kutsal olgulara kolayca aldanan ve o olgularla kolayca aldatılan gibi sefil biri olayım, sürünün parçası olayım? İnsan onuruna yaraşır yaşamın peşinde koşmak ve insan gibi yaşamak hakkımı almak için son nefesime kadar savaşırım abi. Abi benim gibi olanların dünyasında değilim, mülkünde değilim. Beni de benim gibi olanlar yaratmadı. Tanrı’nın kuluysam, Tanrı’nın buyruklarına tabiyim. Tanrı’nın yapma dediğini yapmam, yap dediğini yaparım. Kim ne diyebilir, kimin ne diyebilme hakkı olabilir? Beni kim hesaba çekecek, bana bu canı kim verdi, ben kimin mülkündeyim? Patronların, politikacıların ördüğü ağların içine sıkışıp kalmışım örümcek gibi ve sürekli onlara korunaklar inşa ediyorum. Vergiyi veren benim, silahı kuşanıp vatanı savunan benim, sokakları nizama sokan benim, tarlada çalışan benim, maden ocaklarında kararan yüz benim, ödevini namusluca yapan benim, üreten benim ama tüketen ve yaşayan ben değilim. Nasıl bir denge, düzen, mizan lan bu? Ben hiçbir şey yapamıyorum, kanunlarla kuşatılmışım ama seçtiklerim benim ürettiklerimle bedavadan yaşıyorlar. Ceylan derisi koltuklara yapışıp kalmışlar, her türlü suçu işliyorlar, hazineyi istedikleri gibi soyuyorlar, üç kuruşa yiyip içiyorlar benim meclisimde, benim sırtımdan dünyayı dolaşıyorlar, istedikleri gibi benim hazinemden tatil yapıyorlar ama ben küçücük bir yanlış yaptığım zaman dağlar gibi suçun altındaymışım gibi yargılanıyorum. Tabi bizi öldüren, boğan şeyler onların umurunda olmaz, benim canım çıksa haberleri bile olmaz. Beni ilgilendiren elbette onları ilgilendirmez. Çünkü onların her tarafından servet fışkırıyor, niye umursasın benim hayatım küçülten şeyleri. Çünkü o zaten bizden biri değil, dünyası çok farklı, belki benim hayatımda ne olup bittiğinden bile habersiz. Hangi ahlak, hangi vicdan, hangi adalet, hangi eşitlik? Ben üç kuruşa talim edecem hakkım olmadığı halde ama birileri benim hazinemden istedikleri gibi payı hak görecekler kendilerine, olur mu lan olur mu böyle bir şey? Nasıl ödeyeceksiniz bu hakkı? Kul hakkı diye bir şey var lan. İnsanlıkla dolu bir dünyada böyle bir düzen olamaz be. Bulmuşsunuz ölü bir toplumu tepindikçe tepiniyorsunuz üzerinde. O da elbette layık olduğunu layığınca gösteriyor!

Tarih: 02.10.2020 Okunma: 304

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İ. hakkı Cengiz

02.10.2020 - 10:13

"Ne yani vatan edebiyatı yapıyorsunuz diye bu vatanın sahibi olduğunuzu mu zannediyorsunuz kendinizi?" Atsız''ı hatırlatan bir cümle... Bir eserinde geçer... Kendisine vatan-millet edebiyatı yapan hâkime, "vatan senin aldığın rüşvet değildir" diye cevap verir. Yakıcı tespitler ve feryatlar, can kardeşim. Bununla beraber, ümit ve cesaret de veren satırlar. Feryadına avazımı katıyorum. Kalemine, yüreğine sağlık. Selâmlar...

Özgür Deniz

02.10.2020 - 10:24

Şahsen aldatılmaya, aklımla alay edilmesine, birilerinin ayrıcalıklı olmasına, birilerinin bu vatanın sahibi olarak kendilerini görüp herkesi hizaya sokmaya ve hesaba çekmeye çalışmasına, insanlık geberirken birilerinin lakayt ve soytarı gibi şaklabanlık yapmasına vicdanım dayanmıyor. Benim keyfim yerinde diye keyfi yerinde olmayan milyonları görmezlikten gelemiyorum gelenden de tiksiniyorum. Herkesin haddini bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Herkesim bulunduğu yerinde farkında olmasını ve ciddiyeti kuşanması gerektiğini düşünüyorum. Neyse şimdi ağzım bozulmasın. İnsan görünümlü itlerden hazzetmiyorum. Tüm kalbimle bilincimle sonsuz teşekkürler saygıdeğer paşam. Kalben bilmukabele.