SADECE DÜŞÜNÜN...22...

Özgür DENİZ - 01.10.2020

Sayın devlet! Kimsin ve kiminsin? Benimsen şayet senden hürriyetimi ve insanlık hakkımı istiyorum. Ne saçmalıyorsun diyorsan, saçmalamıyorum, bilakis acı gerçeği haykırıyorum. Sana ihanet mi ediyorum, seni yok etmek mi istiyorum, terörist miyim? Zaten böyle bir şey olsaydı anamı ağlatırdın. Aksine böyle olanlar dilediklerince dem sürüyorlar senin kudretinin ve hazinenin gölgesinde. Hayır, münhasıran insan gibi yaşamak istiyorum. Ya abi insanlık ödevlerimizi bihakkın milimi milimine yapıyor muyum? Yapıyorum. O zaman insan gibi yaşamak hakkım yok mu? Yaşamıyor musun diyeceksin, yaşıyor muyum sen karar ver. Ha hak derken madde bağlamında algılama. Mesela; soru sormakta bir haktır. Mesela; saf gerçekleri haykırmak ve yanlış yapanların yüzlerine tükürmekte bir haktır. Mesela; düşündüklerimi hiçbir engel ve korku tanımadan özgürce ortaya koymam da bir haktır. Mesela; hak ettiğim bir şey verilmediğinde hakkımı aramak ve aradığımca hakkımın verilmesini beklemekte bir haktır. Ülkemin güzelliklerinin ne kadarından istifade etme hakkım varsa olduğu kadarıyla ne eksik ne fazla istifade etmekte bir haktır. Ama başkaları madde bağlamında dilediklerince hak denirse şayet haklarını sonuna kadar kullanabilmektedirler, diledikleri araziye istedikleri gibi bina dikebilmekte, seninde hazzetmeyeceğin hatta gücüne leke düşürecek insanlarla diledikleri gibi oturup kalkma haklarını sonuna kadar kullanmaktadırlar. Bil ki, senin mevcudiyetin güven ve adalet demektir. Öyleyse bir insan olarak senin gölgende güven içinde olmalıyım ve hakkımı engelsiz almalıyım. Senin dinin adalet, mevcudiyetin güven demektir, çendan öyle olmalıdır ama bu hissedilmelidir. Böyle değilse de sen devlet misin diye sormak hakkımdır. Bunu unutma! Şimdi soruyorum benim devletim misin? Değilsen kimin devletisin? Bileyim ki, bende ona göre hareket edeyim. Ya insan gibi yaşama hakkım varsa onu söke söke alıp insan gibi yaşayayım ya da köleliği gönüllü olarak kabulleneyim.

 

Abi kim ne derse desin, kim ne anlarsa anlasın umurumda bile değildir. Ulan bugün Milliyetçilik edebiyatı yapanlardan daha çok Milliyetçiyim, Din edebiyatı yapanlardan daha çok dindarım, Atatürk edebiyatı yapanlardan daha çok Atatürkçüyüm, Adalet edebiyatı yapanlardan daha çok adaletçiyim. Dillerine pelesenk etmişler olguları, her yaptıkları hukuksuzlukta, haksızlıkta önümüze temcit pilavı gibi sürüyorlar ve tabi bizde yiyoruz elbette ki. Olguları yüzlerine maske gibi geçirmişler ve birazcıkta dillerine sürmüşler dilediklerince dem sürüyorlar. Çünkü yollarını böyle buluyorlar, yönlerini böyle biliyorlar. O maskeyi taktıklarında yüzlerine, yaptıklarına tek ses eden çıkmıyor, her şeyi yapabiliyorlar. Bir bakıyorum ki, milliyet birilerinin tekeline girmiş ve istediklerini milliyetsiz, vatansız ilan edip dilediklerince ahkâm kesiyorlar, vatandan tard etmeye, mazgallardan bakmaya mahkûm ediyorlar. Keza din birilerinin tekeline girmiş, din bezirgânları istediklerini tekfir edip kafalarına göre yargılıyorlar, dilediklerince ahkâm kesiyorlar, kendileri dinsiz ama dinsiz yaftası vurdukları ama kendilerinden daha dindar olanlar tek suçlular. Hakeza; Atatürk birilerinin tekeline girmiş, dilediklerini Atatürk düşmanı ilan edip dilediklerince hareket ediyorlar. Ve hakeza; birileri de adalet havariliğine soyunmuş ve adalet sanki onların olmuş ve kendilerini terazinin bir kefesine başkalarını öbür kefesine koymuşlar ve ağır gelen kendileri olmuş, böylece de adalet onların tekeline girmiş, ancak kendileri adaletin dili bilinmiş, böylece de dilediklerince söylenir olmuşlar. Oysa adaletin a sını bulamazsın kendilerinde arayıp soracak olsan. Adaleti yüceltip göklere çıkarmışlar ki, yerde adaletten söz edilmesin ve adalet aranmasın, isteyen adaleti ahirete bıraksın. Ama bir bakıyorsunuz ki, milliyeti bozan bunlar, dini bozan bunlar, Atatürk’ü batıran bunlar, adaleti öldüren bunlar. Her türlü nane bunlarda ama olgular bunların yüzlerine geçirilince hepsi temiz oluvermiş bir anda. Ama bizler pir-ü pak olsakta kıymet-i harbiyesi yok. Çünkü biz kim oluyoruz ki, sıradan insanlarız işte, bunların üzerlerine basıpta yukarılara tırmanacakları bir merdiveniz. Bunlar bizimle can bulurlar, bizler bunların sayelerinde canlarımızdan oluruz. Ahhh be insançocuğu!

 

Sayın devlet! Devlet gibi devlet olmanı istiyorum. Herkesin devleti olmanı ve herkese eşit davranmanı istiyorum ve bekliyorum da bunu. Sana ben devletim dedim be ömrüm boyunca. Bu benim insanlık hakkımdır. Mesela; haksızlığa uğradığımda adaletine güvenmek ve inanmak istiyorum. Benim savcılarım, avukatlarım, hâkimlerim var demek istiyorum, beni korurlar, kollarlar diye inanmak istiyorum. Kadı’nın karşısında kimlerin yan yana yargılandığını ve kimin haklı bulununca kimin Kadı’nın kararına boynunu büküp riayet ettiğini çok iyi biliyorum. Tanrı değilsin devlet, Tanrım da değilsin. Mutlu ve özgür yaşamak istiyorum, mevsimlerin tadını çıkarmak istiyorum, geleceğimden yana korku ve endişe içinde olmak istemiyorum, hayal kurmak istiyorum, verilen ömür süresince yaşamak sevincini duyumsamak istiyorum. Ekmeğimi Tanrı verdi bana ve ancak Tanrı alır onu. Benim gibi olanların benim ekmeğimi elimden alabileceklerine inanmak istemiyorum. Bunu bana sunmak zorundasın devletim olarak, benim devletimsen. Benim kaderimi istediğin gibi çizemez, çizdiremesin. Kaderimi ben çizerim ve çizeceğim. Teröristsem cezamı kesersin, değilsem de benim hürriyetime dokunamazsın. Bu zulümdür, adaletsizliktir. Benim seçtiklerim irtikapçı oluyorlar, kanunsuzluk bataklığında debeleniyorlar, her şeye istedikleri gibi sahip oluyorlar, istedikleri kişilerle görüşüyorlar, dilediklerince dem sürüyorlar ama biz insanlar, asil insanlar, seçen insanlar sürünüyoruz. Bu adalet midir Tanrı aşkına? Biz insanların kaderlerini etkileyen her şeyde bizim kararımızın geçerli olmasını istiyorum. Kararı biz verelim istiyorum. Niye böyle olmuyor? Biz gün gelip karşısında diz çökülüp, gün gelince köpek muamelesi görecek insanlar değiliz. Ki, sen nasıl insanlar istiyorsun kendine? Hem kendi onurlarını hem de senin onurunu koruyacak insanlar mı yoksa kendi onurlarını ve seninde onurunu düşünmeyecek, düşürecek insanlar mı? Bunu düşün ve onurlu bir karar ver olur mu?

Tarih: 01.10.2020 Okunma: 310

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?