SADECE DÜŞÜNÜN...13...

Özgür DENİZ - 22.09.2020

Haddizatında politikayla pek işim olmaz ve girmekten de hazzetmem politikanın kanlı, kirli, karanlık, bulanık ve insan yutucu, boğucu sularına. Keza politika tefrikanın da başat müsebbibidir, kardeşi kardeşe düşman ettiği yalan değildir. Başka türlüsü kabil midir? Kim bilir? Çünkü politikaya girildiği zaman illaki netameli mevzulara dokunmak zorunda kalınır ve söyleyecek çok şey olur. Dünya güvenli bir yer değildir! Misal; İranlı komutanın katli, Kaşıkçı olayı, içeriye dönük olaylar vb. nice olaylar konusunda illaki çözümlemeler yapılır, fikirler serdedilir ve tabii ki de bunlar indi mülahazalardan, öznel yorumlardan ileri giden şeyler olmaz ama bunlar bizim işimiz değil. Binaenaleyh, kendi dünyamızda fikirlerle cebelleşmek daha iyi geliyor diye düşünüyorum, çünkü bu iyileştiriyor yahut sakinleştiriyor. Geçelim! Bir kezliğine pek politika sayılmaz ama yine de politikayla iltisakı olan bir olay hakkında yüzeysel olarak naçizane birkaç şey söylemek geldi içimden, çünkü içimi çok acıttı, benzeri nice şeylerin acıttığı ama susmak zorunda kaldığımız şeyler gibi. Vahşi kapitalizmin merkezi ve merkezinden tüm dünyayı kontrol eden jandarması konumunda olan ABD de alçakça, aşağılıkça, vahşice bir cinayet işlendi, insanlığın gözü önünde. ABD, Küresel Derin Emperyalizmin silahıdır yani dokunan ama dokunulmayan maşadır! İstendikten sonra mebzul miktarda sebep bulunabilir hatta farklı kulvarlara dönük sorgulamaların tetiklenmesi içinde işlenmiş olabilir. Olan her şeyin bir sebebi vardır ama yine de insan eliyle tutuşturulur her ateş, çünkü yeniden şekillendirmek icap etmektedir insanlığı ve dünyayı. Ne ekersen onu biçeceksin, elma ağacı diken armut toplayamaz! Münhasıran düşünelim ve kendi kafamızla düşünelim. Hangi sonuç tezahür etmesin ki, bir sebebi olmasın? Sebepsiz sonuç olmaz. Keza her hareket bir gayeye mebnidir, ister olumlu olsun, ister olumsuz. Hareketimizi biz belirler ve kontrol ederiz ama! Şu âlemde tek bir şey olmasın ki, olmasının altında bir sebep bulunmasın. Var olan her şeyin ontolojik bağlamda bir hikmeti ve dünya hayatı bağlamında da bir sebebi mutlaka vardır. Geçelim! Küresel deli, katil bir faşisttir. Elbette ataları da katildiler. George Floyd’u öldürten de tam karşımızdadır. Elbette bir hedefe matuftur ve bunu münhasıran kendisi ve sırtını yasladığı büyük efendileri bilmektedir. O hem vahşi bir kapitalisttir hem de azılı bir faşisttir. Çükü faşizm ve kapitalizm ikisi eşgüdümlü hareket eder yani iç içe gibi şeylerdir. Birbirlerini beslerler. Faşizm olmasa kapitalizm, kapitalizm olmasa faşizm olmaz kolaylıkla. Bu yöndeki meyillerin farklı taktikleri ve izdüşümleri vardır. Orası bizim işimiz değildir. Bunu niye yaptı? Elbette bir sebebi vardır. Bazen işlenen cinayetler kutsallarla makulleştirilmek ve normalleştirilmek istenirler. Yani dine de cinayeti onaylatmak, bir nevi dini cinayete alet etmek isterler. Zaten dinin alet edilmediği hangi alan yoktur ki, din adeta bir tecime aracı olmuştur, alınıp satılan bir meta derekesine indirgenmiştir. Geçelim küresel faşist delinin alçakça cinayetine: Elbette bu netameli bir yeltenmedir ama yine de sebepsiz değildir, mutlaka büyük mikyasta bir sonuç doğurması arzu edilen ve küçük mikyasta tahakkuk eden bir durumdur. Tahlili bizim işimiz değildir. Daha önce demiştim ve yine söylüyorum, dünyanın yönü zifiri karanlığa doğru gidiyor, zaten karanlıktayız ve daha da karanlığa hazır olmalıyız. Ve bu spontane gelişen bir durum değildir. Sistemli, denetimli, bilinçli bir yöneltmedir. Her koyun kendi bacağından asılır; küçük mikyasta doğruluğu bulunan ama büyük mikyasta doğru olmayan bir sözdür. Tepkimizi elbette koymalıyız ama teennili de olmalıyız. Akıl boşuna verilmedi ve kafa denilen kavanozda çürümek için durmuyor!

Tarih: 22.09.2020 Okunma: 352

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?