YOKSULLUK KADER OLAMAZ...

Özgür DENİZ - 30.08.2020

Yeryüzü toprakları, gerçekten, feci şekilde yoksulluk kokuyor. Çok acı ve hazin bir yoksulluk. Dünya dediğimiz devasa yeryüzünde, bir uçtan bir uca yoksulluk kol geziyor ve bunu her an hissediyorsunuz. İnsanlığının en az yüzde doksan beşinin yoksulluğun pençesinde yaşadığı dünyalılarız. İnsanlık bunu hak etmiyor, çünkü hak ettiği bir şey olmadığı gibi, hak etmesine tek bir neden de bulunamaz. Azim ve şedit bir adaletsizliğin ve lanet sömürünün intaç ettiği neticedir bu. Ve yoksulluğun kokusunu hiçbir çiçeğin kokusu bastıramıyor; üzerini de, kutsallaştırarak varlıkları sayesinde hayatları çalıp rızkları gasp ettiğimiz hiçbir olgu örtemiyor. Olguları ne kadar kutsallaştırırsak, insan hayatını da o kadar ucuzlatıyoruz. Çünkü hayatları, kutsallaştırdığımız olgular uğruna harcanacak basit bir şey gibi görüyoruz. Oysa asıl kutsal olan, bizatihi hayatın kendisidir ve olgular, hayatları hayatlandırmak için birer vasıtadırlar. Peyderpey azaldığını düşündüğümüz, bitevi etkisinin azaldığını hissettiğimiz, yok olmasından dolayı mütemadiyen acı çektiğimiz ne kadar değer varsa hepsinin arka planında yoksulluk vardır. Yoksulluk, değerleri bir bir öğüten değirmen gibidir. Yoksulluk, her türlü suiistimale açıktır ve suçların başat sebebidir. Zalimleri de güçlendiren ve güldüren bir olgudur. Nice insanlar vardır çok çalışırlar ama az kazanırlar, nice insanlar vardır az çalışıp hatta hiç çalışmadan çok kazanırlar. Birileri sürekli tokken, birileri hiçbir zaman yeterince doyamazlar hatta hep aç yaşarlar. Her toprakta ki küçücük bir azınlığın o toprakta ki büyük çoğunluğun hakkına çöküp, kendileri hiçbir bedel ödemeden madden zirvelerde bir hayat yaşarlarken, en büyük bedelleri ödeyenler aşağının da aşağısında bir hayatın kıskacında can çekişmektedirler. Boş mide ile uyumak ne demektir bilir misiniz? Çöplükten ekmek toplamanın ağırlığını hissedebilir misiniz? Çocuğunu aç yatıran bir annenin duygularını anlayabilir misiniz? Beleşçilerin, yatarak kazananların domuz gibi yaşadığı topraklarda, ömrü kan ter içinde çalışarak geçmiş birinin madden biteviye aynı yerinde sayması ne demektir kavrayabilir misiniz? Yoksulluk, kader değildir ve kader olamaz. Yoksulluk, insanlığın ortak mülküne çökerek devasa sermaye terakümü elde eden bir avuç azınlığın, büyük çoğunluğu yaşamsal gereksinimlerini bile karşılayamaz duruma getirerek onları gayr-i insani bir yaşama mahkûm ettikleri zalim sondur. Bugün, yoksulluk, kıtaları dolaşmaktadır ve insanlığı ezip geçmektedir. Kim bilir kaç çocuk şu an ölümü beklemektedir ve ölmekte olan her çocuğun da bir ailesi vardır. Yoksulluk, hayallerin katilidir ama asıl katiller, caniler yoksulluğu yaratanlardır. Bugün kaç çocuk münhasıran yoksulluk nedeniyle okuyamamaktadır ve kaç çocuk açlıktan dolayı ağır ağır kanı çekilerek ölmektedir biliyor musunuz? Siz hiç almak istediği kitabın parasını öğrendikten sonra ve etrafa mahcup bakışlar gönderdikten sonra başını eğip sessizce kitapçıyı terkeden çocuğa şahit oldunuz mu? Nedir acaba böylesi bir mahkûmiyetin sebebi? Kimdir suçlu? Nice topraklarda dinin bile yanlış anlaşılıp, adeta büyük suçlara temel teşkil etmesinin arka planında bile yoksulluk bulunmaktadır. İnsanları şiddete sevkeden en güçlü etken yoksulluktur. Her türlü terörizmi gerçekte besleyen en önemli etken yoksulluğun ta kendisidir. Yoksulluk, maalesef insanlık dünyasına ait bir şeydir ve vicdanı tükenmiş insanlığın ruhsuz çocuğudur. Doğan her çocuğun yaşamak ve okumak hakkı vardır ama her çocuk, zalim pazarların, merhametsiz ve adaletsiz piyasanın ucuz birer işgücü derekesine düşürülmüşlerdir. Çünkü yoksulluk onlara başka bir opsiyon bırakmamıştır. Dünyada hükümran olan vahşi kapitalist sistem yerle yeksan edilmedikçe ve yerine büyük insanlığın gönencini erek edinmiş insani bir sistem ikame edilmedikçe yoksulluk yok olmayacaktır ve hep kader olarak görülecektir. Yoksul olarak yuvalarından ayrılanlar vazifelerini ifa ettikten sonra yine yoksul olarak dönerler yuvalarına. Doğmuş olmakla nice güzellikleri hak etmiş olanlar, hak ettikleri güzellikleri hiçbir zaman yaşayamazlar, çünkü boyunlarında yoksulluğun ağır zincirleriyle yaşarlar. Yoksulluğun, dili, dini, vatanı, milliyeti yoktur, o ortak kaderidir yoksullaştırılanların. Acı, hüzün, huzursuzluk, mutsuzluk, uykusuzluk, cehalet, esaret, sefalet, düş kırıklığı, dünyayı sırtlamak, dinlenmeden çalışmak ve kahır ve keder içinde ölmek, yoksullaştırılmışların ortak kaderleridir maalesef. Ama her şeye rağmen dünyanın yönünü değiştirebilecek gücü de bünyelerinde bulunduranlar da velakin taşıdıkları devasa gücünde farkında olmadan yaşayıp gidenlerde onlardırlar. Sadece uyanmaları iktiza ediyor sadece ve gerçeği görmeleri. İşte o vakit seyreyleyin âlemi!

 

NOT:

 

KEFERNAHUM diye bir film var. Mutlaka ama mutlaka, olabildiğince dikkatle ve farkındalıkla izlemenizi şiddetle öneririm naçizane.

 

ÜÇ SÖZ:

 

‘’’’Gençler! Bu Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak sizlersiniz. Cumhuriyet, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister.’’’’

 

Mustafa Kemal ATATÜRK

 

‘’’’Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için, insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen yeterli.’’’’

 

Karl MARX

 

‘’’’Her şeyi SORGULA.’’’

 

Karl MARX

Tarih: 30.08.2020 Okunma: 400

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?