ÇALINAN HAYATIMIZ...

Özgür DENİZ - 08.07.2020

İhmal edilmiş, geri bırakılmış, hayatı boyunca çalışmış ama ürettiği ne varsa çalınmış, kendi ürettiğinden hak ettiği payı hiçbir zaman alamamış insanlarız. Hiçbir zaman hayatın hiçbir yönünde hak ettiğini bihakkın alabilmiş insanlar değiliz. Bize ait olan ne varsa, hak etmedikleri, hakları olmadıkları halde alanları, haklarımıza el koyanları, bizleri bile göre soyanları tazim ve tebcil eylemişiz. Bizdendir diye bizden saydıklarımızın pisliklerini görmezlikten gelmiş, onları daima onore etmiş ve bizleri soymaları için yol vermişiz. Önümüze konulan kallavi laflara, cesametli olgulara inanmış, aldanmışız. Hiçbir zaman eşit bile olabilmiş insanlar değiliz. Haddizatında yaşamı çalınmış insanlarız. Boş laflarla, kof nutuklarla, kuru vaatlerle aldatılarak ömrümüz geçti gitti. Geçip gitsin diyoruz, kendimize bir gram saygımız yok. Bizdense, bizi aldatabilir diyoruz. Bir gün bile sormaya, sorgulamaya tenezzül etmedik niçin ama niçin diye. Bir avuç azınlık, milyonların emeğini, ekmeğini, yarınlarını, umutlarını, hayallerini, düşlerini, göz göre göre yaşamını çaldı, çalıyor, çalmaya devam ediyor. Ve çaldıranlar, kendi elleriyle çaldırıyorlar. İnsan kendine verilmiş olana bu kadar düşman olur ve elinde olandan bu kadar kolay vazgeçer mi? Niye böyle oldu, böyle oluyor? Niye böyle yaptılar? Hangi hakla, hukukla böyle oldu? Oysa bir ömrümüz vardı ve yaşamak için vardı, bir daha da olmayacaktı. Feda etmek, feragat etmek için değildir. Çünkü gidişin dönüşü olmayacaktı. Kin, nefret, düşmanlık, sömürü, zulüm, ölüm dolu bir hayatı hak etmiyorduk. Nereye kadar, ne kadar daha böyle sürüp gidecek bu hayat? Düşmanlıklarla, zulümlerle, ölümlerle rezil ediyoruz güzellik dolu güzelim hayatı. Niye ve kim için feragat ediyoruz yaşamaktan? Değer mi? Böylesi bir hayat yaşanmaya değer mi? Artık bir zaman sonra hiçbir şeyden haz alamaz oluyorsunuz. Oysa bu hayatta barışta var, sevgi ve dostlukta var. Niye bu toplumun yaşam standardını yükseltmiyoruz? Niye bu topluma hak ettiği yeri ve hayatı sunmuyoruz? Niye bu topluma güzel bir hayat sunmak için düşünmüyoruz, çalışmıyoruz, üretmiyoruz? Kusasıya kadar yemeye mi geldik buraya? Kara ruhlu kara cellatlara daha kaç yaşam feda edeceğiz? Bir gramlık beyne sahip olanlar, yaşamak nedir bilmeyenler, sevmekten anlamayanlar için daha ne zamana kadar sevinçlerimizi erteleyeceğiz? Korku sopasıyla bizleri hizaya getirmekten başka hiçbir şeyden çakmayanlara eyvallah ediyoruz gönüllü olarak. Kafası tehditten başka hiçbir fikir taşımayan cahillerin, dördüncü tür yaratıkların oyuncağı oluyoruz göz göre göre, bile isteye. Daha ne zamana kadar kaderimizi başkalarının insafına terk edeceğiz? Niçin haklarımızı bilmiyoruz, aramıyoruz, almak için yapacağımız bir şey varsa yapmaktan imtina etmemizin sebebi nedir? Niye haklarımızı bizden zorla alanların karşılarına geçip; vermediğiniz şeyi alamazsınız diyemiyoruz? Niçin namussuzlara karşı namuslu olmuyoruz? Niçin namussuza karşı namuslu olandan yana tavır almıyoruz? Niçin namussuzlar kadar cesur olmuyoruz? Bir avuç azınlığa feda mı ediyoruz bize armağan edilmiş ömrümüzü? Ne uğruna? Bir hazine verilmiş ama kullanan, yaşayan sen değilsin. Niçin peki? Yazmakta, yaşamakta zül geliyor böylesi bir hayatta. Çünkü hiçbir şeyin anlamı yok!

 

DE ONA

 

O ki, birgün, bu dünyaya, isteyip istemememize bağlı olmayarak, büyük kaderin tecellisi mucibince gelecek olursa yani meçhul olan senden meçhul olan bilinir olacak olursa ve o geldiğinde yahut büyüdüğünde, ben olmazsam yanında ya da olsam da yanında söz söyleyecek fırsatım olmazsa yahut fırsatım olur ama o algılayıp anlayacak yetkinliğe erişmemiş olursa, benim için de ki ona; bu ülkeyi çok sevdi, karşılık beklemeden sevdi, her şeyini bu ülkeye verdi ama hiçbir şey almadı bu ülkeden, almak düşüncesi de olmadı zaten, üstelik aldıkları da alındı elinden ve kahpece ihanete uğradı. De ona; umarsızca, hesapsızca, sonunu düşünmeden de. Bilsin, unutmasın, uyumasın ve hiçbir şey uğruna vazgeçmesin hayatından ve hiçbir hakkından feragatte etmesin hiçbir şey uğruna. De ona, uğruna yaşamından vazgeçeceği hiçbir şey olmadığını bilsin. Ölümü değil yaşamı yüceltsin ve yaşatmak uğruna yaşamak için ne gerekiyorsa yapmaktan da geri durmasın. De ona; öğrensin, bilsin, anlasın dediklerini. Hissetsin, demek isteyipte diyemediklerimi. Hissedebilirmişsin de ona!

Tarih: 08.07.2020 Okunma: 389

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?