ÇÜRÜYÜŞ...57...

Özgür DENİZ - 22.06.2020

İnsan, insandı ve şerefli olarak varolmuştu (((ki, gerçekten de, insan demek filhakika şeref demekti, ta ki şeref insan olmaklığa mütenasip davranmaksa ve nasıl olunmalıya verilecek bir cevapsa))) ama ne yaptı? Kutsal varlık olma mahiyetini, izzetini, onurunu, asaletini, şerefini, kendisi dışında hiçbir varlığa bahşedilmeyen ulvi değerlerini ve mümeyyiz yetilerini nisyana terketti. Hülasa; insan olduğunu unuttu! Tedricen tükenmeye, tükendikçe yitmeye, yittikçe çürümeye yüz tuttu. Kendisine vermediği değeri şeylere vermekten imtina etmedi. Kendisini övmediği kadar şeyleri övmekte cömert davrandı. Böylece de şeylerin kurbanı olmaktan kurtulamadı. Böyle yapmak neyi intaç ederdi, edecekti, etti? Hiç kuşku yok ki, kullara kul olmayı, mezelleti ve meskeneti, izzetsizliği, izzet-i nefsini alçaltan her şeyi tolere etmeyi, ruha ıstırap çektirmeyi ve kendini küçülttüğü ama gerçekte küçük olanları büyülttüğü için büyüttüklerine yaltaklanmayı, dalkavukluk etmeyi, onların karşısında maymun gibi davranmayı intaç ederdi ve etti. Artık insan mıydı o? Hayır, belki hayvan bile değildi. Ama insanmış ve insanca yaşıyormuş gibi yaşamaya devam etti. Şimdi alıp karşınıza sorsanız; kaybettiklerini ve kazandıklarını say deseniz, emin olun ki hiçbirini sayamaz ama kazandığını varsayar. Zira o artık bozulduğu için kazandığını ve ne kadar iyi bozulursa o kadar iyi kazanacağını bilmektedir. Çünkü bilmektedir ki, düzelirse kaybedecektir, öyle ya düzgün olanların kaybetmeye mahkûm olduğu bir dünyada yaşamaktadır ve bozulmanın normal görüldüğü, bozulanın itibar kesbettiği bir dünyada yaşadığı içinde bozulmayı normalmiş gibi algılamakta, anlamaktadır, bu sebeple de kendisini normal görmektedir. Ki, bugün ben Müslüman’ım diyene bile Allah’ın ayetini okuyamıyorsunuz. Anında damgayı yiyorsunuz. Çünkü Ayete mugayir bir yaşam sürdüğü ve Ayet yaşamını yalanladığı, onu perişan, rezil, sersefil ettiği için ağırına gidiyor. Bu dünyada bozulmayan anormaldir maalesef!

 

Tüm olguları yanlış okuduğumuz gibi din olgusunu da yanlış okuyoruz ve emin olun ki ve dahi kutsal yasalar üzerine büyük yemin ederim ki, din olgusunu yanlış okuduğumuz müddetçe de aldatılmaya, ezilmeye, sömürülmeye mahkûmuz. Şeytan sizi Allah ile aldatmasın diyordu ya ayet, maalesef hep aldatılıyoruz. Zira nasıl olaylaşması iktiza ettiğini bilemeyeceğimiz için olaylaştırıldığı haliyle alıp tolere edeceğiz din olgusunu. Dolayısıyla aldanacağız. Din olgusunu; dine muhalif olduğunu sananlarda, dinin tarafında olduğunu düşünenlerde yanlış okumaktadırlar ve buradaki yanlışlardan kârlı çıkansa vahşi kapitalizmidir, komprador pezevenklerdir. Maalesef komprador pezevenklerin en iyi ve ustaca kullandıkları yegâne şey dindir ve din onların ellerinde terbiye edici bir kırbaç, uyuşturucu bir afyondur. Evet, yaşadığımız dünyada din afyondur maalesef ve bu katıksız hakikattir. Ve bizleri inandığımız dinle dövmektedirler, terbiye etmektedirler, uyutmaktadırlar. Ne hazindir bu! Çünkü sana ait olanı, senden olmayan eline geçirmiş, kendi malı kılmış ve seni senin olanla dövmekte, terbiye etmekte, uyutmaktadır. Zira insanların sustukları ve susturuldukları yegâne olgudur din olgusu. Ve din konusunda ki masum düşünüşleri, zalimce vuruluşlarını tevlit etmektedir. İnsanlık tarihinde niçin din üzerinden yürüyenler insanlık tarafından tazim ve tebcil edilmişlerdir her daim ve onlara mutlak itaat edilmiştir? Çünkü din direkt olarak ruha hitap eder, duyguları etkiler ve harekete geçirir. Akılsız olmayacağını söyler ama tutsağı oldukları şahıslar onlara aklın tehlikeli olduğunu öğütler, artık onları yüceltmişlerdir ya ve dinin tecessüm etmiş hali olarak görmüşlerdir ve bilmişlerdir ya, dinin dediği değil onların söyledikleri muteberdir gayrı ve din ne söylerse söylesin hükümsüzdür. Ve dünyada en iyi kazandıran ticaret nedir derseniz, zerre tereddüt etmeden derim ki; din ticaretidir. Din hiçbir zaman yok edilmek istenmedi, ta ki en azılı din düşmanları tarafından bile. Çünkü insanlık üzerinde ki tesirini çok iyi biliyorlardı ve biliyorlardı ki, din yok olursa dünyanın yok olması elden bile değildi. Öyleyse din yok edilmemeliydi ama istendik şekilde yeniden dizayn edilmeliydi, kazandıracak şekilde ve kazandırdı da her devirde. Oysa din, kalpsiz dünyanın kalbiydi ve öyle olmalıydı ama gerçek anlamda öyle olmalıydı ve dahi mezellete ve meskenete mahkûm edilenlerin isyanlarının ve çığlıklarının sesi, soluğu olmalıydı. Yani uyutan değil uyandıran, susturan değil konuşturan, oturtan değil koşturan, itaat ettiren değil isyan ettiren, köleleştiren değil özgürleştiren, zalimleştiren değil adil kılan, ahlakçı kılan değil ahlaklı kılan, biat ettiren değil sorgulattıran olmalıydı. Hülasa; insan yapan olmalıydı, insanlığı öldüren değil! Bu dünyada ki gerçek savaş nedir bilir misiniz ey insançocukları? Dinin dinle savaşıdır inanın!

Tarih: 22.06.2020 Okunma: 341

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?