ÇÜRÜYÜŞ...51...

Özgür DENİZ - 16.06.2020

Ne diyordu adaletin yeryüzünde ki tecessüm etmiş hali olan Hz. Ömer? Tarihin aktarıp, dilin söylediği odur ki; ‘’camiyi yık ama adalet ayakta kalsın.’’ Ne kalbin hükmüne, ne aklın hüccetine mugayirdir bu söz, her ikisiyle de mütenasiptir. Öyleyse gerçekliği vardır. Bir de söyleyenin kim olduğu biliniyorsa söylenene eyvallah olsun, şüphe etmeyiz evvelAllah. Keza ne diyordu kutsal yasa? ‘’Bile bile hakkı örtüp gizlemeyin’’ diyordu değil mi?  Ne yani, şimdi hakkı örtüp gizleyelim, batılı aşikâr eyleyelim, zulmün şarkısını mı söyleyelim? Hayır, hakikat ne ise odur ve olduğu gibi haykırılacaktır çağlardan çağlara, nesillerden nesillere ve her daim adaletin şarkısı terennüm edecektir dillerde. Şerefsizce çiğnemeyeceğiz hakkı, unutmayacağız hakikati ve hiçbir zaman uyutulup, unutulanlardan olmayacağız! Unutulduğumuz an hatırlatacağız kendimizi. Aklımızın gücüyle, kalbimizin hissiyatıyla, gövdemizin iradesiyle ve otu saniyelik bir el kıvraklığıyla hatırlatacağız. Uykumuz bile kâbus olacak zalimlere. Zalimin zulmüne mi maruz kalırız? Korkarsak namerdiz! Bu dil zalime yaltaklık yap diye verilmedi, bu kalp iki sevgiliye âşık olsun diye atmıyor, bu el komprador pezevenklere açılmak için değil, bu kafa sahte tanrıların önünde eğilmek için durmuyor bu gövdede. Sonra da layık olduğumuz şeye isyan edermiş modunda poz verip kahpelik edemeyiz. Nasıl layık olunursa öyle layık olacaksın ki, aradığını bulacaksın. Ebedi suskuya mı tutsak olmamız iktiza ediyor çark kolayca dönsün, mazlumlar ezilsin, zalimler gülsün diye? Hayır, ne zalimi güldüreceğiz, ne mazlumu öldüreceğiz, adaleti söyleyeceğiz daima. Susmamız isteniyor, ecelimizi beklememiz isteniyor, adaletin şarkısını söyleyen diller lal olsun isteniyor. Böyle olmayacak, adalet zalimin hükmünü ref edecektir.  Öyleyse dile gelsin adalet!

 

Bu toprakların kaynakları, bu toprağın çocuklarına yeterde artar bile. Yalan mı? Yalan diyenin o iğrenç suratına tüküreyim. Yeter ki adalet olsun, yeter ki adaleti egemen kılacak insan bulunsun. Yeterki zalime ve zulmüne dur denilsin, zalimlerden hesap sorulsun. Almasını bilmiyorsak, vermesini bilmeyecekler hiçbir zaman. Ve öylece etleri sıyrılmış kemikleri bekleyeceğiz! Yazıklar olsun! Birileri ölürlerken birilerinin gülmelerini temaşa etmek zorunda mıyız ve böylesi bir soysuzluğu sindirmek insanlıkla bağdaşır mı? Nasıl bir midemiz var ki, her şeyi alabiliyor içine? Bizleri kandırıyorlar ey insançocukları! Vallahi, billahi, tallahi ve dahi kutsal yasalar üzerine büyük yemin ederim ki göz göre göre uyutuluyorsunuz ve bile isteye uyuyorsunuz. Ne zaman uyanacaksınız, ne zaman kıyama duracak ve gasp edilen hakkınızı almak adına hesap soracaksınız? Ne zaman mülkü size emanet eden Allah ile aldatılmaya son vereceksiniz? Geçelim! Bir Asgari Ücret tantanasıdır gidiyor, insançocuklarını ne kadar yoksullukla memnun edebiliriz riyakârlığıdır bunun adı. Oysa bu ülkede istenildiği takdirde (((asla idealde değil, orası konuşulursa hop oturup hop kalkarlar komprador pezevenkler ve işbirlikçileri))) 5000 TL bile verilebilir. Yeter ki vermek isteyelim! Ne konuşuyor bu insan diyorsanız, gerçekleri konuşuyorum, adaleti haykırıyorum, sizin inanmak istediklerinizi değil. Batılın, üzerine örtülerek gizlenen hakikati söylüyorum. Bu topraklar tahmin ettiğinizin ötesinde mümbittir, zengindir ama paylaşılmak istenmiyor. Zira paylaşılırsa azalır ve azalırsa egemenlik hayal olur, çünkü herkes eşit olur. Geçelim! Bu topraklarda hüküm süren Cemaatçilerin içlerindeki kefereler, Milliyetçilerin içlerindeki kefereler, İslamcıların içlerindeki kefereler, Kemalistlerin içlerindeki kefereler, Sosyalistlerin içlerindeki kefereler, bu kitlelerin ana gövdesini oluşturan Anadolu çocuklarının kanlarını emiyorlar, terlerini, yaşlarını, emeklerini sömürüyorlar ve canlarına okuyorlar. Anadolu çocuklarını birbirlerine düşman ediyorlar, atomize ediyorlar ve içlerine sızıp onlara hükmediyorlar. İhanet edeni silkeleyip atmalıyız, nasıl olsa hüküm bizim değil mi ve hükmümüzü konuşturmuyor muyuz gereken zamanda, elbette ideal anlamda değil, sınırlanmış haliyle ama o bile kifayet eder korkutmaya. Niçin münhasıran birilerine mahkum olalım? Anadolu çocukları pisipisine tükenirlerken, onlar bitevi palazlanıp büyüyorlar, kuvvetleniyorlar ve hükmediyorlar. Bu kafayı ne diye taşırız ki? 

Tarih: 16.06.2020 Okunma: 310

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?