KAPANMAYAN AÇIK...

Özgür DENİZ - 30.04.2020

Birgün, kara yüzlü, elleri kanlı zalim sömürgenlerin kirlettiği toprak uyanacak, damarlarına akıtılan tüm irinlerinden arınacak ve insanlık toprağına özgür ve çiçekli baharlar gelecek elbet. Küçücük bir virüs karşısında teslim bayrağı çeken o zalim ve vahşi sömürgenler, büyük insanlığın birleşik gücü karşısında çekecekler o kara bayraklarını ve oldukları yere çökecekler. Öyle bir güneş doğacak ki, o güneşi örtmeye, karartmaya hiçbir kötülüğün gücü yetmeyecek. Tüm insanlık kardeşçe kucaklaşacak, o özgür ve çiçekli baharların güzelleştirdiği, güneşin döküldüğü insanlığın ortak sofrasında. Kimse kimsenin elindekine göz dikmeyecek, çünkü elindeki kendisine yetecek ve kimse de yetenden fazla almayacak, hem de gönüllü olarak. Herkesin ihtiyacını görecek bir dünya varolacak, çünkü toprak özgürleşecek, insan açgözlülüğüne son verecek. İnsanın insandan korkup kaçtığı kara günler geride kalacak ve unutulacak, insan kardeşine kardeşçe koşacak her bir insan. Bana inanın, inanın bana güzelinsanlar! İnsanlık direne direne, düşe kalka, yorula yorula ilerliyor güneş, aydınlık, barış ve umut dolu yarınlara doğru. Hiçbir felaket, hiçbir kötülük, hiçbir zulüm, hiçbir ölüm, hiçbir sürgün, hiçbir acı yolundan döndüremeyecek onu. Çünkü o yol, inançla örülmüş, kardeşlikle perçinlenmiş, emekle yoğrulmuş, kavgayla çelikleşmiş, terle, yaşla, kanla ıslanmış bir yol. O yol, tez canlıların, ölücanların, korkakların, sonundan korkup vazgeçenlerin yolu değildir. O yol, hiçbir ölümle şarklıları susmayan, hiçbir korku karşısında yürekleri dağılmayan, yumrukları her daim sıkı, adımları her zamanda insicam içinde olan, tüm bedellere rağmen elleri kenetlenmiş güzelinsanların yoludur. O yol, yaşatmak için yaşayanların, zafere adanmışların, geride kalanlar koşmaya devam etsinler için ölenlerin yoludur. O yol, hiçbir zaman ihanetle kirlenmedi, hiçbir geri çekilmeyle lekelenmedi, her daim hep ileri, daha ileri, zafere ve ışığa koşanların yolu oldu. Çiçek çiçek gelecek baharlarımız ve ışık ışık büyüyecek umutlarımız. Bastığımız her çiçek yeninden doğrultacak başını, vurduğumuz her insan yeniden dirilecek başka bir bedende, yolları bitmeyecek dünyanın ve yenileri açılacak kapanan yolların yerine, ne kışlar erteleyebilecek baharın gelişini ne fırtınalar sürükleyip götürebilecek bilinmezliklere düşlerimizi. Hiçbir zulüm ebedi, hiçbir zalim sonsuz ömürlü değildir dünyada ve hiçbir acı sonsuza değin sürmeyecek. Hiçbir salgın, hiçbir zulüm, hiçbir ölüm yok edemeyecek insanlığı tümden. Birgün ellerimiz uzanacak başka ellere ve ellerimiz birleşince tüm dünyayı saracağız, yoksul bir çocuğun gözlerinde gülen biz olacağız. Birgün emperyalizme karşı dövüşen insanların zaferine tanıklık edecek tüm dünya. Vahşi emperyalizmin dünyası can pazarına dönmüş durumda, insanlık ölüyor, çocuklar inliyor, herkes birbirinden kaçıyor. Kurşun geçirmeyen arabalar, göklere uzanan şatolar, en güçlü silahlar, dünyaya korku salan ordular, kimyasal bombalar, türlü türlü ilaçlar faydasız kalıyor kurtuluşa. Geçelim! Bir yerlerde ya bir açık, ya bir yanlış ya da bir eksik var ama o açığı, yanlışı, eksiği fark edenler, ya bile isteye dile getirmiyorlar yahut gerçekten fark etmiyorlar veyahut realizmin kör noktasında çakılıp kalmışlar ve umarsızca, kayıtsızca kendi rezil âlemlerinde keyif yapıyorlar. Biz varoldukça ve varlığımız daim oldukça geride kalanlardan bize ne diye düşünüyorlar muhtemelen. Oysa o açık varoldukça, yanlış yanlış olarak kaldıkça, eksik eksik olarak kalmaya devam ettikçe peyderpey azalıyoruz, azalacağız. Bu dünyaya bağlı ipimizi koparsak ve sanki dünyasızmışız, ölmüşüz ve artık masiva ile hiçbir merbutiyetimiz yokmuş gibi davransak belki de çok şeyin kapısını aralamış olacağız ve uyanacağız. Uyandığımız gün uyanacak belki de toprak ve masmavi berrak göklerden güneş yağacak üstümüze. Çünkü bu dünyanın bize ilişen ipini koparmadıkça perişan olmaya devam edeceğiz ve zihnimiz da sürgit uyumaya devam edecek. Uykumuzda vurulup düşeceğiz toprağa ve düşecekler ardımızdan gelenler birer birer. Ya uyanacağız ya da uykumuzda birer birer vurulacağız! Ya aynı vahşi hayat ya da yepyeni insanca bir hayat…

Tarih: 30.04.2020 Okunma: 313

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?